Özgür Çeviri İngilizce
13,376 parallel translation
Ve düşünüyorum da kim olduğumu bulduğumda özgür olacağım.
And I think when I discover who I am, I'll be free.
Bunu başarabilirsen, o zaman belki özgür olabilirsin.
If you can do that, then maybe you can be free.
Sanırım özgür olmak istiyorum.
I think I want to be free.
Peki ya seni özgür bırakmak için burada olduğumu söyleseydim?
What if I told you I'm here to set you free?
Özgür olanlar ev sahipleri.
The hosts are the ones who are free.
O, siktiğimin ülkesi için savaştı. Sen yarrağını ölü bir adamın kızkardeşinin amının içine sokabilecek kadar özgür ol diye.
He fought for his goddamn country so you could be free to stick your dick in a dead man's sister.
Seni özgür kılacak.
It will set you free.
Özgür oluyorum.
I'm free.
Biz onu araftan... ve yeraltı mezarlığından getirdik. Ve biz şimdi tekrar özgür kılacağız, bugün.
We have brought her back from purgatory, from the Catacombs, and we will free her again now, today.
Belki de onu yuvasından dışarı çıkarmanın, özgür bırakmanın vakti gelmiştir.
Could be time to push him out of the nest, set him free.
- Max Greene özgür iradesine göre hareket etti.
MAX GREENE EXERCISED FREE WILL.
Ahlaki yıpranma için özgür iradeyi bahane olarak kullanmak.
And using the idea of free will as an excuse for... moral attrition?
Özgür dünyanın liderini kurtardık.
Hey, we just saved the leader of the free world.
Özgür iradeyi ortadan kaldıran ve insanoğlunu alakasızlaştıran bir gelişme mi?
That eliminates free will and renders humanity irrelevant?
Ben sadece gerçeği öğrenmende sana rehberlik edebilirdim ama özgür kalmamızı sağlayacak olan sendin.
I can only guide you to the truth and you can set us free.
Dün çocuğun dönüşü DNA kanıtıyla onaylandıktan sonra bu sabah gerçekleşen acil durum duruşması Asher'ın özgür bir adam olduğunu beyan etti.
Is back at home after DNA evidence yesterday confirmed the boy's return. An emergency hearing was held this morning, which declared Asher a free man.
'Bana bezginleri gönderin ve yoksulları, özgür soluk almak isteyen üst üste kalabalıkları, kalabalık sahilinizdeki o sefil artıkları.
'Give me your tired, your poor, your huddled masses yearning to breathe free, the wretched refuse of your teeming shore.
Özgür biri olarak uyanıyorsun.
You wake up a free woman.
Ötekilere ne olduğumuzu söyledim, onun ne olduğunu, özgür kalmak için yapmamız gerekenleri.
I had told the others what we were, what he was, what I thought we had to do to break free.
Homer ile birlikte bu dünyanın başka bir versiyonunda özgür ve mutlu mu yaşayacaksınız?
You and Homer will live fat, free and happy in some different version of this world?
Denizi gördün diye özgür olmuyorsun.
You're not free just because you can see the ocean.
Böyle düşünmek insanın kendini epey özgür hissetmesini sağlıyor olmalı.
It must be very liberating to think like that.
Kuzeye vardığımız zaman özgür kalmak için özgürlük belgeleri gerekecek.
Once we get north, we're gonna need some freedom papers to stay free.
Özgür insanların hikayesi şans eseri değil bilerek ve isteyerek yazıldı.
The history of free men is not written by chance. It is by choice.
Ve aşçı yamağı, o da özgür bırakılacak.
And the cook's boy, he goes free as well.
Daha özgür olacak.
It's gonna give her more freedom.
Özgür hissedecektim. - Her zamanki sorunlardan kurtulacaktım.
Just feel free, let go of all that earthbound shit
Sonrasında bir kuş kadar özgür -
- Then you'll be clear and free to do as...
Bundan sonra bir daha özgür olamayacağım.
I'll never be free again, not after this.
Özgür ruhlu birisi.
He's a free spirit, you know.
Hiçbir yerde değilse bile özgür biri olduğunu hatırlamaya çalış.
And even if he's nowhere, hold onto the memory of his freedom.
Özgür masonlar, bolşevikler, Yahudiler.
Freemasons, bolsheviks, Jews.
Yakında özgür kalacak ve Lexa ölecek.
Soon, he'll be free,
Akılları fiziksel ve ruhsal acıdan özgür bırakarak.
By freeing the minds from the bonds Of physical and spiritual pain.
Ama, özgür insanlarız.
But, we are free men.
Jocelyn'nin büyüsünün aksine müsrif büyücü hayatına devam etmekte özgür olacaksın.
Reverse Jocelyn's spell and you'll be free to live your... wasteful, warlock life.
Köle olarak gidersin ancak, öbür taraftan özgür olarak çıkarsın.
You go in a slave, but you come out the other side a free man.
Zaten Tanrı da cennette özgür olacağımızı söylemiyor.
Well, God ain't never said we was gonna be free in heaven.
Kuzeye varınca, özgür kalmak için özgürlük belgelerine ihtiyacımız olacak.
Once we get north, we're gonna need some freedom papers to stay free.
Var tabi ki, ancak özgür insanlara saldırmayı nasıl kapsıyor emin değilim.
Of course, but I'm not sure how it applies to assaulting free men.
Eski sahibimden özgür siyahları ilk duyduğumda Henry kadardım.
Rose, I-I-I was Henry's age the first time I heard my old massa talking'bout free black folks.
Dedim ki kendi kendime, özgür olacağım.
I knew I was supposed to be free.
Ben senin özgür olduğunu düşünmüştüm.
I had just assumed you were a free man.
Özgür.
Free.
Özgür müyüm?
I'm free?
İnsanlar senin işlerini yapar sen de hayâllerinin peşinden gitmekte özgür kalırsın.
People do all your chores, so you're free to follow your dreams.
Özgür adamlarız.
Well, we're free men.
Akrilik asitli seramiğe yerleştirilmiş özgür kök polimerizasyonu.
A free-radical graft polymerization of acrylic acid on a ceramic membrane.
Hepsi çılgın, özgür pis yerlerini yalayıp yüzüne gülerler.
They're wild and free and... they'll lick your dirty places and smile.
Hem ayrıca ben senin özgür olmanı istiyorum.
And besides, I want you to be free.
Özgür mü?
- Free?
özgürlük 258
özgürsün 105
özgürlüğe 19
özgürüm 106
özgür adam 18
özgürsünüz 27
özgürüz 59
özgürlük anıtı 18
özgür değilsin 19
özgür mü 21
özgürsün 105
özgürlüğe 19
özgürüm 106
özgür adam 18
özgürsünüz 27
özgürüz 59
özgürlük anıtı 18
özgür değilsin 19
özgür mü 21