English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ Ş ] / Şey yani

Şey yani Çeviri İngilizce

12,316 parallel translation
Yani... farzedelimki sana daha iyi bir şey teklif edebilirim.
So... Let us assume that I can offer you something better.
Dış görünüş her şey mi oldu yani?
So is looks everything! ?
Yani hiçbir şey yok.
I mean, there's nothing.
Yani beni her akşam arardı ama fiziksel bir şey olmadı.
I mean, he'd call me every night, but nothing... physical.
Yaptığın şey, yani evlenmek stresli bir iş.
Well, it's a stressful thing you're doing, getting married.
Yani bütün her şey beni gerçekte bir ilişkide ne istediğimi, neye ihtiyacım olduğunu derinlemesine düşündürttürdü.
I mean, the whole thing, it just made me think deeply about what I wanted, what I needed in a relationship to make it work.
Yani bu sevgili baban için utandırıcı bir şey değil...
So you're not shaming Daddy Dearest...
Yani hiçbir şey yapmadın.
So you did nothing.
- Hiçbir şey bilmiyorsun yani. - Ama yine de güveniyor musun adama?
So you know nothing, and yet you trust him?
Bir ıkı ay önce karısı bizimleydı 4. evre kanser, yani yapabilecegimiz... çok bir şey yoktu onu sadece konforlu tutmaya çalışıyorduk.
Mr. Flanagan. His wife was on my floor a couple months back. Stage four, so we were just there to keep her comfortable.
Yani ona bir şey olursa sorunsuz bir şekilde devralabiliyordum.
So that if anything happened to him, I could take over without a problem.
Yani güvenliydi, görüşmeyi yapabilirdik ve hiçbir şey görmedin aslında.
So, we were clear to go, and we broke off, and you didn't actually see anything?
Artık ekranın ortasında dönen o şey olmayacak mı yani?
So no more of that spinny, whirly thing?
Yani son bir kaç haftadır alışılmamış bir şey olamadı mı?
So, nothing unusual's happened over the last few days, weeks?
Size garip gelen bir şey söyleyip yapmadı yani?
He didn't say or do anything that made you think twice?
Yani zengin olan kadın.Başka bir şey?
So, she's the wealthy one, not him. What else?
Ters bir şey olduğuna dair hiçbir delil yok yani?
So, there's no evidence of anything untoward?
- Yani hiçbir şey ayarlamadın.
So you've made no arrangements.
Yani korkacak bir şey yok.
So there's nothing to be frightened of.
- Yani, her şey açık.
- Well, it's obvious.
Yani, telefon görüşmeleri ile ortaya atılan bu şey, evet, çöplüğün ta kendisi.
So the issue that is being created with the telephone calls, yes, indeed, is garbage.
Yani, iki tanık, Yargıç Thomas ve Anita Hill, yeminli ifadede birbirinine zıt iki farklı şey anlatıyor.
Well, two witnesses, Judge Thomas and Anita Hill, told precisely opposite stories under oath.
Yani, bu kadın böyle bir şey yaparmı yapmazmı bilmiyoruz.
Well, we have no idea what's likely or unlikely from this woman.
Yani, eğer her şey mümkün olsaydı...
Like, if you could've been anything...
Yani hatırla, her şey matematik, Grasshopper.
So, remember it's all about math, Grasshopper.
Yani, her şey yolunda mı?
I mean, is everything all right?
- Evet, Yani her şey bariz ortadaydı be!
- Yeah, it was, like, the most obvious fucking thing I've ever seen.
Yani önemli bir şey değil.
Oh, come on, you guys.
Bari denemelerini biraz daha şey konusuna doğru geliştirir misin bir kitap gibi yani.
Would you at least be open to developing your essays into something more... maybe a book?
Belirli bir şey yok mu yani?
So, um, no significant other?
Yani, bak beni terk etmesiyle ilgili ben bir şey yapmış olabilirim.
And, I mean, look, I'm sure I may have had something to do with her walking out...
- Yani yaptığın şey bu mu?
So, is this just what you do?
Yani tam olarak şu anda yaptığımız şey demek istiyorsun.
You mean exactly what we're doing right now?
Yani onu ne istersen onu yapmaya başlarsın, olan şey de bu oluyor.
So whatever you want to call it, that's what's happening.
Cidden şey yaptın yani.
And you actually did it?
Ne yani, her şey sadece bir adam tarafından mı karar verilecek?
What, the whole thing decided by one man?
Yani kim bunun gerçek bir şey olduğunu biliyordu ki, millet?
I mean, who knew that that was even a real thing, you guys?
Bu okul hakkında bildiğim tek şey, sıfır toleransının olduğudur yani bunun anlamı kızınız, bütün okul dışı faaliyetlerden yasaklandı.
What I do know is this school is a zero-tolerance school, so that means that your daughter's banned from all extra-curricular activities.
Yani, şey yarın bir denetleme yapabilecek bir adam tanıyorum.
Well, um, I know a guy that could arrange for the inspection tomorrow.
Yani iyisiyle kötüsüyle çok şey oldu ama hepsi A'sızdı.
I mean, a lot has happened, good, bad and ugly but all of it was uncontaminated by "A."
Ama ne yani bu şey?
But what is it, though?
Yani, bir şey olsaydı, bilmem gerekirdi.
I mean, if there was something, I'd know something...
Yani hayvan falan değil. Makine gibi bir şey. Uzaktan kumandayla falan kontrol ediliyor.
I mean it's not an animal... it's like a machine... and it's being operated by remote control or something.
Olan tek şey o değil yani.
Well, not the only thing happened.
Yani ölmek nasıl bir şey biliyor musun?
So, you know what it's like to die?
Yani, şey olduğunda...
I mean, when you were...
Acil serviste anestezi uzmanıydım ve ilk kez duyduğumda bir hasta öldü ve sandım ki yani bir şey duydum gibi geldi.
So I was an anesthesiologist in the ER, and the first time I heard... uh... a patient flat-line, I thought... like, I almost heard... something.
Yani, bir şey...
You know? Something...
Yani, bu oyunu getirmek bile, hata yapmak tehlikeli bir şey.
Like, even just bringing this game, it's kind of dangerous to make a mistake.
- Yani, asıl şey olarak.
- You know, as a thing.
Yani, bana bir şey mi yaptırdın?
What, you had something made for me?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]