English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ A ] / Açın şu kapıyı

Açın şu kapıyı Çeviri İspanyolca

398 parallel translation
Açın şu kapıyı!
¡ Abran la puerta!
- Açın şu kapıyı!
- ¡ Abran la puerta!
Açın şu kapıyı!
¡ Abrid la puerta!
Çalışıyoruz. # Açın şu kapıyı.
¡ Abre la puerta!
Açın şu kapıyı.
Abra la celda enseguida.
Açın şu kapıyı.
¡ Abran la puerta!
Açın şu kapıyı!
No me gusta esta puerta atascada.
Açın şu kapıyı! Özür dilerim. Yazman gereken mektuplarım var.
Necesito leer algunas cartas.
Açın kapıyı! Açın şu kapıyı!
¡ Abran la puerta!
Lütfen. Açın şu kapıyı!
¡ En el nombre de Dios!
Açın şu kapıyı!
¡ Basura! ¡ Abra la puerta!
Açın şu kapıyı!
¡ Abra, maldición!
Açacaksanız açın şu kapıyı hadi.
¡ Hey allá afuera! Abran esta puerta
Açın şu kapıyı!
¡ Abran la puerta! .
- Açın şu kapıyı lütfen!
- ¡ Abran la puerta, por favor!
Açın şu kapıyı!
¡ Abran esta maldita puerta!
Açın şu kapıyı!
¡ Abre la puerta!
Hadi çocuklar, açın şu kapıyı.
Vamos, muchachos. Abran.
Onu odaya götürün ve bu sefer kapıyı açık bırakın.
Es evidencia. Llévelo a su cuarto y esta vez deje la puerta abierta.
- Aç şu kapıyı, kanını ısıtacağım.
- Abra. Ya nos entendemos.
İncilimi okuyarak yürüyordum. Şu satırları gördüm : "Kapıyı çalın ve o size açılacak." Ben de çaldım.
Andaba por la calle cuando al pasar bajo sus ventanas leyendo mi Biblia llegué al pasaje de "llamad y se os abrirá".
Kapıyı açık bırakın.
Dejen la puerta de su celda abierta.
- Hâlâ onun yüzüydü. - Derhâl kapıyı açın!
Pero, seguía siendo su cara.
Gönder de, şu çirkin ve pis hapishanenin kapılarını açıp beni özgür kılsın
Para que abra esta celda fea, y sucia Y me convierta en hombre libre
Aşağı iniyordum... kapınız açıktı, pencerenin de açık olduğunu gördüm.
Bajaba... y vi su puerta abierta, y también la ventana.
Açın şu kapıyı.
Acabo de recibir órdenes de Cuneo.
Şu kapıyı açın ve bu saçmalığa bir son verin!
Pero no lo hubo.
Şu kapıyı açın, lütfen!
¡ Abran la puerta, por favor!
Yapılmasını istediğiniz neyse, razıyım. Polisi oynayabilirim. Şu kahrolası kapıyı aç!
Estoy dispuesto a hacer lo que quiera porque creo que puedo hacer el papel de policía.
Evet, burada talihsiz bir vakam var... ve yandaki dairede oturan annesi için temizlikçi kadına... kapıyı açık bırakmasını söyledim.
Si, esta ha rozado la fatalidad... y le dije a la encargada que dejase la puerta abierta para su madre... que vive en la puerta de al lado.
Sen de bankanın ön kapısına doğru yürüyeceksin. Her zamanki gibi zile basıp bankaya girecek ve çalışanlarına olup biteni açıklayacaksın.
Caminará entonces Ud. hasta la puerta del frente del banco... tocará la campanilla como siempre... entrará al banco y le dirá a su gente que está pasando.
Eğer o kapı sen içeri girdikten sonra tam bir dakika içinde açılmazsa ailene ne olacağını biliyorsun. Biz de daha önce hiç görmediğin bir arabayla buradan uzaklaşacağız.
