Yatakta Çeviri İngilizce
7,257 parallel translation
Yatakta bizimle birlikteydi ve çok güzel ve sağlığı yerindeydi.
She was in our bed with us and she was beautiful and she was healthy.
Birileri iyileşmiş gibi ancak yatakta olman gerekmiyor mu Edward?
- LOOKS LIKE SOMEONE'S FEELING BETTER. BUT SHOULDN'T YOU BE IN BED, EDWARD?
# Sen kuş tüyünden yatakta yatarken ben yerde uyudum #
♪ WELL, YOU SLEPT ON A FEATHER BED ♪ ♪ I SLEPT ON THE FLOOR ♪
Ama sonra o hafta olan korkunç olayları ve kendime gelebilmemin tek yolunun düzgün bir yatakta uyumam olduğunu söyleyince yatağını bana verdin.
But then gave me your bed, instead, when I explained that after last week's traumatic events, the only way I could recover is by sleeping in a real bed and not some lumpy surrogate.
Ama sonra, gece olunca sadece ikimiz kalınca yatakta bütün kötü şeyler gidiveriyor.
But then... when it's late, and it's just the two of us... alone in our bed, well... all the bad stuff just goes away.
Ama sonra, gece olunca sadece ikimiz kalınca yatakta...
But when it's late... And it's just the two of us... Alone in our bed.
Birbirimize yalan söylemeyeceğimize dair söz verdik o yüzden, eğer seni hayal kırıklığına uğrattıysam yani yatakta falan...
We promised each other no more lies, so if I am disappointing you, you know, between the sheets, just...
Beni yatakta becermeni istediğini bilsem de, sevişirken beni izlediğin yatakta yani.
Even though I know you want me in that bed, the bed you've watched me make love in
" Ve sevişirken yatakta kaplan gibisin.
" and make love like a tiger.
Her zaman yatakta bir şeye ihtiyacın olmadığını söylersin, biliyorum fakat...
I know that you always say that you don't need any kind of "help" in bed, but if you, um...
Yatakta kahvaltı yapmak çocuk oyuncağı olacak.
I guess that makes breakfast in bed a cinch.
Tüm gün birlikte yatakta çıplak yatarız.
We stay in bed naked all day together.
Yatakta bir sorunu oluncaya kadar bekle.
Wait until he has a "problem" in bed.
Yatakta bir tırtıl var!
There's a caterpillar in the bed!
Ne Myrtle Beach'de birlikte sarhoş olabileceğin türden iyi kişiler ne de büyük isyan bayrağı taşıyan boş bira şişelerini insanlara attıkları canavar kamyonlarındaki yatakta çıplak seyahat edebileceğin türden asiler.
Lana, in case you haven't noticed, this place is crawling with rebels. And not the good kind you get drunk with at Myrtle Beach and cruise the strip in the bed of their monster truck with a big rebel flag on it, flinging empty longnecks at people.
Bağlanmaktan korkuyor. Gerçi gariptir ama yatakta bağlanmaya bayılıyor.
Well, he's terrified of commitment- - although, ironically, loves being tied down...
İnanmayabilirsin ama yatakta harikayımdır.
You may not believe this, but I'm pretty good in bed.
Merchiston'u politik görüşüne vurulduğunuz için mi... yoksa yatakta çok iyi olduğu için mi koruduğunuzu bilemiyorum.
I don't know if you're protecting Merchiston because you've fallen for him or his politics, or maybe he's just a great lay.
Yatakta her ne konuşuyorsanız bırakmanız gerekecek.
Whatever pillow talk you two shared, you are gonna give it up.
Bir daha yatakta yemek yemek yok, tamam mı tatlım?
Hey hun, no more eating in bed, alright?
- Yatakta olmalısın.
You should be in bed.
Yatakta domuz var.
There's a pig in the bed. There's a pig in the bed.
Yatakta çıplakken.
Naked in bed.
Yatakta.
In bed.
Yatakta bir kaplan olduğunu duydum.
I hear he's a tiger in bed.
Seni yatakta gördüm.
I saw you on the bed, okay?
Doğru düzgün bir yatakta uyuması gerekiyor.
He needs to sleep it off in an honest-to-goodness bed.
Kate yatakta uyumamın sakıncası var mı? Hayır, yok.
Kate, mind if I take the bed?
Keşke beni yatakta daha fazla deşseydin.
If only you took this long in the bedroom to open me up.
"Geçit donup kalmış bir yatakta"
Strait in the mazed bed
Biz sadece aynı yatakta yattım.
We just slept in the same bed.
Bak ne diyorum ben koltukta yatayım sen yatakta yat.
You know what? Why don't I stay on the couch? You go sleep in the bed.
Ama yatakta değil, yatağa gelince adam bana resmen sahip oluyor.
He's a gentleman. It's just not in the sack. In the sack, he... he just makes me his.
Geceleri çok hoş bir yatakta yatıyor olmalısın.
What a nice bed you must have to sleep in at night.
Burada birbirimize sarılıp sıcacık yatakta yatmamız seni sıkıyor mu?
Is that what you call it when we're lying here, cuddly and warm?
Martha, bana Clark'ın yatakta vahşi bir hayvan gibi olduğunu söyledi.
Martha told me that Clark was a wild animal in bed.
Bir süredir yatakta zaten.
For the time he has been in bed.
Sarhoştum ve yatakta sızmıştım.
So I'm drunk, passed out on the bed.
Hayır yol daha iyisin Yatakta.
No. You're way better in bed.
Bu yüzden, en azından ateşin düşene kadar yatakta kal.
So, stay in bed at least till the fever is gone.
Yatakta uzanmış sırf bunu düşünüyordum.
I've been lying in bed just thinking about this.
- Sana yatakta kahvaltı hazırladık. - Ben pişirdim
We made you breakfast in bed.
Yatakta olman gerekiyor.
You're supposed to be in bed.
Yatakta uyurken oyuncak bir trenle oynuyordum.
I was lying in a bed, playing with a toy train.
Nasıl oldu bilmiyorum fakat kendimi Japon kardeşlerle yatakta buldum.
I don't know how, but I find myself in bed with the Japanese sisters.
Sadece emin o tamam, yatakta kalır yapmak?
Just make sure he stays in bed, all right?
Yatakta fotoğraf çekinirsiniz, onları eski eşime gönderirim ve aynı benimkine yaptığı gibi onun da evliliğini bozarız.
You take pictures of you two in bed together, I'll send them to my ex and wreck her marriage just like she wrecked mine.
Colbert için tam zamanında yatakta olmak istiyorum.
I want to be in bed in time for Colbert...
Tahttan indirebilecekleri bir piçin değil. Varlığının tek sebebi senin kocanın ihtiyaçlarını Yatakta karşılayamaman.
Not some bastard they can knock off the throne, whose life only took form because you couldn't keep your husband's interest in bed.
- Tuhaf. Ben de yatakta kuğu var sanmıştım.
I thought it was a swan bed.
- Aynı yatakta değildik.
I wasn't in bed with her.