Bu onun arabası Çeviri İspanyolca
135 parallel translation
Taksiye bindiğimde şoför Godfrey oluyor... ve ben de kendi kendime, "Bu onun arabası, beni bulutlara..."
Y cuando subía a un taxi el chófer era Godfrey. Y me decía, éste es su coche y me lleva a las nubes, a su castillo en las montañas.
Duke, bu onun arabası!
Duke, ahí está su coche.
- Evet, bu onun arabası.
- ¿ Qué? - Ese es su cacharro, y parecía una tortuga.
- Evet. - Bu onun arabası. - Onu elime geçirince gününü görecek.
Cuando le ponga las manos encima...
Hemen karar verin, çünkü bu onun arabası.
Bueno, poneos de acuerdo porque ése es su coche.
Ben her şeyi biliyorum, bu onun arabası!
Se todo, ¡ y este es su auto!
- Bay Van Niekirk, bu onun arabası.
- El Sr. Van Niekirk. Es su auto.
Bu onun arabası olmalı.
Este debe ser su coche.
Bu onun arabası.
Es su auto.
Bu onun arabası.
Éste es su auto.
Bu onun arabası değil mi?
¿ Ése no es su auto?
Bu onun arabası, değil mi?
Ese es su coche, no?
Bu onun arabası ve sende tamir için para yok
Es su coche, y no tienes dinero para arreglarlo.
- Tanrım bu onun arabası
¿ Es e es su auto?
Bu onun arabası değil mi?
¿ No es ése su auto?
Bu onun arabası.
¡ Espera! ¡ Ahí está su coche!
Bu onun arabası, değil mi?
Y no es un indigente. El coche es suyo, ¿ verdad?
En azazından bu onun arabası.
Al menos, ése es su carromato.
Bu onun arabasıymış.
Este era su auto.
Bu onun arabası.
Es su coche.
Bu onun arabası.
Ese es su auto.
bu onun arabası, şu mavi Honda.
Es su auto, el Honda azul.
- Bu onun arabası.
- Este es su auto.
Bilirsin, tesadüf demişken parktan çıkardığın şu kadın bu onun arabası ve anahtarını sen tutuyorsun.
, y hablando de coincidencias, la mujer cuyo cuerpo sacaste del parque, este es su auto, y tienes sus llaves.
- Bu onun arabası.
¿ Por qué usted- -
Bu onun arabasır, değil mi?
Ese es su coche, ¿ no?
Bu onun arabası.
Ese es su auto
Bu onun arabası.
Ese es el auto.
Bu onun arabası!
¡ Ese es su auto!
Ama bu onun arabası, senin araban...
Pero su auto... o es tu auto...
bu onun arabası mı? evet, sanırım öyle. gel ve ye.
- Si, eso creo ven a comer
Bu onun arabası.
Ése es su coche.
- Hayır, o onun arabası. Jonathan, gerçekten çok cömertsin, ama bu hediyeyi kabul edemem.
Jonathan eres muy generoso, pero no puedo aceptarlo.
Hayır, bu, onun arabası değil.
No, no es su coche.
Ne zaman onun kendi arabasıyla güneye gittiğini hayal etsem bu beni hep güldürüyor.
Me lo imagino yendo hacia el sur en su propio auto descapotable y no puedo evitar reír.
Bu onun arabası.
Allí está su auto.
Birşey olmadı. Sadece onun arabasına yürüdüm. Hepsi bu.
No pasó nada, la acompañé hasta el coche, sólo eso, no pasó nada más.
Şarkıda şunu söyleyip duruyordu, seçilmeyen tek kişi oydu ve eğer sonunda biri gelip onu arabasına atarsa onu öldürmek zorundaydı, ki bu onun gerçekten gay olmadığını kanıtlıyor.
En la canción se lamenta de que a él nunca lo escogen y cuando un tipo finalmente lo escoge, lo tiene que matar, para probar que no es homosexual.
Ama Amy Ennis kurbanımız, bu da onun arabası.
- La víctima. Es su coche.
Bu onun arabası.
El mismo.
Bu şirket arabası mı yoksa onun mu?
¿ Es un coche arrendado o es de él?
Bu çok garip çünkü onun çıktığı diğer tüm erkekler benden bedavaya golf arabası almaya çalıştılar.
Eso es gracioso. porque todos los demás hombres con que ella salía trataban de tener un carro de golf. A mime gusta el golf.
Analiz ettiğin saç bu adamın arabasındaki beyzbol topundan alındı fakat belli ki onun saçı değil.
El pelo fué obtenido de una pelota de beisbol que había en su coche. Y está claro que no es suyo.
Bu onun tasarrufları, Arabasının ve annesinin evinin parası demek.
Sus ahorros, el préstamo del auto y el condominio de su madre.
Rany kendi kararlarını verebilecek koca bir oğlan ve eğer o abisinin yerine, park yerinde el arabasıyla dolaşmayı seçiyorsa bu onun insiyetitinde.
Randy es un hombre y puede tomar sus propias decisiones y si decide manejar rápido por el estacionamiento en un carretilla robado por sobre su hermano entonces esa es su prerorativa.
Onun arabasına çarpmamak için direksiyonu kırdım ve park halindeki bu arabaya vurdum. Bagaj açıldı ve içinde bu cesedi bulduk.
- -así que giré para evitar chocar con su coche, y choqué contra el que estaba aparcado, y entonces el maletero se abrió, y cuando salimos, encontramos el cuerpo y...
herhangi biri, muhtemelen, Ama onun beceri düzeyiyle bu üç farklı makineyi çalıştırabilmek, şey, bu kendine helikopterle uçmayı öğretmek, yat kullanmak veya formula 1 arabasıyla yarışmak gibi birşey.
Alguna de ellas, tal vez, pero para ser capaz de operar estos tres diferentes máquinas con su nivel de destreza, bueno, es como autoenseñarse a pilotear un helicóptero, navegar un yate y correr un auto Fórmula Uno.
Ben bilimsel destek birimi için çalışan bir fotoğrafçıyım. Ve bu çantayı onun arabasında buldum.
Soy un fotógrafo en la unidad de apoyo científica y encontré este maletín en su auto.
Onun arabasını da, bu nedenle sürdüm.
Por eso yo conducía su auto.
Bu, onun arabası.
Ésa es su furgoneta.
"A-L-E-X-J-A-G." Onun arabası bu.
A-L-E-X-J-A-G. Ése es su auto.