Danım Çeviri İspanyolca
28,858 parallel translation
Belki de yaşlı Rodrigo'dan daha iyi bir tempo anlayışım vardır.
Bueno, quizá tengo una mayor noción de urgencia que la que tiene el viejo Rodrigo.
Rehber danışmanım Bay Ecklund üniversitenin kabul kurulunu aradı bile.
El Sr. Ecklund, Mi consejero, que llama la oficina de admisión.
Eğer hepsi de söylediğin kadar paraanoyaksa adamın iki polis danışmanına yardım edecek hali yoktur ya.
Claro, pero si son todos como paranoide como usted dice que son, no va solo ayudar a dos consultores de policía.
5.0'dan mı bahsediyoruz?
¿ De qué hablamos, de un 5?
Deneye hasta bulmak için internete ilan vermen çok akıllıca bir hareketti. Olaya geniş açıdan bakmaya çalıştım.
Es muy inteligente de tu parte utilizar Craigslist para solicitar pacientes para pruebas.
İlginç çünkü kurbanımızda New York'dan dün sabah gelmiş.
Qué curioso... La víctima llegó de Nueva York ayer a la mañana.
Seni takip etmek için arkadaşım olan Malcolm'dan bir GPS ödün aldım.
Para seguirte, le pedí un GPS a un amigo mío.
Bir finans danışmanıyla tanışmıştım.
Me encontré con este asesor financiero.
Dan için ikisi de fark etmiyor, o yüzden Johnson'da kaldım.
A Dan le da igual cualquiera de ambos, así que sigo con Johnson.
Dan Logan senin kocan mı?
¿ Dan Logan es tu marido?
Şu Mike New York'tan dönüp bu ikisine "Bilin bakalım Dan Logan'la kim evli değilmiş?" derse ne yapacaksın?
¿ Qué vas a hacer cuando este Mike vuelva de Nueva York y les diga a esos dos : "Oye, adivinad quién no está casada con Dan Logan"?
Dan'le ilgili her şeyi aydınlığa kavuşturacağım.
Voy a aclarar todo el tema de Dan.
Gizli jüri üyesi 11 numara, boşanmadan önce kocanızla herhangi bir danışmanlık ya da terapi araştırdınız mı?
Jurado potencial número 11, antes de divorciarse, ¿ alguna vez usted y su marido buscaron algún tipo de ayuda terapéutica?
- Grey-Sloan'dan mı geliyorsunuz?
¿ Vosotros sois del Grey-Sloan?
Dillard'dan gelmiş olabilirim ama artık buradayım.
Y puede que venga de Dillard, pero ahora estoy aquí.
April'dan haber aldın mı?
¿ Ha oído de abril?
Arka kapıdan mı giriyorsun?
¿ Te cuelas por la puerta trasera?
Bu sabah Lola'dan mesaj aldım. Bu sabah, Lola'dan Katolik yoldaşlarımızdan İngiltere'den kaçak gelen bir mektup aldım.
He recibido un mensaje esta mañana de Lola, sacado de contrabando de Inglaterra por nuestros hermanos católicos.
Az önce John Knox'dan bu mektubu aldım.
Acabo de recibir esta carta de John Knox.
Fransa'dan gitmem lazım. Ve senin yanında güvenebileceğin birine ihtiyacın var.
Necesito dejar Francia, y tú necesitas a alguien a tu lado en quién puedas confiar.
Arka kapıdan çıktıktan sonra çiti aşınca, arka sokoğa kadar çalılık o halde orda buluşalım. Sanırım.
Creo que sí.
Daha yeni Steven'dan galibiyetimizi kutlayan bir telefon aldım. Steven Gallagher'ı tebrik ederim, kampanyada çok iyi mücadele etti.
Steven Gallagher, por una campaña muy peleada.
Bize gölge sağlıyorsun Yaptığımız planlar
# Nos dan sombra Y nuestros planes #
Belki de İlk Jenerasyon'dan bu kadar fazla asker alımı yapmayı...
Tal vez sea mejor no reclutar tantos de la Primera Generación. Reclutaremos más.
Eski Batı'dan mı?
¿ No querrás decir del viejo oeste?
Ama bir şeyde şimdiden anlaşalım, bu kapıdan dışarı çıkar çıkmaz her şey biter.
Pero para que lo tenemos claro, Vez que salgo por esa puerta, Eso es todo...
