Balı Çeviri İspanyolca
36,215 parallel translation
... sadece yukarı baktı. Çamura doğru baktı. Yüzü balık göbeği rengindeydi.
Él solo miró hacia arriba miró hacia arriba entre el fango y el cieno en su rostro el color del vientre de un pez.
Fredo adında bir arkadaşım vardı ve kardeşi Michael, Fredo'yu Tahoe Gölü'ne balık tutmak için gittiklerinde öldürttü.
Yo tenía un amigo, Fredo, y su hermano Michael lo había matado en un viaje de pesca en Lake Tahoe.
Balıkçı bıçağına benziyor.
Parece un cuchillo de pescador.
Küçük bir ihtimal ama ya balıkçıysa?
Podría ser una casualidad, ¿ pero y si es un pescador?
Bir ton balıklı içecek.
Uno de malta atún.
Ton balıklı sandviçti o.
Esa fue una de atún.
- Balığa giderim. Hiç balığa gittin mi?
Iré a pescar. ¿ Han pescado?
- Otuz santimlik bir balık yakaladım tam o anda...
Atrapé un pez de 30 cm y entonces... - justo en ese lugar...
Bir balık sanırım.
Es un pez.
Kocaman bir balık amına koyayım!
Es un maldito gran pez.
Kocaman balık amına koyayım, benim için sorun yok amına koyayım.
- Un maldito gran pez, está bien por mí.
Teknenle balığa çıkmıştık. Babanın hırdavat dükkanı varmış. Şimdi restoranmış.
Fuimos a pescar y me hablaste de la ferretería de tu padre.
Misket limonlu ve acı biberli dil balığı karpaçyo.
Carpaccio de solla con lima y chiles.
Ida Friedman. Tam bir köpek balığı.
Ida Friedman, un auténtico tiburón.
- Köpek balığım da var.
- Tengo un tiburón.
Kovan şeklinde iyi çalışıyoruz, etrafta vızıldayıp söz balı üretiyoruz.
Trabajamos mejor en una colmena, todos juntos, haciendo miel de palabras.
Hâlâ balığa gideriz.
Solemos ir a pescar.
Boca Raton'da kılıç balığı avlamak o nanköre daha anlamlı geldi.
Para ese ingrato es más importante la pesca del marlín en Boca Ratón.
Balımızı kovandan alacağız 14 çocuk yapacağız
Y habrá miel de una colmena Tendremos 14 hijos
Denizde bir sürü balık var.
Hay muchos más peces en el mar.
Lisede balık kalmadı.
No quedan muchos peces en el instituto.
İkinci olarak... Eğer bir makarnanın yanında deniz ürünü olarak güzel karidesler, istiridye ya da mürekkep balığı isterseniz ki ben çok severim sakın ama sakın parmesanlı peynir istemeyin. Öyle yenmez.
Segundo, si ordena un plato de pasta con frutos de mar, unos adorables camarones, almejas o sepia, que me encanta, no, repito, no pida queso parmesano para agregarle a la pasta.
Mürekkep balıklı biraz makarna.
Un poco de pasta nera con sepia.
Balıkla olmaz.
Nunca con la sepia.
Rüyalarında iki dil balığı birbirini tokatlıyor muydu?
Fueron sus sueños llenos de dos lenguados golpeando juntos?
Balığın olmayı istediği yer gibi.
Justo donde un pez quiere estar.
Art hafif balık etli kadınlardan hoşlanır.
Resulta que a Art le gustan las mujeres con algo donde agarrar.
Golf oyunları, balık tutmacalar, avcılık.
Golf, pesca, caza.
Balık gibi. Balık ölümü eşittir Kara Rozet, anladım.
- Pez muerto igual a Placa Negra, lo pillo.
Bir yıl boyunca karımdan ve çocuğumdan uzak durma fırsatına balıklama atlasa mıydım?
¿ Qué se supone que debo saltar a la oportunidad de dejar a mi mujer y mi hijo por un año o más?
Yemek pişirme dünyasına balıklama dalıp nasıl yapıldığını öğrenmeye karar verdim.
La idea básica era realizar una especie de inmersión culinaria y aprender a cocinar.
Balıklar ne durumda?
¿ Cómo están los peces?
balım, Sayı yaptım!
- Amor, he marcado!
Mutlu yıldönümleri, balım!
Feliz aniversario de boda, amor!
Yada bir balıksırtı.
O peinado con trenza cola de pez.
geliyorum balım!
Ya voy, corazón!
Cildin çok pürüzsüz, bir yunus balığıyla seks yapıyorum sanki.
Oh, su piel es tan suave, Es como tener relaciones sexuales con un delfín.
"Ben balık alacağım."
Instructor : "Voy a tener el pescado."
Balık malık yemem ben.
( Riendo ) : No soy peces fin va.
Mızraklar Balıkçılık!
¡ Salpicando a los pescados!
Açıkçası, Amerikan hükümetinin Szofi Demir aracılığıyla kızartacağı daha büyük balıkları var.
Francamente, el gobierno de Estados Unidos tiene más importantes que hacer con Szofi Demir.
Ve öyle balık gibi saçma şeyler yok.
Y nada de esa mierda de pescado de debiluchos.
Ve... Glen'in çocukları eğlenirdi. Ve onları balığa çıkarmayı çok sever.
Y... los niños de Glen crecieron... y él les encantaba ir de pesca, y había una granja de caballos en las inmediaciones... y ellos les prestaban caballos a todos y cabalgaban... y, uh, Roger y Beth, los padres de Glen,
- Ağzıma bal çalınmasını severim.
- Me gusta el azúcar.
Rory, hassas, yaralı bir kaplumbağayı azgın, kır saçlı bal porsuklarının yuvasına göndermişsin.
Rory, enviaste a una tortuga herida y vulnerable a un nido de tejones de la miel de pelo gris salidos.
- Bal porsuğu bu mu?
- ¿ Es ese el tejón de la miel? - El mismo.
Ne oldu bal ayım, yavru kedi turtam?
Nada, estúpida idiota tarado maniquí. ¿ Sabe por qué estoy molesto.
Tereyağı, bal ve tuz karışımı.
Está bien. Y lo hará
Bal gibi kokan kremle.
Con la loción que huele a miel.
Bana mı öyle geliyor yoksa eski kocana karşı "bal kutun mu şekerleniyor?"
¿ Soy yo, o ella tener una dama de stiffy por su ex?
Doktor, öldüğü gün Heather'ı takip ettiğinizi biliyoruz. O evi göstermeye gideceğini bal gibi biliyordunuz.
Doctor, sabemos que estuvo rastreando a Heather el día que murió y usted sabía perfectamente que estaría en la casa abierta.