Yerden Çeviri İngilizce
15,616 parallel translation
Sadece şimdi olduğumuz yerden, daha iyi olmayan yerlere götürüyorlar okadar.
They only allow us to go from where we already are to where we're no better off.
Hatta uydularımız bile yerden uzaklıklarını ayarlamak için burayı kullanıyor.
Even our satellites use it to calibrate their distance from the ground.
Sid herhangi bir yere gitmeyi sevmez, ama evde.. uzandığı yerden basketbol maçı izlemek.. onun küçük zevki işte, bu rutini ve dinginliği seviyor..
Sid doesn't like to be any where but home and in his own little spot on the bed with a ball game playing on the television, and he likes his routine to be unruffled.
"Sevgili Helene," "Eğer kabul edersen evlilik hayatımıza kaldığımız yerden devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum."
"My dear Helene, I believe we should resume married life together,"
Minsky'den al, başka yerden değil. Vernik ve mühür de al.
Here's a sample, exactly the same, get it from Minsky's, nowhere else... and varnish, sealing wax...
Otomatik pilotun devre dışı bırakılıp yerden hava trafik kontrol tarafından uçurulması.
Autopilots could be overridden. Planes could be flown from the ground by air-traffic control.
Emirler yüksek yerden.
Looks like you just got it from the appropriate authority.
Bana posta odasında iş buldular, nihayetinde bir yerden başlamak lazım.
I mean, they got me working in the mailroom, which, you gotta start somewhere.
Sorunuzu aklınıza getirerek onları gizlendikleri yerden çıkarın.
Bring your question to mind, and cast them upon the hide.
- Mendilimi düştürdüm ve o da yerden aldı.
I dropped my handkerchief, and he picked it up.
6 peniye durduğun yerden başaramazsın diyorum.
Six pence says you can't make it from where you stand.
- Biz de aldık yerden.
Yeah, we picked it up. Yeah, it was, like...
Minibüse atlayıp bu lanet yerden uzaklaşalım.
We'll get to the van. And get the fuck out of here.
- Onların beklemediği bir yerden, arka taraftan kaçacağım.. Sen ön taraftan, otoparkın ordan çıkıp onları oyalarsın.
- I'll slip out the back, where they don't expect me you go out the front to the parking lot where you came in, and keep'em busy.
Ben çok küçükken kölelerin kaldığı yerden kaçıp ana haneye girerdim.
When I was very small, I would sneak out of the slave quarters at night to the main house.
Bu hiçbir yerden gelmedi. Güzelliği de bu.
That is its virtue.
Onun tarafında olmamın bir sebebi de dünya onu nihayet ele geçirdiğinde bu anı güzel bir yerden izlemek istememdi...
I think part of the reason I've been able to stand by his side is that I wanted to make sure I've got a good view of the moment the world finally catches up to him... and this story starts to make sense again.
Gelen bilgi çok sağlam yerden, Harlee.
I have it on good authority, Harlee.
Bilirsin işte, 20 yıl önce bir araba aynı yerden bir kaç kez geçerse...
You know, 20 years ago, a car goes rolling by twice...
İçki içilen bir yerden sonra sakın ha birinin aracına binme.
Don't get in a car where someone's been drinking.
- Kaldığımız yerden.
Same pickup point.
- Bir yerden tanıdık geldiğini biliyordum!
I thought you looked familiar!
Asya'da Four Seasons group'u işletiyordum bilirsin bir yerden sonra... kurumsal hayat biraz sıkıcı olmaya başlıyor.
I used to run the Four Seasons group in Asia but after some point, you know, the corporate life becomes a bit of a snooze-fest.
Böylece belki birkaç hafta sonra bir yerde karşılaşırız ve o da, "Seni bir yerden tanıyor muyum?" der.
That way maybe sometime weeks from now I bump into her and she goes, "Hey, don't I recognize you from someplace?"
Bir yerden sonra cinsiyetini göz ardı edemiyoruz.
As you can imagine, it's difficult to avoid gender.
Bulunduğumuz yerden çok uzak değil.
It's not too far from where we are now.
Başka bir yerden alacağım.
- Oh. - I gotta go get it somewhere else.
Seni bir yerden tanıyorum.
Yeah, I know you from somewhere.
Bu altınlar her yerden gelmiş olabilir.
These coins could have come from anywhere.
- Bütün bebeklerin geldikleri yerden.
From where all babies come from.
Başka bir yerden, tamam mı?
From some other place, yeah?
- Belirli bir yerden gelmiyor mu?
From nowhere in particular?
Yaşam, doğa her fırsatta bir yerden patlak vermeye çalışıyor. Işığı arayıp, onunla iyi geçinir.
Life, nature, it's just waiting to burst out anywhere it can, seeking the light and getting on with it.
İnan ban kalacağın yerden daha rahat edersin.
This would be an upgrade, trust me.
Valla, 7 gün 24 saat seni yerden yere vuruyorum.
Oh, yeah, I mean run you down 24 / 7.
Oğlumun cenazesinde şeref kıtasının mermi kovanını yerden aldın.
At my son's funeral, you picked up a shell casing from the honor guard.
Bulunduğu yerden telefonun çekmediğini söyledi.
He'd say he was out where there was no cell coverage.
Ben gideyim siz de işinize kaldığınız yerden devam edin.
I'll let you get back to it.
Makası koyduğu yerden kendisinin oraya yerleştirdiği anlaşılıyor.
It's obvious she planted the scissors from the way they're placed.
O kaçığın götüreceği yerden çok daha iyi bir yere gidiyoruz.
Someplace that is so much better than what Ploons could do.
Sen yerden bahsediyormuşsun.
Oh, you mean down there! Yeah...
İs kalkacak, kalktığında da kaldığımız yerden devam edeceğiz.
The smoke is gonna clear, and when it does we're gonna pick up right where we left off.
- Kaldığım yerden devam ederim. - Tamam.
- I'll finish that later.
Yarışın en zor yeri buydu çünkü bombanın patladıgı yerden... geçmem gerekiyordu Orada'parçalarımızı ve hayatlarımızı kaybettik
That was the hardest stretch of the race because it was running past the spot where a bomb had gone off and changed our lives, took the lives of three others.
- Eğer rüşvet alıyorsa para bir yerden kendini gösterir.
If he's being bribed, the money's got to show up somewhere.
Kötü yerden...
Bad place- -
Kameralardan birinde yüzü gözüküyor ve Mullen'in çalıştığı yerden birkaç kilometre ötede telefonunu kullanmış.
We got a facial image from one of the cameras. And he used his phone less than a mile away from the place where Mullen worked.
Oradaki her yerden kabile liderlerini bulabilir miyiz?
Can we get the tribal leaders from all sides there?
Bıraktığımız yerden devam etme vakti geldi.
It's time to pick up where we left off.
Bir kez daha ayaklarımı yerden kestin. Bayanla sohbet ediyorduk, Gustav.
They said it was a severe heart attack brought on by a combination of factors, including that thing that I did with the gun, which I totally didn't mean to do.
Evet, sadece erkek arkadaşımla şu yeni Mongol lokantasını denemek istiyorum ama bu yerden de iğrenmeye ve şikayet etmeye başlamak istemiyorum.
Yeah. I just... I wanted to try this new Mongolian restaurant...