Açıyorum Çeviri İspanyolca
8,129 parallel translation
Geceye kucak açıyorum.
Yo abrazo a la noche.
Karanlığa kucak açıyorum.
Yo abrazo a la oscuridad.
- Kapıyı açıyorum Becca.
Voy a abrir la puerta Becca.
- Kapıyı şimdi açıyorum Becca.
- Voy a abrir la puerta ya Becca.
- Haydi bakalım, açıyorum.
Ahí voy, abriré la puerta.
Sylvia için bir plaj barı açıyorum.
Voy a abrir un club en la playa para Sylvia.
Ona telefon açıyorum.
Intente llamarlo.
Açık artırmayı 12 altın paraya açıyorum.
La oferta comienza con 12 honores de oro.
Kendi Papa's restoranımı açıyorum.
Abriré mi propio "Papa's".
- Korku dolu gözlerle kapıyı açıyorum.
Abro la puerta, aterrorizada.
# İpin üstünde # Vatansever Çay Partisi Kulübü'nün toplantısını açıyorum.
* Tengo que permanecer en escena * * Cuerda floja * El Club patriota de la Fiesta del té abre la sesión.
Banyo kapısını açıyorum ve bu dalavere ortaya çıkıyor.
Abrí la puerta del baño y esa ola salió.
25 dolardan açıyorum artırmayı.
Vamos a comenzar la licitación en $ 25.
- Anladım, tamam mı? Sen iyi bir bakana kadar sohbet ediyorum adamla ortaklarından veya barlarından konu açıyorum.
Hablo con él el tiempo suficiente para que le puedas echar un vistazo, intento hacerle hablar de socios o locales.
Tam açıklayamıyorum işte, öyle bir histi.
No puedo explicarlo. Fue solo una sensación.
Hannah, bunun senin acın ve çöküşünle ilgili olduğunu anlıyorum ve sana hemen bir fincan çay getireceğim ama bundan haberi olmayan tek kişi ben miyim?
Bien, Hannah, entiendo que esto es sobre tu dolor y tu devastación, totalmente, y te voy a traer una taza de té caliente en sólo un momento. Pero, ¿ soy la única que no sabía sobre esto?
Tanrının bütün erdemlerini çağırıyorum. Onun bedenine ve ruhuna saldıran her acımasız düşman güçe karşı sapkınlığın yalan kanunlarına karşı putperestliğin aldatmacalarına karşı her kadın ve erkeğin ruhunu bağlayan büyülere karşı!
Invoco todas las virtudes de Dios contra cualquier poder hostil y despiadado que invada su cuerpo y su alma contra las falsas leyes de la herejía contra los engaños de la idolatría contra las artes y los maleficios que someten a las almas de todos los hombres y mujeres.
Tanrının bütün erdemlerini çağırıyorum. Onun bedenine ve ruhuna saldıran her acımasız düşman güçe karşı sapkınlığın yalan kanunlarına karşı putperestliğin aldatmacalarına karşı her kadın ve erkeğin ruhunu bağlayan büyülere karşı!
Invoco todas las virtudes de Dios contra cualquier poder hostil y despiadado que invada su cuerpo y su alma contra las falsas leyes de la herejía contra los engaños de la idolatría contra las artes y las leyes que someten a las almas de todos los hombres y mujeres.
Ama onları yemekten hoşlanabilecek birkaç aç ördek tanıyorum.
Pero sé de unos patos hambrientos que podrían alegrarse.
Joe sistemin çalışması için elimden gelenin en iyisini yapıyorum ama burada birçok değişiklik olacak ve açık fikirli olmana ihtiyacım var.
Joe, intento adaptar el sistema, pero habrá muchos cambios aquí, y debes tener la mente abierta.
Sevgili çocuğunun kaybı için acını en derinden paylaşıyorum.
Usted... tiene mis más sentidas condolencias por la pérdida de su querido hijo.
Sadece, Bay Manning'in neden savcıya ya da mahkemeye eşcinsel olduğunu açıklamadığını anlamaya çalışıyorum.
Estoy tratando de descubrir por qué el Sr. Manning no le dijo al fiscal o a esta corte que es gay.
