Zırvalıyorsun Çeviri İngilizce
207 parallel translation
- Ne zırvalıyorsun bilmek istiyorum.
- What are you talking about?
- Sen ne zırvalıyorsun?
What are you talking about?
- Neler zırvalıyorsun sen?
What are you gassing'about?
Zırvalıyorsun!
You're raving!
Zırvalıyorsun.
You're talking crazy. It's no use.
Ne zırvalıyorsun?
What are you gabbing about?
Bu da, bu hafta zırvalıyorsun demek.
Which means I think you stink this week.
- Ne zırvalıyorsun?
I don't know what you're talking about.
- Sen ne zırvalıyorsun?
What the hell are you saying?
Ne zırvalıyorsun sen?
What are you talking about?
Ne zırvalıyorsun sen?
What are you driveling about?
Zırvalıyorsun.
What the hell.
- Sürekli zırvalıyorsun.
- Yapping on all the time.
- Zırvalıyorsun resmen.
- You are full of crap.
Ne zırvalıyorsun?
What? Milk can?
Ne zırvalıyorsun sen?
What kind of crap is this?
Zırvalıyorsun Willy! Bu saçmalıklar için ortam ziyadesiyle iyi. Öyleyse sokaklara çıkın!
You'll just drive yourself crazy always thinking about something you can't change anyway,
Zırvalıyorsun Willy!
Baloney, Willy!
Zırvalıyorsun!
Well, you're full of shit!
Zırvalıyorsun işte.
It's your crap.
Zırvalıyorsun.
I wanna say you're full of shit.
- Ne zırvalıyorsun?
How you sound?
- Sen ne zırvalıyorsun?
- What are you talking about?
- Ne zırvalıyorsun sen?
- What are you talkin'about?
- Zırvalıyorsun!
- You're full of shit, you know that?
- Ne zırvalıyorsun sen?
- What the fuck you talking about?
- Ne zırvalıyorsun sen?
- What are you talking about?
- Şimdi ne zırvalıyorsun?
What are you babbling on about now?
Sadece zırvalıyorsun.
You're buzzing me.
- Ne zırvalıyorsun?
What are you gibbering about?
Yine ne zırvalıyorsun?
What are you babbling about now?
Zırvalıyorsun.
You're full of crap.
- Ne zırvalıyorsun birader sen?
What are you plotting?
Zırvalıyorsun. Demek kendime yalan söylüyorum, öyle mi?
So, I lie to myself, huh?
- Ne zırvalıyorsun bilmem Victor
- l don't know what the hell you're talkin'about.
- Yine neler zırvalıyorsun, John?
- What are you going off about now, John Boy?
Yine başladın, zırvalıyorsun.
There you go again, talking rubbish.
- Maria, zırvalıyorsun.
- You're babbling right now.
- Ne zırvalıyorsun sen?
- What are you babbling about?
- Ne zırvalıyorsun, dostum?
What are you shitting on about, man?
Sen ise iş hakkında zırvalıyorsun!
And you are fussing about work!
Ne zırvalıyorsun?
What the fuck do you mean?
Kabul et ki zırvalıyorsun.
Admit you got screwed.
Sen neler zırvalıyorsun böyle?
What are you babbling about?
Sanırım onları "Zırvalıyorsun" koğuşunda beklerken gördüm.
I saw them waiting for you in the You're Full of Crap Ward.
Söylesene dostum, Pulitzer ödülü aldığını biliyorum, ama bütün şu evrim zırvalıklarına artık inanmıyorsun değil mi?
Tell me somethin', Jim boy. I know you got one of them Pulitzer prizes, but you don't really believe in all that evolution junk, now do you?
Babam dedi ki "Bu tür zırvalığı yayımlamana izin vereceğimi sanmıyorsun ya?"
And Daddy said "You don't think I'm going to let you publish this kind of crap?"
Bence zırvalıyorsun.
I think you're full of shit. You do?
Bakar mısınız, bir milyon Dolar'lık bir iddia için dosya açtırıyorsun ve bütün o iyi komşu zırvalığı pencereden uçup gidiyor.
Boy, you file one multimillion-dollar claim and all that "good neighbor" crap just flies out the window.
Kim olduğunu sanıyorsun bilmiyorum... ama bu çoluk çocuk işi zırvalığı hemen kesmezsen... burnunu çok büyük bir pisliğe sokacağım!
I don't know who you think you are... but if you don't wiggle those childbearing hips out that door... you're going to find your nose sniffing my big Amish ass!
Neler zırvalıyorsun kadın?
What a caterwauling dost thou keep.