English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ Y ] / Yaparmısın

Yaparmısın Çeviri İngilizce

167 parallel translation
Chambers, eğer Vicky'yi eve göndermeye karar verirsem... Ulaşım konusunda benim için birşeyler yaparmısın?
Chambers, if I should decide to send Vicky home... could you do anything for me in the way of transportation?
Bana iyilik olarak birşey yaparmısın?
There's something you could do that I'd take as a favor?
Bu hayvan sırtımı perişan etti masaj yaparmısın?
That jackass started a misery in my back. Can you do me?
Bana bir iyilik yaparmısın?
Can you do me a favor?
İhtiyacın olmayan bir köprüyü yaparmısın?
Are you building a bridge you don't need?
İlk dansı benle yaparmısınız, Büyük Düşes?
You granted me the first dance, grand duchess.
Eğer konvoyunu buradan götürebilirsen, ve nehri geçebilirsen, hiç bir kızılderili, kadın ya da asker seni takip edemez bunu yaparmısın?
If you could get your wagon train outta here, if you could cross the river so as nobody, no Injuns, women or army could follow, would you do it?
Lisetta, benim için bişey yaparmısın?
Lisetta, would you do me a favor?
Robin, bir iyilik yaparmısın.
Robin. Do me a favor.
Hindi, bana bir iyilik yaparmısın?
Turkey, do me a favor, will you?
Benim için bunu yaparmısın?
Will you do that for me?
Julia bana ir iyilik yaparmısın?
Julia, will you do me a favour?
bana bir iyilik yaparmısın, sevgilim!
Do me a favour, darling!
Sonny, Acaba Bana Bir İyilik Yaparmısın?
Sonny, do me a favor, all right?
bundan 50 tane yaparmısın!
You make 50 this!
Hey Joe! Uzun bir atış yaparmısın?
HEY, JOE, GO ON OUT FOR A LONG ONE?
Sadece en kısa zamanda beni aramasını söyleyin, Bunu yaparmısınız?
Well, just tell him to call me as soon as possible. Will you do that?
Benim için yaparmısın?
You'd do that for me?
Bana bir iyilik yaparmısın.?
will you do me a favor?
Bana büyük bir iyilik yaparmısın!
Would you do me a big favour?
Banyo da yaparmısın?
Live or even die or can dance. Can you take bath.
- Hiç yanlız yaparmısın, Taylor?
- Dont you ever get lonely, Taylor?
Robert and Bhalla, siz olsanız böyle aptalca birşey yaparmısınız?
Can you do something silly like that, Robert and Bhalla?
Saygıdeğer konuk, yaparmısın?
Honorable guest, will you?
Ne olursa olsun yaparmısın.
Go and build it anyway.
Bayan Hudson, Vera'ya bir fincan çay yaparmısınız, lütfen?
Mrs. Hudson, would you make Vera a cup of tea, please?
Hey, kaptan, bir iyilik yaparmısın?
I don't even know it myself. Hey, Captain, do me a favor?
Benim için birşey yaparmısın?
Hey, could you do me a favor?
Başını böyle yaparmısın.
Go like this.
Oh, müzikte yaparmısınız?
Oh, do you write music as well?
Harry, geri dönerken bana bir iyilik yaparmısın?
Harry, do me a favor on your way back.
- Bunu düzenli olarak yaparmısın?
- You arranged this?
Benim için bir iyiylik yaparmısın?
Can you do me a favour?
Sen yaparmısın?
Will you do it?
Yaparmısın?
Would you?
Ağaç, eğer biriniz düşse ve etrafta Kimsecik olmasa, gürültü yaparmısınız?
Tree, if one of you falls and there's no one around, do you make a noise?
bir iyilik yaparmısın bir bardak kahve getirebilirmisin?
Just in time. Would you do me a favor? Get me a cup of coffee, please?
Oh, Yaparmısın?
Oh, would you?
Vazgeçmek ve zemini tuzlayıp... savaş meydanını temizlemek en iyisi, eskiler öyle yaparmış.
Better to quit and strew the ground with salt, as the ancients did, to purify the battlefields.
Şöyle yaparmısın? - Derin soğan kabuğu gibi soyulmuş.
You have as many clothes as onion has layers
Beyaz adamın söylediği sözler sizleri yalancı yaparmı?
Has speaking white men's words made you a liar?
Mısırlılar da aynısını yaparmış.
Egyptians used to do it too.
Bunu sık sık yaparmısın?
Do you do this often?
Hadi, yaparmış gibi yapın bari.
Go on, just pretend.
Benim ihtiyar derdi ki Thornlar kendi şapkalarını kendileri yaparmış çünkü hiçbir mağazada koca kfaları için yeterince büyük şapka bulamazlarmış.
My old man tells me the Thorns make their own hats because they don't sell'em large enough for their big heads.
Hey, bana bir iyilik yaparmısın?
Hey, do me a favor, huh?
Karın sana bu haksızlığı nasıl yaparmış.
So you get the shaft from your wife.
Adı Giselle'miş, Marie Giselle. Tanınmış bir tefeci, özellikle sosyeteyle çalışan bir tefeci. Her zaman skandallarını takip edip, ödemelerini aksattıklarında da onlara bildikleriyle şantaj yaparmış.
Her name's Giselle, Marie Giselle, well-known moneylender, specialized in lending to society people, always kept an ear open for their latest scandals, and then used them to blackmail them when they got behind with their payments.
- Yaparmısın?
He'll only play your father. - Will he'do'?
Bunu yaparmısın?
Could you do that?
Birinci sınıftayken, kırmızı şapka giyip, Süpermenmişim gibi yaparmışım.
When I was in first grade... I used to wear this red cape to school and pretend I was Superman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]