Neden diğerleriyle içki içmiyor ben de sana seni neden nesneleştirdiğimi açıklamıyorum?
¿ Por qué no tomamos algo con los otros y me cuentas cómo te puedo deshumanizar?
Açıkcası Gareth, onda ne görüyor anlamıyorum.
De verdad, Gareth, no sé qué ve ella en él.
Neden burada olduğunu bilmeyenleriniz için açıklıyorum :
Para los que no saben por qué están aquí :
Şanslı bir kazanın sağladığı acıma oylarıyla şan ve şöhret toplamıyorum ben.
Y no exprimiendo algo de fama y gloria por un afortunado accidente.
# Giderek daha da acıkıyorum. # Açlık sınırlarını aşıyorum.
De un pequeño grano se hizo una montaña ( perdí toda la paciencia ).
Yine de oğluna acıyorum.
Pero, me da lástima su hijo.
Açıkçası şu anda o yolda yol alıyorum.
Ahora estoy en el barco.
Kendimi rahibin karşısında "Seni alıyorum Janet" derken bulduğumda hâlâ neden öyle bir şey yapamayacak olduğumuzu ona açıklıyordum.
Todavía estaba explicándole por qué no podíamos hacer tal cosa cuando me encontré en frente de un sacerdote diciendo : "Yo te tomo a ti, Janet".
Hanımlar kuralları açıklıyorum.
Señoras, reglas básicas.
Beyaz Saray, Kremlin'le doğrudan müzakere ettiğini açıkladı ve dediler ki, alıntı yapıyorum.
La Casa Blanca ha dicho que se han comunicado directamente con el Kremlin, y los cito :
Beyaz Saray resmen açıklayana dek mesaimi yapıyorum.
Marco reloj hasta que la Casa Blanca lo haga público.
Acınızı paylaşıyorum ardından onu bugün salmayı planladığımızı söyleyeceğim
Me haré eco de sus condolencias y diré que tenía planeado liberarlo hoy.
- Acısını anlıyorum.
Sé lo que se siente.
İçinde olduğun acıyı anlıyorum.
Veo el dolor por el que estás pasando.
Sana gerçekten acıyorum.
Tengo pena de ti.
Diğer kadınlar açık olamıyorum.
No me excito como las demás mujeres.
Bunu açık şekilde belirtmiştim sanıyorum.
Creí que había sido muy claro en eso.
Acılarını paylaşıyorum.
Lloro por ellas.
Resmen açıklıyorum.
Vaya. ¡ Declaro oficialmente que esta orgía...!
Bir şeyleri açığa çıkartıyorum.
Me estoy viniendo abajo con algo.
- Rachel mi yani? Sosyal açıdan tuhaf, Katolik okulda okuyan film meraklısı biri senin lezbiyen aşkın ve ben bunu Yotube'dan öğrenmek zorunda kalıyorum. Cidden mi?
Es que... ¿ Rachel?
Lafı açılmışken, beni Başbakan'a ispiyonladığına inanamıyorum.
Bueno, en cuanto a eso, no puedo creer que te chivases al primer ministro.
Katılıyorum, insanın bakış açısını değiştiriyorlar bayım.
Estoy de acuerdo, ellos alteran la perspectiva, señor.
Nasıl hissettiğini anlıyorum,... acı hiç gitmeyecek gibi olur,... ama Lexa yanılıyor.
Sé como te sientes, como que el dolor nunca se irá, pero Lexa está equivocada.
Sadece örnek olması açısından kullanıyorum.
Era solo un ejemplo. ¿ Entonces no es gay?
Sana acıyorum.
Te compadezco.
Peki sonra ne demeye açığa çıkıyorum ne yani bir daha ateş etmek için mi?
¿ Por qué me muevo hacia la claridad de la luz... y disparo de nuevo?
Biliyor musunuz, ben Olivia Goldsmith'e acıyorum.
Sabe, siento pena por Olivia Goldsmith.
Şimdi dünyanın kapıları bana açıldı en iyi tarafı ise artık umursamıyorum.
Ahora el mundo se me está abriendo y... lo mejor es que, en este momento, no me importa.