Yaptı mı Çeviri İngilizce
167,652 parallel translation
Açık konuşmak gerekirse, ne gerekiyorsa yaptım.
It's... To be honest, I was kind of all over the map.
Sıcak birayı kafama diktim, ve kırk dakika boyunca Diplo remixleriyle süslenmiş snowboard videoları izletirken eğleniyormuş gibi yaptım.
I shotgunned a warm beer, and then I acted all blown away when he showed me 40 minutes of snowboarding videos set to Diplo remixes.
Benim mücadeleci bir herif olduğumu ve saatli bir bomba yapıp yaptığı yanlışlarından dolayı onu alaşağı etmek için
I know you think I'm some sort of crusading badass who built a ticking time bomb and slipped it to Gavin Belson to bring him down as retribution for his wrongdoings.
PiperChat'in CEO'luğunu yaptığım tamamen utanç verici kısa görev süremde, reşit olmayan kullanıcıların istismarı yüzünden milyarlarca dolarlık ÇOMKA cezasına sebep oldum. ve benim korkaklığım yüzünden şirketi elimizden çıkardık. Bunların sayesinde üstüme bile kustum.
I incurred billions of dollars in COPPA fines by exploiting underage users, and was saved only by my own cowardice, which led to me throwing up on myself.
- Sonunda yaptın! - Yaptım.
And you finally did!
Anlaşılan o ki, yıllar boyunca biriken kirli çamaşırlarımı açıklamak için karlı bir anlaşma yaptı.
Apparently, he landed a very lucrative deal to air my dirty laundry over the years.
Söyledim sana Richard, her yaptığım haber oluyor.
I told you, Richard, everything I do is news.
Sözü geçmişken, bu sabah kan testi yaptırdım.
Speaking of, I had my blood tested this morning.
Bunu hak edecek ne yaptım ben?
What have I done to deserve this?
Dillendireceğim bir şey değil ama, bunu yaptım.
I'll never tell, but yes, yes, I did.
Melcher imzaladı aslında ama nişanlısı yaptığımız şeyin, onların veri işleme ve güvenlik protokollerine uygunluğundan emin olmak istedi.
Melcher actually signed off on it, but his fiancée wanted to certify that what we're trying to build complies with their data-handling and security protocols.
Diyorum ki, burada yaptığınız işe saygım sonsuz, adeta önünüzde eğiliyorum. Ayrıca hizmetlerimi bir ortağınız olarak size sunmak istiyorum.
I'm saying that I very much respect what you're doing here, almost revere it, and I wanted to offer my services as an associate.
Şu ana kadar yaptığım en kötü seksti. Açık arayla.
The worst sex I think I've ever had... by far.
- Öyle mi yaptım?
I said it? Yes.
- Bu, yaptığımız... - Evet. O yüzden sadece şu meseleyi kapatmak istiyorum.
If we could just close the deal, be done with it.
Öyle, yaptığım anlaşma bilgisayarlara dokunmamı ya da online olmamı yasaklıyor.
I am, but the terms of my plea agreement forbid me to touch a computer or go online, so.
Tüm yaptığımız birkaç kuralı esnetmek..
If we have to bend a few rules here and there...
Bu bilgisayar, kodlamayı yaptığım bilgisayar. Biliyor muydunuz?
Do you know this is the actual laptop I used to code the app.
Bekle. Peki ya bilerek yaptığımızı düşünürse? Onu ezikliyormuşuz gibi.
What if he thinks we did it on purpose, like, we snubbed him?
- Bunu yaptım.
- I just did. - Just...
Monica da bizi destekleyecek ve kimse ne yaptığımızı bilmeyecek.
Monica will fund us, and no one will ever know what we did.
Gavin Belson Çin'deki fabrikalarımızı günde iki milyon üretim kapasitesine çıkarmak için kendini paralamıştı. İşçilerle yaptığı anlaşma da oldukça kırılgan bir konumda.
Gavin Belson had to move heaven and earth to get our China plants up to a capacity of two million per day, and his negotiations with labor were extremely delicate.
All Hallows'Eve için özel yaptırmıştım.
I had'em made for All Hallows'Eve.
Hayır, yaptığımız sadece sunucularımızı Sherlock alanının yakınına taşımak.
No, we just gotta unload our servers near the Sherlock arrays.
Veri depolama ağımızı siz yaptınız yani.
The guys who built our data storage network?
* Dünyada ne yaptım ki ben?
♪ What in the world did I do? ♪
Şimdiye kadar yaptığım en kötü şeydi.
Worst thing I ever did.
Yaptın mı, pofuduk?
You done, Stay-Puff?
Onlara benim yaptığımı söyledim.
I told them it was me.
Tüm görevleri zaten yaptım.
I've done all the tasks already.
Ne yaptığımı biliyorum.
I know what to do.
- Evime geldin ve karımın üzerinde araştırma yaptın. Bırakıyorum!
I quit!
Rachel'ın ona ne yaptığını dahi söylemiyor ve onu oraya geri gönderiyorum.
She won't even tell me what Rachel did to her, and I'm meant to send her back there.
Mikrodalgada pişen minik pizzalar ve çocukların sirk kampında özel şoförlük yaptım.
I wound up microwaving mini-pizzas and chauffeuring kids to circus camp.
Yaptığım şeylerden gurur duymuyorum!
Hey, I'm not proud of what I did!
- Pratiğini yaptığımız gibi.
- Just like we practiced.
Ana akım kitaplar için yaptığım ilk işti.
It's my first stab at a more mainstream thing.
- Masaj yaptırma mı dedin?
- What? Don't get a massage?
Şaka yaptım.
That's a joke.
Dashiell'ın yaptığından utanıyorum ve anlatmanı istemiyorum, özellikle arkadaşlarım varken.
I'm ashamed of Dashiell's behavior and I don't want you dining out on it, especially around my friends.
Neyse, az önce Random'dan Anne Michael'le telefon görüşmesi yaptım.
Anyway, I just got off the phone with Anne Michael at Random.
Ne yaptığımızı anlamadım.
I don't know what we're doing. Why...
Tersten yaptım.
I reversed it.
Nick'le seks yaptım.
I had sex with Nick.
Ama gizli kimliğini korumak için oğlumuzu Meksika'da hapse attırmışken karıma işimi yaptığımı nasıl söyleyeceğim?
But how can I tell my wife I was just doing my job when I put our son in a Mexican prison in order to maintain his cover?
İsteyerek yaptım.
That was by design.
Yapmam gerekeni yaptım!
[Overlapping voices continue] Me did what me have to do!
Yapmam gerekeni yaptım!
Me did what me have to do!
Doğru olanı yaptım.
[Blade clicks] Me did it right.
Yapmam gerekeni yaptım!
Leave me alone! Me did what me had to do!
Yapmamız gerekeni yaptım! Neden buradasın?
Me did what me supposed to do!