English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ A ] / Act

Act Çeviri İspanyolca

18,957 parallel translation
Montajı açmak canıma okudu ama sonunda açtım.
Me tomó un montón de tiempo poder abrir el subconjunto, pero lo tengo.
Tova ile aranı açtın şimdi.
Acabas de declararle la guerra a Tova.
O göt veren hastanede ateş açtı.
Ese desgraciado abrió fuego en un hospital.
Bu ilk açtığımdan daha iyi.
Este es mejor que el primero.
Kapıyı açtığında başlat.
Justo cuando abre la puerta.
Aramızdan ayrılan o can, aramızda asla kapanmayacak bir ayrılığa yol açtı.
Esa alma que partió creo una pared entre nosotros que jamás romperemos.
- Elektrik, bana sırlarını açtı.
La electricidad me ha desvelado sus secretos.
Rüya günlüğümü açtım.
Empezar con mi diario de sueños.
Sırf bu tek harfli kelimeleri açtığım için başım belaya giriyor, biliyor musun? Asla "N" leri uzatınca değil ama.
Siempre me meten en problemas, pero nunca digo la que empieza con "N".
- Dün gece konusunu açtığındaki olayı mı diyorsun?
¿ Te refieres a lo de anoche cuando sacaste el tema?
Gözlerimi zorla açtılar. Küçük Mary tam önümde duruyordu.
Me obligaron a abrir los ojos, pusieron a la pequeña Mary delante de mí.
Sonra o adam, eliyle zorla Mary'nin ağzını açtı.
Y entonces, con sus manos le abrió la boca a la fuerza.
Gözümü açtığımda sabah olmuştu.
Era de día cuando me desperté.
Ama açtığı anda ya tekiri görecektir, ya da tekiri gömecektir.
Pero cuando la abra, es o bien "Hola, manoplas" o bien "Adiós, calcetines".
Beni açtı işte. - Açmak, kesinlikle.
- Definitivamente, te libera.
Peki, ne gördün yani? O kapıyı açtığında...
¿ Y qué fue lo que viste cuando abriste la puerta?
Korkunun beraberinde getirdiği paranoya, iç savaşa yol açtı.
Ése miedo alimentó la paranoia, que llevó a la guerra civil.
Şansımıza, Coulson Fitz'in dolabını açtırdı.
Pero por suerte para nosotros, Coulson ha hecho que Fitz abra la despensa.
Neden bu konuyu açtın ki?
¿ Por qué sacas este tema?
Madem konusunu açtın buranın 20 km doğusunda bir çiftlik evi var.
Bueno, ahora que lo mencionas, hay una granja a unos 20 kilómetros al este de aquí.
Bu bir kere başıma iş açtı bence düşünme bile.
Este soy yo imponiéndome por una vez, Vale, por tu propio bien.
Ra's'in açtığı yara. Eğer borçlu olduğu hayatlar başkalarından gelmezse konukçunun hayatından ödenmek zorunda.
Si la vida que debe no viene de tomar otras, vendrá de la vida del anfitrión.
Kilidi açtım.
La puerta está abierta.
Ve şu tuttuğun oyuncak silah kabul ediyorum aksiyon benim işim değil ama bazılarının bunun gerçeğiyle kemerini açtıklarını bilirim.
Y esa arma falsa que sostienes. Debo admitir que la acción no es lo mío. Pero en casa, la gente usa armas reales así.
- Neden açtın?
- ¿ Sí?
Şüpheli silahını bize doğrulttu ve ateş açtı.
El sospechoso apuntó hacia nosotros y abrió fuego.
- Şüphelinin silahını güvence altına aldım. Bu da silahın ateşlenmesinden sonra oluşan ikincil bir kalıntıya yol açtı.
Me hice cargo del arma del sospechoso, provocando una transferencia secundaria de restos de pólvora después de que el arma hubiera sido disparada.
Sol'ün çakısıyla levyeyi açtım ki her gece yediği fındık ezmesi ve krakerinde bunu kullanır ve onu tanımıyor olsaydım bunu asla bilemezdim.
Me zafé con la navaja de Sol que guarda con su kit nocturno de mantequilla de maní y galletas del cual no tendría conocimiento si no lo conociera tan bien.
Yoksa bir zamanlar kariyerimin çiçek açtığı hayalet şehirde mi yaşıyoruz?
¿ O soy solo el fantasma fastidioso de mi carrera?
Her adama bacaklarını açtı, ve kadın...
Abriendo sus piernas a cada hombre, mujer y...
Geçen gece açtığın ışık.
La luz se enciende la noche anterior.
Kıyıya doğru geldiğinizi gördüğüm an ışığı açtım.
Cuando vi llegar a la orilla, Encendí la luz.
Bir daha ağzını açtığında bana neden seçildiğimi... ve seçilmemin sizler için ne ifade ettiğini... söylemeni emrediyorum.
Le estoy ordenando, empezando por su próxima intervención, que me diga por qué fui elegido, y qué supone mi elección para todos vosotros.
Sözleri gözlerimi açtı.
Esa frase me ha abierto los ojos.
Anu butik dükkanı açtığından beri, hep duyduğum bunlar -
Desde que abrió su boutique, todo lo que escucho es...
Yeniden Doğuş'un taleplerini ve açtığı kapıları anlayınca çok korkmuştum.
Cuando entendí lo que Rebirth exige y las puertas que abre, estaba terriblemente asustado.
Başıma ne iş açtın?
¿ Qué me hicieron?
İşitme cihazını açtırsan iyi olur ya da yakına gel ki sana açıkça anlatayım.
Ponte un aparato o acércate para oír mejor.
Bu hareket Caesar için büyük bir lojistik soruna yol açtı.
Esto le ocasionó a César graves problemas de logística.
Belki de mağaranın girişini henüz açtılar.
Probablemente han abierto la cueva.
İçini açtığında, safariye iki tane bilet görürsün.
Lo abres, y son dos billetes para un safari.
Başımıza yeterince iş açtı.
Ya ha causado suficientes problemas.
Bunu satmaya gittim. Tabloyu kontrol eden herif içini açtı.
Fui a vender esto y el marchante lo abrió.
Bak, Berdie'ye doğaçlama kulübü açtın.
A Berdie le diste clases de improvisación.
Refakatçiniz aradığı için açtım.
Tomé una llamada por ti.
Sen hangi koşullar görev yol açtı, biliyor musun?
¿ Está consciente de las circunstancias que llevaron a ese día?
Ben Bratsk Krug durdurmak için operasyon açtı - ve Joseph "El Tiburon" Salazar beş yıl.
Dirijo un equipo federal que intenta desmantelar el Bratski Krug Y capturar a Joseph "El Tiburón" Salazar, desde hace más de 5 años.
- İşte bu. Salazar, aynı Doğu Avrupa şiddetli karteller açtı.
Salazar era el jefe de uno de los cárteles más violentos en Europa del este.
Açtığında ise o kâbusun gerçek olduğunu hatırlayana kadar kısa süreliğine huzur yaşıyorsun.
Y cada vez que los abres, no encuentras más que un fugaz momento de paz antes de ver que esa pesadilla es real.
Ama New York'a karşı açtığın savaş seni hiçbir yere getirmedi.
Pero la guerra que le declaró a Nueva York no lo llevó a nada.
Bu dava, yalnızca boktan işlere yol açtı.
Este caso va de mal en peor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]