English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ Z ] / Zar zor

Zar zor Çeviri İngilizce

3,612 parallel translation
Tabii. Bitkinim, zar zor giyinebiliyorum ama etrafta hoş, tempolu bir yürüyüş... Bu işe yarayabilir.
- Sure, I'm exhausted, I can barely get dressed, but a nice brisk walk in the neighborhood, that might do the trick.
Zar zor nefes alıyor.
He's barely breathing.
Kafamı suyun üzerinde zar zor tutuyorum gibi geliyor.
I feel like I'm barely holding my head above water.
Kanka, adam zar zor yürüyordu.
Dude, try barely walking.
Ben Mortgage'ımı zar zor ödüyorum. Bu adamlar ise lüks içinde yaşıyorlar.
Barely making mortgage payments these guys living like it's goddamn Skyfall up here.
Zar zor hareket ediyorum.
I can hardly move and stuff.
Zar zor.
Still breathing. Barely.
Sana zar zor yetişiyorum.
I can barely keep up with you.
Onu zar zor görüyorum zaten.
I barely see him at all.
Bütün zamanlarını matematik için harcamak isteyen,... özel yetenekli çocuklara ilham vermek şöyle dursun,... kendimi yataktan zar zor kaldırabiliyorum.
I barely encourage myself to get out of bed, let alone inspire some kid with special powers who wants to spend all his spare time doing maths.
Elimdeki adamların gücü vektörlerden birini bile üssün yarısını hasta etmekten alıkoymaya zar zor yetti.
I barely had the manpower to stop one of those vectors from infecting half the base.
Evet, ama sana zar zor güvendim.
Yeah, but I barely trust you.
Nabzı zayıf, zar zor nefes alıyor.
Pulse is weak, breathing's labored.
Neden zar zor tanıdığın kadın için aynı şeyi yapıyorsun?
Why are you doing the same thing as a woman you barely know? - Please.
İçeri girdiklerinde zar zor görebiliyordum.
When they came, I could barely see.
Zar zor birini seçiyorlar!
Hardly anybody was chosen!
Zar zor birini seçiyorlar.
Hardly anyone was chosen.
Çiğnenmeden binadan zar zor çıkabildik.
Yeah, we barely made it out of the building without being trampled.
İkinci oyunu zar zor kazandık.
We hardly won the second game.
Göz bebeklerin zar zor görülüyor.
I can barely see your pupils.
Bebeğimin yüzünü zar zor hatırlıyorum.
I barely remember my baby's face.
Savi senin açılış gecesinde gergin olduğunu söylemişti. Dört kere kusmuşsun ve zar zor uyumuşsun.
Savi said you were so nervous opening night that you puked four times and you barely slept.
- Işık bile zar zor vuruyor.
Place barely has lights.
Boyun dediğin o telefon direğine sen bile zar zor kravat takıyorsun.
You can barely get a tie around that telephone pole you call a neck.
O zar zor nefes alıyor.
Watch your head.
Zar zor ayakta duruyor.
Barely.
Onu daha yeni zar zor geri kazandık.
We barely just got him back.
- Evet, zar zor.
Yes, barely.
Ve şimdi, gideceğimiz yere varacağımızı zar zor umut ediyorum.
And now I almost hope that we never reach our destination.
Orada olduklarını bile zar zor hatırladılar.
They barely remember they were there.
Zar zor konuşuyor ve çok sarhoştu.
He could barely talk he was so drunk.
Sonunda annemle orta okul yıllarımın çoğunda zar zor konuşur oldum.
You know, I... I ended up barely speaking to my mother for the better part of my junior year, because it was that important to me.
Zar zor hareket edebiliyorum.
I can barely move.
- Zar zor.
Barely.
Ayak parmaklarımı zar zor hissediyorum.
I can barely feel my toes.
500 dolar bir aylık faizi bile zar zor karşılıyor.
Five hundred barely covers a few months'interest.
Sırt ağrısı yüzünden Dan zar zor çalışıyordu.
And Dan could barely work with his hurt back.
O şerefsiz herif simülatörü bile zar zor karaya çıkarıyordu. Alfa düzeyindeki görevi bir yana bırak.
That wormy little bastard could barely land the simulator, let alone carry out an alpha-level mission.
Planlamalarımız zar zor 12 ay sonrası için yapıldı.
Instead, our planning cycles rarely looked more than 12 months ahead.
- Çünkü zar zor hareket ediyorsun.
- Because you've been walking around all stiff.
Zar zor İngilizce konuşuyor.
He's barely speaking English.
Bana o makinenin zar zor çalıştığını söylemiştin.
You told me that vacuum barely works.
Çalıştığı kısmına odaklanmaya ve zar zor kısmını görmezden gelmeye karar verdim.
Well, I decided to focus on the "Works" part and ignore the "Barely."
Çok uzun zaman önceydi, zar zor hatırlıyorum.
It was so long ago, I barely even remember.
Bu sabah zar zor ayağa olabilir.
This morning I could barely stand up.
- Zar zor.
[Raymond] Barely.
Ama bazen de zar zor yeterlidir.
But sometimes barely is enough.
Onun yerine, zirve toplantısında zar zor kontrol altında tutuğum his geliyor.
Replacing it with one thought that I could barely contain at the summit.
Buz dağının görünen kısmına bile zar zor ulaşmışsın!
You barely scrape the surface!
Zar zor nefes alıyor.
But his pulse is really weak ;
"Holly Hamilton, zar zor hak ettiğim arkadaşım."
Come on. "Holly Hamilton, friend I hardly deserved."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]