Ölmeyecek Çeviri İngilizce
1,098 parallel translation
Hiç, ama hiçbir şey ölmeyecek.
Never, never! Nothing will die.
Hiçbir şey ölmeyecek.
Nothing will die.
İmparatorun emri olmadığı sürece sarayda kimse, ama kimse ölmeyecek.
No one, but no one, dies in the palace - - Without a command from the Emperor.
Ben yaşadıkça onlar ölmeyecek.
They will not die while I live.
Çünkü ölmeyecek.
Because he is not going to die.
Ve beni iyi dinle, o ölmeyecek.
And I will tell you right now, he will not die.
Orada savaşta ölmeyecek bir adam var.
There's a guy who won't die in the war.
Bugün kimse ölmeyecek burada.
Nobody is dying here today, you bring that sword to Hideo.
Bu adam kolay, kolay ölmeyecek.
this guy does not die easily.
Fareler bile burada ölmeyecek kadar gururludur.
Rats even have more pride than to be caught dead here.
acaba... ölmeyecek!
He won't die. He is now like a silkworm spinning a cocoon around himself.
Annemiz ölmeyecek.
Mother's not going to die.
Çünkü, inandığım sürece şov ölmeyecek.
Because the show's not dead as long as I believe in it.
Yaşadığım sürece kardeşim bir tımarhanede ölmeyecek.
A son of my mother won't die in an asylum, while I live.
Hiçbirimiz ölmeyecek eğer bize olmazsa.
You know, neither one of us is going to die... If it doesn't happen for us.
Hayır, ölmeyecek.
Oh, no, she won't.
Bu hiç ölmeyecek olan şeydi.
It's that thing that wouldn't die.
Tamam, ölmeyecek, yem olmayacak ama asla evin yolunu da bulamayacak.
He won't die and won't be eaten, but he'll never find his way back home.
Belki ölmeyecek.
Maybe it won't die.
O ölmeyecek ve buraya gelecek. Bundan eminim.
He won't die so easily.
Ölmeyecek.
No, he will not.
Ölmeyecek, değil mi?
She won't die, will she?
- Ölmeyecek, değil mi?
- She won't die?
Ardından ağlayan bir kadınla ölmeyecek.
The last thing to hear should not be that of a wailing woman!
"Bugün hiçbir boğa ölmeyecek."
"No bulls would die today."
Laputa ölmeyecek.
Laputa will not die.
Ateş aldığında, Viking cenazesi havası yaratacak, tabi kimse ölmeyecek.
When it catches fire, it will give us the effect of a Viking funeral, but with none of the morbidity.
Kimse ölmeyecek.
Nobody to die.
Ölmeyecek.
He's not gonna die.
"Bu seferki ölmeyecek!"
"This one is not going to die!"
Marcie Rhoades ölmeyecek demeyecek mi?
No "Marcie Rhoades is not going to die"?
O ölmeyecek!
He's not custodial!
Neyin risk altında olduğunu hatırlayın ve onlara Eastside Lisesi'nin ne olduğunu- - Asla ölmeyecek bir ruh olduğunu gösterin.
Remember what's at stake and show them what eastside high is all about - a spirit that will not die!
Kimse ölmeyecek Willie.
Nobody is going to die, Willie.
Dün çok ahmaklaştım Diane. Burada yatmış,... ölecek miyim ölmeyecek miyim diye düşünürken,... odamda bir dev gördüğümü sandım.
I got so goofy last night Diane, lying here wondering whether I was going to live or die, that I thought I saw a giant in my room.
Moreau, çok genç ölmeyecek kadar akıIlısın.
Moreau, you're too damn smart to die so young.
Hepimiz bir gün ölmeyecek miyiz?
We all gotta go sometime, huh?
Tanrının merhametli ve sevgi dolu kucağında hepimiz bir araya gelelim, söz verildi ki, inanarak yaşayanlar asla ölmeyecek.
We shall all come together once more in God's gracious love and warm embrace, for it is promised that whoever liveth and believeth in me shall never die.
Buradaki hiç kimse ölmeyecek.
No one here is going to die.
Sana olan sevgim asla ölmeyecek.
My love for you will never die.
Kimse açlıktan ölmeyecek.
No one is gonna starve.
Dedektif yanlış kıza aşık olacak ama ölmeyecek.
The detective falls for the wrong girl. But he doesn't die.
... sonsuza dek ölmeyecek ;
... shall not die eternally.
# Bırakıyorsun bana hiç ölmeyecek bir şarkı
# Leaving me a song that will not die
Ed'in ölmeyecek kadar inatçı olması kimseyi şaşırtmadı.
It surprised no one that Ed was too stubborn to die.
Benim oğlum ölmeyecek!
My boy is not going to die!
O ölmeyecek.
He's not gonna die.
Ölmeyecek.
He won't die.
O ölmeyecek.
Tell me he won't die.
Onlar ölmeyecek.
They aren't going to die.
O ölmeyecek, değil mi?
She's not going to die, is she?