Aga Çeviri İspanyolca
806 parallel translation
Aga-shi, nasılsın iyi misin?
Hola a todos.
Aga-shi.
Señorita...
Gerçekten özür dilerim. Aga-shi!
Señorita, lo siento mucho, de verdad.
Aga-shi! Sana yalvarıyorum.
Señorita, te lo suplico.
Ağa'nın öylesine bir tür olduğunu söyledim.
Que el Aga es tan bondadoso.
Ağa henüz izin vermedi.
El Aga todavía no ha dado permiso.
Peki, hadi benim sevgili Ağam, evet de, tamam mı?
Venga, querido Aga, di que sí. ¿ Bien?
Haydi.. evet de, sevgili Ağa, tamam mı?
Venga... di que sí, querido Aga. ¿ De acuerdo?
Tamam. Sonraki, berber.
El Aga come como un ogro.
Ve Ağa'nın!
¡ Y al Aga!
Onun balkonunda onları görünce, gülmeye başladı ve dedi ki...
¡ El Aga!
Ağa takviye kuvvet gönderiyor.
El Aga enviará refuerzos.
Melanya Ivanovna'da ağa takıldı.
Melania Ivanovna también ha arrojado la red.
Ağa atma.
No la cojas con la red.
Ağa atma. Attın bile!
No la cojas con la red. ¡ Lo has hecho!
Ağa dokunma Connie!
No toques la telaraña, Connie.
Çünkü nasıl ki balıklar tutulmak için yaratılmışsa,... erkekler de her zaman kızlarca öyle ağa düşürülürler.
Porque un hombre está hecho para ser'pescado'... como los peces del mar son para capturarlos.
Tuzağa düştüm! Ağa yakalanmış gibi hissediyorum.
Me siento como si estuviese cogido en una telaraña.
- Ağa kimin ihtiyacı var?
He debido dejar que se caiga.
Ya Ağa izin vermezse?
¿ Y si el Aga no da su permiso?
Ama Ağa'nın kulakları deliktir.
Pero el Aga tiene buenos oídos.
Ağa reddetmez!
El Aga no se atrevería a denegarla.
Gel de onlara bak, Ağa. Onlar kirli.
Ven a verlos, Aga.
Ağa bir at gibi yiyor.
- Dos calvos. ¿ No es demasiado?
Benim şahsen Ağa'yla uğraşmam gerekiyor.
Oh, sí, es verdad. Bueno...
Sizce Ağa ne düşünüyor, onlara yardım ettiğimizi öğrenirse?
No olvides que se levantaron en armas contra los turcos.
Ağa!
¿ Sabes quién?
Farkındaydım ki, eninde sonunda o ağa hücum etmem lazımdı. Gün gibi açıktı.
Sabía que tarde o temprano bajaría a la carga por su tela, acercándose siniestra hacia mí.
Polis, yakalanması güç altın soyguncularını ağa düşürmek için askerî birimlerden yardım çağırarak arama ağını genişletti. Ve onlara eşi görülmemiş sayıda yol barikatları yapıp, Ohio'nun doğusuna kadar her otoyolu ve tali yolu muhafaza etmelerine olanak sağlıyor.
En un esfuerzo para atrapar a los esquivos ladrones, la policía ha... tensado la red llamando a reservistas y permitiéndoles establecer... un número sin precedentes de controles, que cubren... todas las autopistas y caminos rurales hasta Ohio por el Este.
Bir ağa takılmış.
Está en una telaraña.
Roy Ağa seni çağırıyor. Kim?
Le llama el señor Roy.
Roy Ağa!
¿ Quién?
Yoksa nasıl Roy soyundan bir ağa olabilir?
Si no, ¿ cómo podría ser un heredero del linaje de los Roy?
Ağa mı?
¿ Heredero?
Arabamı kendim kullanıyorum! Ağa seni görecek.
El amo le llama.
- Evet bir ağa benziyor.
- Parece una red.
Sanki şey gibi ağa takıl-- -
Atrapados igual que...
Daha iyi balıkları ağa çekemeyecek duruma geldiğinde onu bıraktı.
Cuando ella ya no pudo ser el cebo para el mejor pez, la dejó ir.
Jorge ve Memo kahrolası ağa yakalandıkları geçiş yerindeler.
Jorge y Memo en el paso donde les atrapó la red.
Bu ağa sıkışanlar neden yürüyüşte değil?
- ¿ Por qué no se han ido de excursión?
Ağa Han'ın kızı olsan da!
¡ Si no me hubieras gustado, no me hubiera casado contigo... aunque hubieses sido la hija del Aga Khan!
Ağa Han'ın kızı mı?
¡ La hija del Aga Khan!
Bir kez bir ağa yakalanınca
Si me veo entre sus redes
Ağa atlarken
Cuando saltó a la red
Ağa düşürme gibi bir şey.
Debes dejarlo ya.
Ağa, bu iş senin bildiğin gibi değil.
No es así.
- Aleyküm selam Osman ağa.
- Y contigo, hermano Osman.
Su toprağın kanıdır Osman Ağa. Sen bizim kanımızı kesmek istiyorsun.
El agua es la sangre de la tierra, no puedes cortarla.
Ağa, ben bu işi sevmiyorum. Ne hakkımız var suyu çevirmeye?
Hermano, no estoy contento con esto, no tenemos derecho a cortar el agua.
- Hoş gördük Osman ağa.
- Yo también, hermano Osman.
Osman ağa, senin gayrı evlenmen lazım.
Hermano Osman, tienes que encontrar una mujer.