Değerli Çeviri İspanyolca
13,599 parallel translation
Benim hayatım birkaç milyon hayattan daha değerli değil.
Mi vida no vale la vida de millones de personas.
Ve bir gün bu değerli ve kırılgan hayatlarımız onu öldürmeye bağlı olabilir.
Y sospecho que nuestro precioso y frágil mundo puede algún día depender de que lo hagamos.
Bunu sadece iki kişinin hayatının iki şehrin hayatından daha değerli olmadığını bildiğimiz için yapıyoruz.
Sólo hacemos esto porque dos vidas no valen dos ciudades.
Çünkü Lily değerli yetimleri olmadan hiçbir yere gitmez. Ve bugün gitmem de çok önemli.
Porque Lily no viajará a ningún sitio sin su preciosa huerfanita, y es imperativo que me marche hoy.
Malcolm ailemizin değerli bir parçasıydı.
Malcolm era una parte vital de esta familia.
Kafirler değerli şehrinde bir cinayet partisi düzenliyorlar ve senin yapabildiğin tek şey vızıltımı durdurmak!
Los herejes hacen una fiesta para asesinar en tu preciosa ciudad, ¡ y todo lo que puedes hacer es detener lo que yo hago!
Buraya hepsinden daha değerli olan ama senin değersiz olduğunu düşündüğün şeyi bulmaya geldim.
También he llegado a aprender... que lo que piensas que no vale nada... es lo más importante de todo.
Değerli falan değil o.
Ella no es frágil.
Şimdi senin onun için çok değerli olduğun dikkatimi çekti bu nedenle seni kaçırıyorum ve bu şirin, lezzetli, enfes tiplerde teşvik olacaklar.
Ahora, me he enterado que tú eres bastante valiosa para él, así que te he cogido, y estos queridos, deliciosos y encantadores especímenes van a proporcionarnos incentivos.
Aslına bakarsanız o bizim için değerli.
En la actualidad, él es nuestro activo.
Sizin "değerli" kişiniz ABD'de cinayetten aranıyor.
Su "activo" es buscado por asesinato en Estados Unidos.
Değerli olan her şeyi temsil ediyorsun.
Eres todo lo que es valioso.
Değerli her şeyi gömerim!
¡ Cualquier cosa de valor, lo enterraré!
Sevişmek için değildir, çok daha değerli.
No está para que la forniquen. Es demasiado valiosa.
- Çok güzel ve değerli.
Una cosa de belleza y gran valor.
- Bu da onu çok değerli kılıyor.
Eso hace que su valor sea considerablemente mayor.
- Ne kadar değerli?
¿ Cómo de mayor?
Evet, peki beni bu kadar değerli kılan şey ne?
Ya, ¿ qué me hace tan valiosa para vosotros, en cualquier caso?
Değerli Teğmenim, gidip yeni gelenleri karşıla ve beslenmeleri için buraya getir.
Teniente, ve a recibir a los nuevos visitantes y guíalos hasta aquí para alimentarlos.
Tek başıma gittim ve petrolden daha değerli bir şey ele geçirdim.
Sólo me fui con algo mejor que el petróleo.
Hissedarlarla ilgili daha fazla soru sormaya başlıyorlar ve bana göre bu, gerçekten farklı bir etik ve ahlaki yaklaşım. Bunun, günümüzde son derece değerli olduğunu düşünüyorum.
Comienzan a preguntar más sobre todos los accionistas y a esto es lo que llamo otra orientación ética y moral y me parece que hoy es extremadamente valioso.
Bence üç Weten Ogen bekarı görevi tamamlamak için gönderildi. Bakire ve çeyizi için kendilerinin değerli olduğunu ispatlıyorlar.
Creo que tres Weten Ogen solteros son enviados a completar una misión para demostrar que son dignos de la mano de la doncella y de su dote.
Her erkekten daha değerli olduğunu kanıtladın.
Me has demostrado que eres más valiosa que cualquier hombre.
HQ'ya bunu yapamayacağımı bu şirket için ok değerli olduğunu söyledim, kuru...
Le dije a la central que no podía hacer eso, que eras muy valioso para esta compañía,
Olmaz, sizin gibilere kıyasla fazla değerli Silas.
Oh, no, son demasiado valiosos para gente como tú, Silas.
