Anti Çeviri İspanyolca
5,065 parallel translation
Ona "Protesto Haydudu" dedik. Notlardaki banka karşıtı söyleminden dolayı.
Lo conocemos como el Bandido Protesta, por la retórica anti-banco en las notas.
Çok mutsuzdu. Anti-depresan kullanmaya başladı.
Estaba muy triste, tomaba antidepresivos.
Parlamayı örten kremin duruyor mu?
¿ Todavía tienes esa crema anti-brillos?
Charity Hala deccal de olabilir.
Tía Caridad puede ser el Anti-Cristo.
Anti maddenin ilk görüldüğü teçhizattır.
Es la parte de un aparato que por primera vez vio antimateria.
Bu bir anti psikotik madde.
Eso es una anti psicótico.
Randall kürtaj karşıtı olduğu için mi böyle yapıyorsun?
¿ Estás haciedo esto porque es anti-elección? Soy apolítica.
O neredeyse son on yıldır vergi ödemedi ve Brooklyn'de bir kuru temizlemeci zinciri üzerinden bir servet sahibi oldu, hükümet karşıtı ve özgürlük yanlısı olan asabi biri.
Un temperamental anti-gobierno pro-liberal que hizo fortunas con sus tintorerías y olvidó pagar impuestos por 10 años.
Lexcorp Erişenlerin yazılımlarını etkinsizleştirecek bir virüs geliştirdi. Muhtemelen Manyetik Alan Bozucuları etkisiz hale getirmeye yetecek bir virüs.
Lexcorp ha desarrollado un software anti-Reach, un virus que puede desabilitar el campo magnético.
Her biriniz benim Erişenler Karşı yazılım virüsümü barındıran bu yumurtalardan alacaksınız.
Todos ustedes llevaran varios huevos con tecnología del Reach, conteniendo mi software con un virus anti-Reach.
Ranx'e hoş geldin, Anti-Monitor'un yeni evine.
Bienvenidos a Ranx, el nuevo hogar del Antimonitor.
Evet, Anti-Monitor eğer yapabilseydi evreni yiyecekti.
Sí, el Antimonitor devoraría el universo si pudiese.
Şu an Anti-Monitor'a bağlanan Aya varlığı, Maltus'un yörüngesi üzerinde.
La entidad Aya, ahora aliada con el Antimonitor, está en órbita sobre Maltus.
Anti-Monitor'u hedef almaktan vaz geçin.
Olvidaos de apuntar al Antimonitor.
Bir mahkeme dolusu insana yatıştırıcıları, sakinleştiricileri, anti-depresanları nasıl aldığını anlattın.
Le contaste a una sala llena de gente cómo tomabas calmantes, tranquilizantes, antidepresivos.
Bu anti-depresan ilaçlarını ben de yıllarca kullandım.
He estado tomando antidepresivos muchos años.
Ama organ reddini engellemek için gerekli olan serumu alamaz.
Pero no le daremos el suero anti rechazo.
Yüzü ile bir mayına basmış gibi göründüğü için bu hiç de kolay olmayacak.
Lo que no será nada fácil, dado que parece que pisó una mina anti-personas con la cara.
Bu sefer çelik yelek yok mu?
¿ Y esta vez no llevaré chaleco anti-balas?
Anti-deprasanlarınla alkolün karışması sorun olmaz mı?
¿ Está bien mezclar alcohol con tus anti-depresivos?
- Ben anti-depresan almam.
- No tomo anti-depresivos.
Bu zırh delici alaşımın esasen üretim yeri...
Es una aleación anti-blindaje que se fabrica principalmente...
Bu hatalı, hakaret edici, sorumsuzca ve kadın karşıtı bir söylem. - Bu delice.
Eso es incorrecto y también ofensivo, e irresponsable, y anti-mujer.
Ben de sokağın karşısında "New Mexico İmkanı Olmayanlar için Anti-Açlık Koalisyonu" adlı küçük bir kafe buldum.
Así que he encontrado una cafetería genial al otro lado de la calle llamada "Coalición anti-hambre de Nuevo México para los discapacitados."
Son ifadenizi doğruluyorsunuz öyleyse?
Ley anti-soborno. ¿ Quizás le gustaría corregir su última declaración?
Şu puanlama meselesi Tamara'yı biraz tüm erkeklere karşı hâle getirdi. Ben de ona kız kıza destek olmaya çalışıyorum.
Son solo, eso de las puntuaciones tiene a Tamara algo anti-chicos ahora mismo, y estoy intentando, ya sabes, mostrar algo de solidaridad femenina.
