Bir fare Çeviri İspanyolca
1,697 parallel translation
Bir fare gibi sessiz olmalıyız, tamam mı?
Debemos estar bien calladitos, ¿ de acuerdo?
Bir fare deliğine kaçtığını. Yunanistan'a ya da Illyria'ya. Nereyi istersen.
Correr a una ratonera en Grecia o lliria, donde tú quieras.
Mahzenimde bir fare bulduğumda sorular sormam.
Cuando hallo a una rata en mi bodega no hago preguntas, hago que un esclavo la aplaste...
Ölü, salak bir fare için 120 $ mı?
$ 120 por una estúpida rata muerta.
Aklına gelebilecek son kadın onu atlattı. Adamı onu yere yatırdı ve kan kaybından ölsün diye cinsel organına bir fare soktu.
A la última mujer que él creyó que lo traicionó, la atrapó... y le metió una rata en la vagina hasta que se desangró.
Buzluğa ölü bir fare mi koydun yoksa yiyecek endüstrisine karşı bir kanun mu var?
¿ Guardamos una rata muerta en la nevera o vamos a trabajar en una denuncia contra la industria de la comida enlatada?
Terk edilmiş bir fare deliği.
Un hoyo abandonado de ratón
- Ben bir fare miyim?
- ¿ Un raton?
Bir varmış, bir yokmuş. Minik bir fare varmış.
Era una vez un raton....
Tipik bir fare.
Típico de la rata.
Sanırım bir fare görüyorum.
Pienso que... veo... una rata.
- Hayır, gerçekten, bir fare görüyorum.
- No, de verdad. Veo una rata.
Kulağımda bir fare var!
¡ Tengo un ratón en la oreja!
Salatamdan bütün bir fare çıktı!
¡ Encontré una en mi ensalada!
Bir fare boku olan Floyd Wells'le aynı hücreyi paylaşıyordum bana yaşlı Clutter'in 10,000 dolar birikmişi olduğunu söyleyen de o.
Compartí una celda con un pedazo de mierda llamado Floyd Wells que me dijo que el viejo Clutter tenía una caja fuerte con diez mil dólares.
Bir fare kadar sessiz olacağım.
Chitón, ratón.
Bir fareyi bulmak için bir fare gibi düşünmelisin.
Para encontrar una rata, hay que pensar como rata.
Bir fare ne kadar ciddi olabilir
¿ Qué tan mala puede ser una rata?
Belki de beni cennetten kovanın bir fare olduğunu unutuyorsun!
¡ Quizá olvidaste que fue una rata la que me echó del paraíso!
Bir fare yakalamışa benziyorum.
Parece que atrapé una rata.
Tuzakta kocaman yaşlı bir fare var.
Una enorme rata en una trampera.
Bir fare ya da hamam böceği gibi sessizce sokuluyorsun ve kırıntılar masadan düşünce topluyorsun onları, biz de çözümlüyoruz.
Vas metiéndote como un roedor y vas levantando las migas que caen de la mesa... -... para luego analizarlas. ¡ Así es!
Ölü bir fare, David.
Es una rata muerta.
Yatağın üstünde bir fare ve altında da hamamböceği var.
Un ratón en la cama y una cucaracha debajo.
Bir fare kadar savunmasızsın.
Expuesto como la rata que eres.
Sadece bir fare.
Sólo es un ratón.
Bir fare yakaladık.
Tenemos una rata.
- Fare. Kahrolası kocaman bir fare.
- Sí. ¡ Una pinche rata enorme!
Bir fare gibi.
Como una rata.
Fare çuvalımı yere koyup, sana bir şey anlatayım.
Déjame poner mi bolsa de ratas aquí y explicarte algo.
Biraz daha fare dolandırmanı beklerken ölümcül bir kriz daha geçirmek istemiyorum.
Preferiríamos no sufrir un ataque fatal mientras esperamos que pruebes con más ratones.
Komşumuzdan. Fare gibi bir şey.
Será de esa rata que tienen los vecinos de enfrente.
- Ve unutma ki bu, nikahta kadeh kaldırırken "fare süratlı kaltak" gibi bir tabiri kullanabilmiş bir kadındır.
Recuerda que esta es la mujer que la llamó "ramera" en el brindis de su boda.
Fakat adamın uyuşturucu labaratuarındaki fare kadar, kararlı bir ruh hali olduğunu göremedim.
Lo que no me di cuenta....... es su estabilidad emocional es la de unas ratas en un laboratorio.
Buzdolabının arkasındaki fare deliğini ortaya çıkarmam neredeyse bir saatimi aldı.
Me tomó casi una hora olfatear tu pequeño escondite detrás del refrigerador.
Kötü bir anlama gelmiyor tek taraflı bir kedi-fare kovalamacasından farkı yok.
No desea hacerle daño. No es nada más que un juego unilateral del " "ratón y el gato" ".
Minik fare, küçük bir parça peynir bulur daha ne olduğunu anlayamadan bir kedi, peşine düşer, sonra da bir köpek peşindedir.
El raton encuentra un pedazo de queso muy deseado. Pero antes de saber de que se trata, un gato aparece, y luego un perro.
Bu minik fare kendine bir parça peynir bulmuş...
Y ese raton encontro un pedazo de queso muy querido.
- Hadi ama bir iki fare o kadar.
- Vamos, son un par de ratas.
Bir kediyle fare nasıI akraba olur ki?
- Tómalo con calma, muchachote! Cómo una rata puede ser pariente de un gato?
Bu fare bozuntusu, bir yıI önce, düğünümüzün orta yerinde kaçtı.
Esta pobre "excusa" de rata, huyó hace un año en el medio de nuestra boda!
Şunu iyi bil, domuz, fare bir numaradır.
Déjame decirte una cosa : la rata manda.
Bana bir daha "sadece fare" diyerek aşağı görmeye yeltendiğinde bunu aklına getir.
Ten eso en mente... cuando quieras llamarme "sólo la rata".
- Şimdi ne yaptığına bir bak, fare!
- ¡ Mira lo que hiciste, rata!
"Birkaç kelime bul." Fare bir daha kelime bulmayacak!
"Encuentra unas palabras". ¡ La rata jamás encontrará palabras!
Fare bir numara!
¡ La rata manda!
Fare bir numara! Bunu hakkettiniz!
¡ La rata manda!
Çoğu arkadaşımın bu fare deliğinden uzakta gerçek bir evi var.
La mayoría de mis amigos estudiantes... están distantes de ese infierno.
Yarı yolda otları yaktım ve fare pişirdim ve bir Goanna öldürdüm.
A mitad de camino encendí un fuego y cociné un bandicoot, y maté una iguana.
Daha dün bir şişe Schnitzelgeigerbrãu açtım, ve bilin bakalım içinde ne buldum? Bir fare fetüsü.
El feto de una rata.
Bir keresinde fare olduğunu zanneden iki hastam olmuştu.
Una vez vi a dos pacientes que creían ser ratones.
fare 99
fare mi 21
fareler 67
bir fikir 16
bir fahişe 36
bir fincan kahve 36
bir fikrim var 616
bir fincan çay 24
bir felaket 20
bir film 23
fare mi 21
fareler 67
bir fikir 16
bir fahişe 36
bir fincan kahve 36
bir fikrim var 616
bir fincan çay 24
bir felaket 20
bir film 23