Kasa ve yazarkasa boşaltılmış, kurbanların değerli eşyaları da kayıp.
La caja fuerte y la registradora estaban vacías y faltaban los objetos de valor de las víctimas.
Oh, Bay Crane değerli zamanınızı arşivlerimizde iyi geçirebilidiniz mi?
Oh, señor Crane, tiene usted hizo valiosa utilizar parte de su tiempo en nuestros archivos?
Senin değerli Harvey ve Jessica'na karşı gelmememi söyleyeceksin.
Has venido a decirme que no vaya contra tus preciados Harvey y Jessica.
Sahip olduğumuz en değerli kaynak olabilir.
Ella podría ser el recurso más... importante que hayamos tenido.
Jane çok değerli.
Jane es una ventaja increíble.
Fakat aydan gelmiş bir değerli bir taşım var.
Pero tengo una piedra lunar.
Değerli deneyimler yaşayabilirim.
Es una experiencia de valor añadido. Hmm.
Artık değerli kakişimi kim naylon poşette saklayacak?
¿ Quién pondrá mi preciosa caca en una bolsita de plástico?
Değerli olmayan Dünya teknolojinizi unutun, Luthor.
Olvida tu inútil tecnología terrestre, Luthor.
Korkularım kabul edilmek ve değerli biri olmak üzerineydi.
Mis miedos eran miedos de aceptación, de ser valioso.
Ülke genelinde değerli eşyaları saklama hizmeti veriyorlar çoğunlukla bankalar ve perakendeciler kullanıyor.
Transportan bienes por todo el país, principalmente para bancos y minoristas.
Dick hayatta değerli olan nedir iyi biliyor da ondan.
Bueno, Dick sabe lo que es valioso en la vida.
Oldukça nadir, oldukça değerli.
Es muy raro, muy valioso.
Bekleyin biraz tüm bunlar hala değerli bir şey, değil mi?
Esperen, eso es todavía todo lo que importa, ¿ no?
Bir saniyem, senin amaçsız acınası hayatından 90 kat daha değerli...
Un segundo de mi tiempo es 90 veces más valioso... que tu sin sentido, triste, patético...
Bu Jerry Rice, tüm zamanların bir numaralı NFL top tutucusu. 13 kez en değerli oyuncu seçildi.
Es Jerry Rice, el número uno, el receptor más grande de toda la historia de la NFL, trece veces en la Pro Bowl.
Tamam, ne zaman durabileceğimizi bana haber ver, çünkü yaz kampından değerli eski arkadaşıyla akşam yemeği yemekten, onu alıkoyan şeyin ne olduğunu,
Avísame cuando podamos parar, porque de verdad que quiero enterarme de qué le impide salir a cenar con su vieja querida amiga
Toby, internete bağlan ve Kazakistan'ın değerli tarihçesini araştır.
Toby, obtener en línea y la búsqueda de Historia mineral precioso de Kazajstán.
Ve şimdi, Washington Red Clouds için Super Bowl'da eski en değerli oyuncusu ve bu mükemmel şehrin gelecekteki başkanı... Peter Van Eyck!
Y ahora, el exjugador más valioso del Súper Tazón LXXXVII para los Nubes Rojas de Washington y futuro alcalde de esta gran ciudad, ¡ Peter Van Eyck!
Bir çok değerli eşyaya erişimi vardı.
Habría tenido acceso a un gran número de artículos valiosos.
Pincus, Grinder kadar değerli.
Pincus es tan importante como el Grinder.
O zaman sana teklif edebileceğim en değerli şeyi al...
Entonces toma el regalo más precioso que tengo que ofrecer...
Ama eğer bu yaşamayı değerli kılan yanımı öldürmek demekse bunun üstesinden böyle gelmeyeceğim.
Pero si eso significa matar a la parte de mí mismo que hace que valga la pena estar vivo, esa no es la forma en que estoy recibiendo a través de este.
Degerli vaktini daha önemli bir seyler yaparak geçirmen gerekmiyor mu?
¿ No deberías estar gastando tu valioso tiempo haciendo algo más significativo?
En değerli oyuncu ödülünü alana kadar pes etmedi.
Aunque consiguió ser uno de los mejores.
Sen çok değerli bir dostsun.
Eres una querida amiga.