English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ B ] / Bonnie

Bonnie Çeviri İspanyolca

3,963 parallel translation
Bak, Bonnie kuzeydeki bu evi miras bıraktı.
Mira, Bonnie heredo esta cabaña en el norte.
Bonnie'yle göstermelik olarak karı koca gibi yaşayacaklardı.
Él y Bonnie vivían como marido y esposa... sólo en apariencia.
Güzel Prens İtalya'dan yakın zamanda geliyor falan değil.
Bonnie Prince no va a navegar desde Italia al menos por ahora.
Jakobit ordusu falan yok. Güzel Prens Charlie tembel tembel koltuğunda oturmuş Papa tarafından şımartılırken İskoç klanları birleşmeyi düşüneceklerine birbirlerinin sığırlarını yağmalamakla çok meşguller.
Los clanes de las Tierras Altas están demasiado ocupados robándose el ganado para considerar unirse, mientras Bonnie Prince Charlie holgazanea ociosamente, siendo mimado por el Papa.
Güzel Prens Charlie hanedan armasıyla geri dönerse hangi tarafın ardında duracağınıza karar verebilirsiniz.
Si Bonnie Prince Charlie alguna vez regresa con su escudo de armas, puedes decidir entonces en qué lado estar.
Küçük Blake ve Bonnie Boyd, Bethany Braeden ve hatta sen ufak Buddy Jr.
Pequeño Blake y Bonnie... Boyd, Bethany... Braeden... y hasta tú, pequeño Buddy Junior.
Bebek Bobby'i Jules'a bırakmanın zamanı geldi böylelikle anneyle biz de biraz kendimizden geçelim. Bonnie, beni tanımıyorsun bile sen.
Es hora de dejar a Bebé Bobby donde Jules para que mami y yo podamos empezar nuestra rareza.
Jules! Bonnie'ye dikkat et? Biraz geç oldu ahbap.
¡ Jules! - ¿ Cuidado con Bonnie?
Ayrıca Bonnie neden kaşık pozisyonunda senin kazağına sarılarak yatıyor?
¿ Y por qué Bonnie está acariciando con tanto fervor tu ropa de ejercicio?
Sen Bonnie'ye vurunca gecemiz sona erdi sandım.
Digo, creí que la noche estaba arruinada cuando atropellaste a Bonnie.
Ne zaman vurmuşum Bonnie'ye?
¿ Cuando atropellé a Bonnie?
Bonnie'ye biz çarptık.
Atropellamos a Bonnie.
Sen de tuhaf bir hatunsun, Bonnie.
Eres una mujer verdaderamente extraña, Bonnie.
Selam, Jer. Bonnie seni aramadı mı?
Hola, Jer. ¿ Bonnie no te ha llamado?
Annenin evine. Bonnie söyledi.
A la casa de tu madre, dijo Bonnie.
- Bonnie.
- Bonnie.
Lütfen, Bonnie, bana yardım et.
Por favor, Bonnie, ayúdame.
Bonnie, karakola gidip Sam'in laptopunu geri almanı istiyorum.
Bonnie, quiero que vayas a la Estación de Policía... y recuperes la laptop de Sam.
Bonnie laptopu alamamış, bu iyi bir şey.
Bonnie no pudo conseguir la laptop, lo cual es bueno.
Bonnie asla öğrenmemeli.
Bonnie no debe enterarse, nunca.
Bonnie'yle mi?
¿ Bonnie?
Bonnie'yle değil, müvekkilimizle.
No Bonnie... Nuestra cliente.
Ve Bonnie... Bu işi batırma.
Y, Bonnie...
Annalise'in arama emrine itiraz etmeye kendisinin gitmeyişinin Bonnie'nin kaybetmesini istemesi yüzünden olduğunu düşünmüyor musunuz?
¿ Alguna vez habéis pensado en la razón de qué si Annalise no fue directamente a impugnar la orden es porque quería que Bonnie perdiera?
Bonnie! Sen misin?
Bonnie. ¿ Eres tú?
Eve döndüğümde kimse yoktu iddiamı doğrulayacak tek şeyse yaptığım iki telefon görüşmesi birisi kocamla, ki telefonunu açmadı ve diğeri de iş arkadaşım Bonnie Winterbottom'la Sam'in evde olmadığını görüp endişelendiğimde aradım.
No había nadie en casa cuando volví, y lo único que sostiene mi coartada son las dos llamadas de teléfono que hice... Una a mi marido, que no contestó, y la otra a mi socia, Bonnie Winterbottom, cuando empezó a preocuparme que Sam no estuviera en casa.
- Hâkim, Peder Andrew'un "suçlu değilim" savunmasını kabul etmiş Bonnie bizi okul gezisine götürmek istiyor.
- ¿ Qué quieres? - El juez acaba de aceptar. la declaración de no culpable del padre Andrew, así que Bonnie nos quiere para una excursión al campo.
Sen söyle. Bonnie nereden?
Dímelo tú. ¿ Dónde está Bonnie?
Bonnie, gelebildiğine sevindim.
Bonnie, me alegra de que llegaras.
Tahminimce Bonnie konusunda bana kızgın olduğun için beni burada istemiyorsun.
Me da la impresión de que no quieres que esté aquí porque estás cabreado por lo mío con Bonnie.
Demek Bonnie ve Asher?
¿ Bonnie y Asher?
Frank, Bonnie'ye gitmek zorunda kaldığımı söyler misin?
Frank, ¿ puedes decirle a Bonnie que tuve que irme?
Yere düştüm, onlar da sanki Bonnie ve Clyde'mış gibi üzerimden geçtiler.
Yo caí y ellos pasaron por encima de mí como si fueran Bonnie y Clyde.
Bonnie?
¿ Bonnie?
Skor tabelasına göre Alvin bir Bonnie sıfır.
Bien, de acuerdo con el marcador, Es Alvin uno, Bonnie nada.
Bonnie beni dinle.
Bonnie... escúchame.
Merhaba ben Bonnie ve ben bir alkoliğim.
Hola, soy Bonnie. Soy alcohólica.
Merhaba, Bonnie.
Hola, Bonnie.
Merhaba, ben Bonnie.
Hola, soy Bonnie.
Selam Bonnie.
Hola, Bonnie.
Bonnie de burda.
Y ahí está Bonnie.
Bonnie Kemp'le konuştunuz.
Han hablado con Bonnie Kemp.
Bonnie'ye bahsettim ve sonraki gün özür dileyip geri çekildi.
Se lo mencioné a Bonnie y él se disculpó y se echó atrás al día siguiente.
Henrik ve Bonnie burada yaşamışlar. Evlendikten sonra yerleşmişler.
Aquí es donde vivían Henrik y Bonnie justo antes de que se casaran.
Johanssen, Bonnie ve onun Gracie'den önce Bir çocukları olduğundan bahsetmişti. Ama fazla yaşamamış.
Johanssen dijo que él y Bonnie tuvieron un hijo antes de Gracie pero que no sobrevivió.
Diş kayıtları James ve Bonnie Leonard'ınkilerle eşleşti.
Los registros dentales corresponden a James y Bonnie Leonard.
Bonnie, nerdesin?
Bonnie, ¿ dónde estás?
Bonnie. Müvekkilimizin adı Paul Lombardo.
Bonnie.
Vay vay, Bonnie ve Clyde da gelmiş.
Qué bien.
Hızlı çalışıyorsunuz.
Bonnie y Clyde ya están aquí.
Bonnie'nin bu fanteziyi bozduğundan şüpheleniyorum.
Sospecho que Bonnie rompió la fantasía.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]