Bomba imha ekibi kontrolü bitirdiğinde basılabilecek başka bomba var mı bileceğiz ya da benim bastığımın tek olup olmadığını,
¿ Cuánto crees que tendremos que estar aquí? Cuando el Escuadrón Anti-Bombas termine de revisar, sabremos si hay más bombas, o si estoy sobre la única.
- Yani B.İ.E'ne kaldı. - Evet.
- Depende del Escuadrón Anti-Bombas.
- Seni benim... -...
Te une a mi Anti-spark.
Anti-spark'ıma bağlıyor. - Optimus Prime seni Dünya'nın çekirdeğine hapsetmek için Liderliğin Matriksini kullandı.
Optimus Prime usó la Matriz del Liderazgo para encerrarte en el núcleo de la Tierra.
Şimdi bile uzun zaman önce başladığım şeyi bitirmek istiyorum ve bunun için Anti-sparkımın bir araca ihtiyacı var.
Pienso terminar lo que inicié hace eones. Y para eso, mi Anti-spark requiere un contenedor...
Saf enerjiden oluşan biri olarak, Unicron'un Antispark'ı Primelar'ın kutsal emanetlerini sakladığı bu sandığa karşı savunmasızdı.
Como un ser compuesto de energía pura la Anti-spark de Unicron era vulnerable ante esta reliquia de los primes.
Doku plazminojen uyarıcısını uygulayın ve tomografi bölümüne geldiğimizi söyleyin.
Pongan un anti coagulante y di a los de Escáner que vamos. - Ahora mismo.
Birincisi, ancak terleme önleyici önleyicisi olarak tarif edilebilecek bir şeyin kokusunu alıyorum.
Primero que nada, estoy oliendo algo que solo puede ser descrito como anti-antitranspirante.
Ron çok devlet karşıtıdır, ve dünya görüşü de böyledir, ama asla kesinti yapamayacağın bazı belli şeyler vardır.
Ron es muy anti-gobierno y tiene esa filosofía, pero hay algunas cosas en las que no recortas.
Ahlâk masasına dönme şansın yok mu?
¿ Alguna manera de que puedas volver a anti-narcóticos?
Yoksa ahlak masasından mı?
¿ Brigada anti vicios?
İspanya ve Amerikaya gitti o ülkelerin anti-teror örgütleri Martin hakkında görüşleri neler?
España y las Naciones Unidas pedirle que asesorará su lucha contra el terrorismo división con respecto a Martin?
Martine dair her tezin bir anti tezi mevcut.
Cada frase relativa Martin debe venir con una advertencia.
Anladım. Peki, bu kıyafet beni anti sosyal dengesiz ya da potansiyel bir tehlike olarak gösteriyor mu?
Lo entiendo. ¿ Esta ropa me hace ver antisocial, inestable, o potencialmente peligrosa?
- Kadın göçmenliğe karşıymış. Sınır olmasına inanıyormuş. Göçmenlere karşıymış.
Bueno, ella es anti-inmigración, cree en la verja, anti-sueños de hecho.
Kölelik karşıtı eylemlerde nasıl söz sahibi olabilirim? Özellikle...
Pero cómo puedo tener un papel en la causa anti-esclavitud cuando todos...
Solcu, idam karşıtı bir avukat bu şerefsizin davasındaki eski avukatın yetersiz olduğunu iddia edip temyize gitmiş.
Un abogado anti pena de muerte, convenció a un tribunal de apelación para darle a este patán otro juicio por la "incompetencia del consejo".
Evet, huysuz ve anti-sosyal olmak çok daha rahat ama şimdi her şeyin tadı daha güzel geliyor ve daha güzel kokuyor.
Sí, me siento mucho más cómodo siendo gruñón y antisocial, pero...
- Gürültü önleyici kulaklıklarımı unutmuşum.
Olvidé mis auriculares anti ruido.
Albay Mariga çevre kirliliğini iyileştirme ücreti ödersek boru hattını... -... kurabileceğimizi söyledi. - Ama?
El Coronel Mariga nos dijo que poríamos construir un gaseoducto si pagáramos una tarifa anti-contaminación. ¿ Pero?
Anti anarşizm.
Anti-anarquismo.
Anti varoluşçuluk.
Anti-existencialismo.
Anti Tanrı.
Anti-Dios.
Pıhtılaşmayı önleyici bir madde.
Es un anti-coagulante.
Hey!
Anti-Semita