Çocuğun Çeviri İngilizce
21,479 parallel translation
Niye o çocuğun peşini bırakmadın, kafam almıyor.
I don't understand why you didn't go after the boy.
Kaç çocuğun var?
How many kids do you have?
Küçük çocuğun burada dikkatinin biraz dağıldığını görebilirsin.
'You can see here that the little boy was a bit distracted.
Kaç çocuğun var, Cratchit?
How many children do you have, Cratchit?
Suşi şefi çocuğun restoranı alamayacağını bu yüzden düşünmedi.
That might explain why the sushi chef thought the son could never take over the restaurant.
Bir çocuğun kalbimizde tekrar yer etmesi ve onu tekrar kaybetmemiz düşüncesine dayanabilir misin?
The very thought of it, a child to grow into our hearts and then be lost to us again - could you bear it?
Çocuğun adı Henry Watkins.
The boy's name is Henry Watkins.
- Anastasia'dan çocuğun vardı.
You had a kid with Anastasia.
Küçük çocuğun korkusuz savunucusu.
The fearless defender of the little guy.
Ben hiç sahip olmadığın çocuğun gibiyim.
I'm like the child you'll never have.
Bana göre, ilk çocuğun seninle ve küçük bir italyan kadını arasında doğmalı
As I saw it, your first child was to be born between you and a small Italian woman.
Bunu saklamanı ve kendi çocuğum olduğunda bana geri vermeni istiyorum Kendi çocuğun olduğundadan kastın ne? .
I want you to save that and give it back to me when I have my own kid.
# Ayrılmasının bu küçük çocuğun yatağından #
♪ To leave this little boy's bed ♪
Çocuğun doğum kaydını hiçbir yerde bulamıyorum.
I can't find any public records of this child's birth.
Bu çocuğun neyi var?
What the hell is going on with this kid?
Bu, mutlu bir çocuğun gülümsemesi.
That's the smile of a happy kid, huh?
Çocuğun ağzında bakla ıslanmıyor.
Kid has a big mouth.
Sana hiç iki tane çocuğun buna saldırdıkları günü anlattı mı?
He ever tell you about the time these two boys jumped him?
Fırtına geldiğinde, iki çocuğun hala dönmedolapta olduğu anlaşıldı.
As the storm hit, it became clear that two children were still trapped on the big wheel.
Bu çok etkileyiciydi Spock ama önemli olan bu çocuğun altın bilet olması.
That's fascinating, Spock, but the bottom line is... this kid's a golden ticket.
Biri hareket eder ya da bir şey söylerse çocuğun diğer gözünü de çıkartıp babasına yedirin. Sonrasında da başlarız.
Anybody moves, anybody says anything, cut the boy's other eye out and feed it to his father, and then we'll start.
Oldukça uzun süredir çıkıyor olmalılar, .. baksana, kız çocuğun yanında hamur işi yiyor.
Well, they've obviously been dating a while,'cause she's eating carbs in front of him.
Kimse çocuğun iyiliğini gözetmiyor.
No one's looking out for this kid...
Onu çıkarmaya çalıştım, ama o rüyalarda yaşıyor, eğer bu çocuğun senin hayatını mahvetmeye devam etmeyeceğini düşünüyorsan, sen de öylesin.
I tried to get him out, but he's living in a dream world, and so are you if you think this boy is done ruining your life.
O çocuğun sahtekar olduğunu biliyordun, ve bilmiyorsan bile bilmeliydin.
You knew that kid was a fraud, and even if you didn't, you should have.
Yaptığımız işlere bir de bu çocuğun eklenmesi son derecede dikkatli olmamızı gerektiriyor.
The addition of a child will make that... infinitely more difficult.
Benim için bir çocuğun hissettiklerini anlamanın en iyi yolu ilk seans da onunla yalnız konuşmaktır.
Well, it's important for me to get a sense of the child, so the first few sessions would be one-on-one.
Lizzy çocuğun hakkında kırıcı konuştum.
Lizzy, I misspoke earlier... about your child.
- Çocuğun için bir banka hesabı.
A trust account for your child.
Bu küçük çocuk dün birden bire ortaya çıktı Leydi Ambrosia'nın bu çocuğun ortadan kaybolmasındaki rolünü merak ediyorum.
This little boy turned up out of nowhere yesterday, and I wonder if Lady Ambrosia played any part in his disappearance.
Çocuğun psikolojik dokümanlarını istiyorum.
I want a psych eval on the kid.
Kendisi psikolog. Çocuğun değerlendirmesi için burada.
She'll be assessing the child.
Çocuğun da icabına bak.
You take care of him.
O çocuğun hayatının bir parçası olmak için her şeyimi verirdim.
I would give anything to be a part of that child's life.
Bak ona, bu vahşi durumda çocuğun ölüm riski ile orada yatıyor. Hiçbir şey yolunda değil.
Look at her, lying there in this barbaric situation with her child's life at risk.
Tatlı bir çocuğun var.
You have a lovely child.
Çocuğun doğrulanmış konumu elimizde.
We have a confirmed location of the child.
Büyütmen gereken bir çocuğun var Tom.
You have a child to raise, Tom.
Ne yazık ki, tek bir bekçilerin yanlış Bizim niyetleri geri geldi Çocuğun refahı kontrol etmek için.
Unfortunately, one of your guards misunderstood our intentions when we came back to check on the boy's welfare.
Çocuğun birine vurdum, tekrar vurdum, tekrar vurdum tekrar vurdum.
I hit this one kid in the head over and over... And over...
Şunu hayal et, köpeğin teki kokusunu aldı ya da küçük çocuğun teki bıraktığın yere burnunu soktu diyelim.
Picture this... Some dog sniffing around or some little kid noses into your dead drop.
Bu sefer için köpeğin ya da çocuğun teki açtı diyelim.
Let's say this is the one time the dog or kid opens it up.
- Çocuğun birinin.
That... belongs to some kid.
Bir eşin, bir çocuğun var.
Got a wife, a kid.
İki çocuğun var.
You have two children.
Bu senin de çocuğun olacak tamam mı?
This is gonna be your kid, too... all right?
Senden erken bir yanıt beklemiyorum, Geri birlikte olmayı da tavsiye edemeyeceğim çünkü olmamız gerektiğini sanmıyorum ama... bu çocuğun hayatının bir parçası olmak istiyorsan, sana da yer var.
I'm not looking for an answer any time soon, and I'm truly not suggesting that we get back together,'cause I don't think we should, but... if you want to be a part of this kid's life,
O çocuğun bunu yapabileceğini düşünmezdim.
You know, I didn't think the little potato had it in him.
Elinde şişle çocuğun üzerine yürüdü.
She came right for him... and she had a shiv.
Çocuğun çenesini kıracaksın.
What, you'll get your chin lifted around here bruv.
Zavallı çocuğun konuşması berbattı. Bişey anlayamadan öldü.
No, the poor kid's having trouble speaking, but he will though.