Si esa puerta no está abierta exactamente un minuto después de que entró al banco... sabe lo que le sucederá a su familia... y nos iremos inmediatamente en un auto que nunca ha visto.
Atik, sert konuşan lumbagodan mustarip binlerce ünlüden biri. Bu endemik hastalığı en iyi tanıyan adam Dr. Emile Konig. Doktor, cerrah, anüs uzmanı ve insan acılarının özverili savaşçısının kapı zili, bu akşamki kahramanımızınkinin üzerindeydi.
Uno de los varios cientos de famosos que padecen lumbago... una enfermedad sobre la que nadie sabe tanto como este hombre... el Dr. Emile Koning, médico, cirujano, proctólogo... y luchador contra el sufrimiento humano... vemos el timbre de su puerta sobre el del héroe de hoy... el contralmirante Humphrey De Vere.
Açın şu lanet olası kapıyı yoksa kırarım o kokuşmuş kafalarınızı.
¡ Abrid esta maldita puerta, u os abriré la cabeza a patadas!
Gece çöktüğünde, Bana mutluluk verirdi. Mihrabın kapıları açılır,
Y al Ilegar la noche me fue regalada la piedad, se abrió la puerta del altar y brilló, brilló en la oscuridad la desnudez en su lento declinar.
Belki de... bu açık kapıların kendisini dışarı çıkaracağına inanıyordu.
Y creo que él llegó a creer que esas lagunas eran suficientes para escapar de su teoría.
Ve acele posta servisiyle gönderdiği anahtar kapınızı nasıl açıyor?
Y ¿ cómo se explica que la llave... que me envió por avión abra su puerta?
Aslında kapı açıktı ve siz ortağınıza tehlikeyi haber veriyordunuz.
Pero la puerta estaba abierta y daba usted aviso del peligro a su asociada en el crimen.
Ama dediğim gibi, bazen biri kapısını açıp içeri buyur ediyor, beni en güzel odaya yerleştirip akrabasından ayrı tutmuyor. Hoş bir şey. - Ne?
Pero de vez en cuando alguien me abre la puerta, me ofrece la mejor habitación y me trata como si fuera su primo.
Lou aç şu kapıyı, orada saklandığını biliyorum!
¡ Abre la puerta! ¡ Sé que te estás ahí!
Şu kapıyı bir açın bakayım.
Abre ya mismo esta puerta.
Açın şu kahrolasıca kapıyı!
¡ Abran la maldita puerta!
Senin adın bu şehirde bir çok kapıyı açıyor Gianni.
Su nombre abre muchas puertas en esta ciudad, Gianni.
Hayır, tünel basıncını vereceğiz önce, sonra su geçirmez kapılar açılacak ve insanlar evlerine gidebilecek.
No, para reintegrar la presión en el tunel, luego las compuertas se abrirán y la gente irá a casa.
Ön kapının anahtarı onda sadece cesedini çiğneyerek açılabileceğini söyledi.
Tiene la Ilave de la puerta y dijo que sólo se abriría por encima de su cadáver.
- Açın şu kapıyı.
- ¡ Hay que hacer algo!
Aquila Piskoposu adına kapıyı açın!
¡ Abrid la puerta en nombre de Su Santidad el Obispo de Aquila!
Allahın cezası, aç şu kapıyı.
Maldito seas, abre la puerta.
Sadece şu kapıları aç, ve herkes kendi başının çaresine bakacaktır, tamam mı?
Sólo abre esas puertas, y cada cual se cuidará solo, ¿ sí?
Yani ofisinizin kapısını kilitleyin ve şu bagaj koltuğunu açın.
¡ Cierren la oficina, levanten el techo del auto y móntense en él!
Hiç ummadığınız kapılar açılacaktır " derim. Her zaman ; Görünmeyen desteği olmayan... kişiye karşı hiç sempati duydunuz mu?
Cuyo centro está en todos lados y su circunferencia en ninguno.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]