Şaşırdınız mı Çeviri İngilizce
297 parallel translation
Buna şaşırdınız mı?
And are you surprised?
Şaşırdınız mı?
You're surprised?
Şaşırdınız mı müfettiş?
Amazed, inspector?
Geçmişinden ötürü şaşırdınız mı?
Are you surprised by his past?
Maryk kaptanı görevden alınca şaşırdınız mı?
Were you surprised when Maryk relieved the captain?
Beni burada gördüğünüze şaşırdınız mı?
You are surprised to see me? I believe last night both of us knew... that gold belongs to Mexico. Why?
- Şaşırdınız mı?
- Are you surprised?
- Şaşırdınız mı, Teğmen?
- Surprised, Lieutenant?
Davetime şaşırdınız mı?
Were you surprised to get my invitation?
Şaşırdınız mı?
Surprised?
- Şaşırdınız mı? Şaşırmamı mı bekliyordunuz?
Would you expect me to be?
Şaşırdınız mı, Bentley?
Does it surprise you, Mr. Bentley?
- Kalem odaları. - Şaşırdınız mı?
This is the law court office?
Beni gördüğünüze şaşırdınız mı?
Surprised to see me?
- Şaşırdınız mı Albay?
- Surprised, Colonel?
Evet, Charles. Şaşırdınız mı?
You're surprised, aren't you?
Söyleyin Bay Wills sizinle görüşmeyi kabul ettiğimde şaşırdınız mı?
Tell me, Mr. Wills. Weren't you a little surprised when I agreed to see you?
Beni gördüğünüze şaşırdınız mı?
Are you surprised to see me?
Şaşırdınız mı?
Are you surprised?
Şaşırdınız mı?
Were you surprised?
Beni görüdüğünüze şaşırdınız mı?
The bright moon has no heart
- Şaşırdınız mı?
- Does that surprise you?
Şaşırdınız mı? Bırakın beni! Dwyer, sen artık ölüsün!
Who do you think you are, putting your hands on the Dutchman!
Şaşırdınız mı?
That shock you?
Ama gerçekten şaşırdım ki ; The Globe'un, bu muhteşem anda onun yanında sizin de bir fotoğrafınızı ihmal etmesini çok yadırgadım.
But I'm simply amazed that The Globe has neglected to place... your own photo next to this magnificent one of her.
Mesajınızı aldığımda şaşırdım.
I was surprised to get your note.
Dün çarşıdan döndüğümde yatağınızı kendinizin yaptığını... görünce çok şaşırdım efendim.
Yesterday I was greatly amazed when I came from the market... and found you'd made your bed, sir.
Sanırım beni yeniden gördüğünüze şaşırdınız.
I suppose you're surprised to see me back.
Sanırım bizi gördüğünüze şaşırdınız.
I suppose you're surprised to see us?
Açıkçası, kocanızın planını duyduğumda çok şaşırdım.
Frankly, I was shocked to hear of your husband's plan.
Ne çaldığınızı duyduğumda gerçekten çok şaşırdım.
YOU KNOW, I WAS SO SURPRISED WHEN I HEARD WHAT YOU WERE PLAYING.
Almak için bulacağımız şeyleri bilsen şaşırırdın.
You'd be surprised at what we can find to take.
- Şaşırdınız mı? Beni Tom alıştırdı.
Tom got me into the habit.
Hastalandığınızı duyunca çok şaşırdım.
I was surprised to hear you were ill.
Neden bu kadar şaşırdınız anlayamadım, Komiser.
What's so strange about that?
Öyleyse biraz şaşırdığımız için bizi de suçlamazsınız.
Then you couldn't blame us if we were a little stunned too.
Şanslıydın. O şekilde hazırlıksız yakalanmana şaşırdım.
You got lucky. I'm surprised you could be caught off guard that way.
Şaşırdınız mı?
So what?
Bir kızın kendini korkak olduğunu düşündüğü bir erkeğin kollarına atmasına çok şaşırdım, o kadar. Kasabaya dönelim.
I'm surprised at a girl who throws herself at a man when she thinks he's a coward.
Zeki yaşam formlarısınız. Size sunduğumuz onuru algılamayışınıza şaşırdım.
You're intelligent life form, so I am surprised you do not perceive the honour we do you.
Kompartımanı mı şaşırdınız Bay Dyer?
If derailed, Mr Dyer?
Görmüş olsaydınız şaşırırdım gerçi ama,
I was wondering if you might have seen him.
Kimseyle konuşmak için zamanınız olmadığını söyledikten sonra telefon etmenize şaşırdım.
I mean, making that telephone call right after you told the girl back at the house you didn't have time to talk to anybody.
Bir Romalı'nın bu kadar ihtiyatsız olabilmesine şaşırdım.
I'm surprised a Roman could be so rash.
Şaşırdınız mı?
Are you crazy?
El falı baktırdınız demek. Beni şaşırttınız Bay Morlar.
Palmistry, I'm surprised at you.
Şahsen olanlara şaşırdığımı itiraf etmeliyim... ama başkanımız şu anki acil durumla ilgili olarak... bütün operasyonların yönetimini sizin komutanıza verdi.
While I confess to being surprised at events but the President has placed you in direct command of all operations relating to this present emergency.
Ne yapacağımızı şaşırdık. Berivan'ın hastalığı hepimizi perişan etti.
Berivan's illness worried us all.
- Bir kızın mı var? - Şaşırdın mı?
- You've got a daughter?
Bu katili programınıza getirerek ne yaptığınızı anladığımda şaşırdım ama şimdi mutluyum.
When I realized what you had done by bringing this murderer onto your program, I was shocked.
İtiraf etmeliyim ki biraz şaşırdım, mektubunuzun içeriği, Bayan, Hunter, bana danıştığınız bu konu uzmanlık alanımın dışında.
I must confess to being somewhat puzzled by the contents of your letter, Miss, uh, Hunter, since the matter on which you seek advice is somewhat outside my usual field of expertise.