Ben T.J.'in okul danışmanıyım.
Soy consejera de T.J..
Paradan mı saygıdan mı söz ediyorsun ama?
- ¿ Dinero o respeto?
Listendeki oyunculara, farklı bir açıdan yaklaşmamız lazım.
Sólo tenemos que abordar su lista de jugadores desde un ángulo diferente.
- Evet, danışmadım.
- No, no lo hice.
Ama ben Bo'yu da Instagram'dan takip etmeye başladım. Bizzat kendisi kardeşimin bir fotoğrafını paylaştı. Sonra bir sürü adam onun hakkında iğrenç yorumlar yapmaya başladı.
Pero yo también empecé a seguir a Bo en Instagram, y colgó esta foto suya... con él... y entonces muchos tíos empezaron a hacer comentarios asquerosos sobre ellos.
Aidan'dan aldığımız parayı işe koyarız.
Bien, pondremos a trabajar el dinero de Aidan.
Sadece yazılım değil, parmak izi analizinde son nokta. Aşınmış ya da bu olaydaki gibi ısıdan zarar görmüş yüzeysel tepelerin ve çukurların görüntülerini geliştiriyor.
No es solo software, es lo último en análisis de huellas digitales que nos permite mejorar los surcos y las crestas que podrían haberse difuminado, o, en este caso, dañados por el calor.
- Aslında ben, "Adaletin Rozeti" nde danışman yapımcıyım.
Aquí vamos.
- Chris oyunculuğa ilk başladığında akşam 6'dan sonra yemek yemesine izin vermezmiş.
Cuando Chris comenzó a actuar, Ella no lo dejaba comer después de las 6 : 00 p.m.
Bizim ırkımız her şeyden, kanunlardan, Amerika'dan bile daha önemlidir.
Nuestra raza es más importante que cualquier otra cosa, la ley, o América.
- Misun'dan ne aldın bakayım?
¿ Qué le has quitado a Misun?
Sizi Google'dan araştırdım.
Te busqué en Google.
Miranda danışma kurulu toplanacağını söyleyince içeride bir sürü avukat ve takım elbiseli adam olacağını sanmıştım.
Cuando Miranda me dijo que había un comité de asesoramiento, me imaginé un puñado de abogados y trajes de hospital.
Riggs'in önerdiği ECMO'dan sonra sorunlar daha da mı arttı?
Asique, la OMEC que sugirió Riggs... ¿ exacerbó el problema?
Avukatımız Jackson'dan yaşadıkları süreci anlatan resmi belgeleri bir araya getirmesini istedi.
Nuestros abogados le han pedido a Jackson que reúna lo que pueda para ayudar a crear una línea temporal, una evidencia documental.
10.000 $ çocuk bakımı için uzun süre yeterli.
10.000 dólares dan para muchos cuidados infantiles.
- Danışman falan mıydı? - Evet.
Ambas de nuestras victimas anduvieron con los Señores del Trueno.
Bir dava danışmalığı için telefon geldi. Bir saat sonra Philly'e giden bir uçakta olacağım.
Han sido un par de años difíciles.
Joe biz onun danışmanlarıyız, tamam mı? Sırf kıçımızı kurtarmak için onu ateşe atmamız hiç doğru değil.
Somos sus asesores y seguirle la corriente para salvarnos no es correcto.
Bu durumda sen de, nasıl desem... onun korkunç, yaşlı stil danışmanı mı oluyorsun?
Así que eso te convierte, no sé ¿ en su estilista vieja y espeluznante?
- Dallas'dan haber aldın mı? - Bir kelime bile duymadım..
¿ Has sabido algo de Dallas?
Mısır'dan çıkan Yahudiler gibi vaadedilen topraklara giden yol uzun ve zorludur.
Como el éxodo, el camino a la tierra prometida es duro.
Bana saha dışındayken de sportif bir his veriyor ve kıçımın sıkı görünmesini sağlıyorlar.
Me dan el soporte testicular como el del uniforme y el trasero se me ve firme.
Ben bulantıdan duramazdım.
Yo no paraba de estar enferma.
İki ameliyatımı erteledim ve DeLuca'dan ameliyatlı hastalarıma bakmasını istedim.
¡ ¿ He cancelado mis dos últimas cirugías y he dejado a cargo a DeLuca de mis postoperatorios para esto? !