Diye düşünüyorsun Çeviri İspanyolca
553 parallel translation
En iyi defans hücumdur diye düşünüyorsun.
Crees que una gran ofensa es una gran defensa.
İnsanlar tabela asarlar diye düşünüyorsun.
Podrían haber puesto algún cartel.
Onların sadece küçük hikayeler olduğunu biliyorsun, ama onlara öyle körü körüne inanmamızı istiyor ki sen de keşke inanabilsem diye düşünüyorsun.. ... ama sonuç itibariyle ne yapa -
Y sabes que son sólo pequeñas historias, pero quiere que las creas hasta tal punto... que deseas poder hacerlo... y qué puedes hacer más que -
Neden yapmaz diye düşünüyorsun?
Dígame, ¿ a qué se refiere? No...
O bir pislik! " diye düşünüyorsun.
Como dice el viejo :
- Bayan Allen'in korkuları haklı mı çıktı diye düşünüyorsun?
- ¿ Justificas los temores de la Srta. Allen?
Görünüşü kurtarmalıyız diye düşünüyorsun sanırım.
Debes creer que hay que guardar las apariencias.
Hey piyanonumu kırmaya ne dersin diye düşünüyorsun?
¿ Quieres romperme el piano?
Ya sen, bütün hayaller sana uymalı diye düşünüyorsun.
Cree que todos los sueños tienen que ser como los suyos.
Der ki, belki keçi kadar değeri yok diye düşünüyorsun.
Que si tú pensar que él no tan bueno como cabra.
- O delikanlı geldi mi diye düşünüyorsun.
- ¿ Y te preguntabas si ese joven estára en casa, no?
Daveti geri çevirirsen şüphelenirler diye düşünüyorsun.
Te dices que pueden extrañarse si rechazas la invitación.
Ama nedense ağırdan alıyorsun. Cinayet vakti gibi güzel bir vakit diye düşünüyorsun.
Pero por alguna razón te quedas... diciéndote que es una manera como cualquier otra de matar el tiempo.
Eğer benim kim olduğumu Crow'a söyleseydin belki de daha iyi olurdu diye düşünüyorsun.
Quizá piense que le habría ido mejor si me hubiera delatado ante Crow.
Ne diye düşünüyorsun ki?
¿ Qué estás pensando?
Hayatım boyunca neredeydi diye düşünüyorsun?
"Dónde habrá estado toda mi vida?" No?
- Herşey bilimle açıklanır mı diye düşünüyorsun hala.
¿ Todavía crees que todo puede ser explicado por la ciencia?
Biliyorum, oraya gidip hep ben veriyorum, o da alıyor, diye düşünüyorsun, ama o benim dostum.
Y sé que crees que voy allí y doy y doy y que él sólo toma pero es mi amigo.
"New Orleans'ın canı cehenneme" diye düşünüyorsun.
Así que piensas : ¡ A la porra Nueva Orleans!
Ve tam da bu anda... "Acaba imzalasaydım mı" diye düşünüyorsun, değil mi?
En este momento te estás preguntando si debes firmarlo, ¿ verdad?
Uçakta yemeliydim diye düşünüyorsun.
P ¡ ensas que debería haber com ¡ do en eI av ¡ ón.
Eşimin bununla ilgisi var diye düşünüyorsun?
Cree que mi esposo estuvo involucrado en esto?
Öyleyse şizofreni tıbbi açıdan tek bir nedene indirgenemez diye düşünüyorsun?
¿ No crees que la esquizofrenia puede ser reducida a un solo agente etiológico?
Dünya sana bir can borçlu diye düşünüyorsun değil mi?
¿ Crees que el mundo te debe una vida, verdad?
Şimdi, "acaba o mu yaptı" diye düşünüyorsun.
Ahora ella piensa, quizá sí lo hizo.
- Teröristler Napoli'ye saldırıda bulunabilir, diye düşünüyorsun,
- Nosotros creemos que si los terroristas actúan en Nápoles.
Sana küçük çocuga git başımdan der gibi git diyemem diye düşünüyorsun degilmi?
¿ No creerás que dejaría ir a un chico como este, no?
Yo-yo olduğumu biliyorlar " diye düşünüyorsun.
"Ellos saben que soy un idiota. Que soy mongólico."
Yukarısı daha iyi diye düşünüyorsun.
Estás pensando que es mejor ir río arriba.
Şimdilerde dört kapı mı, kaç kilometre yapmış ve kafa kafaya çarpışırsan hayatta kalır mısın diye düşünüyorsun.
Ahora solo te preocupas de las prestaciones y si sobrevivirías o no a un choque frontal.
Keşke genç olsam ve her şeye yeniden başlasam diye düşünüyorsun.
Usted desearía ser joven y comenzar todo de nuevo.
"Ormana dalıp aşk aramasını görelim bakalım." Diye düşünüyorsun.
Estás pensando... " Claro. Veamos cómo sale a la jungla e intenta encontrar amor.
Dinle, gecenin11 : 30'inde bu adamın... öğleden sonra 15 farklı eve gittiğini sölüyorsun... Ve onun gerçekten Dedic olduğunu düşünüyorsun ki eğer öyleyse... biz gidip ona saygılarımızı sunalım diye... nazikçe bizi mi bekleyecek?
¿ Me está diciendo que a las 11 : 30 de la noche un hombre que entró en una de esas 15 casas, Dedic, según usted nos está esperando tan tranquilo para presentarnos sus respetos?
Bütün gün bankada oturuyorum diye yumuşak olduğumu düşünüyorsun.
Y como yo me paso el día en un banco, crees que soy blando.
Gerçekten çocuğun bunu tüm komşular duyabilsin diye böyle avazı çıktığınca bağırdığını mı düşünüyorsun?
¿ De verdad piensa que el chico gritaría para que todo el vecindario se enterase?
Düşünüyorsun ki hayallerinde bile yaşanabilecek somut bir şeyler var diye ve hayatı ihmal ediyorsun. Gerçekliği, bu gerçekliği.
Acabas pensando que hay algo vivo y tangible incluso en tus sueños y abandonas la vida, ¿ lo ve?
Laf olsun diye mi evet diyorsun, yoksa gerçekten öyle mi düşünüyorsun?
¿ Dices "sí" como si nada o Io piensas de verdad?
Bizimle ilgili bir derdi var diye mi düşünüyorsun?
¿ Crees que puede tener algo contra nosotros?
"Orada bir yerde" diye mi düşünüyorsun, avın Ringerman için?
Piensa : "Está ahí fuera en alguna parte". Ringerman, ¿ tu presa?
İstek varsa, saygı yoktur diye mi düşünüyorsun?
¿ Cree que cuando se desea no se respeta?
Sen bizi düşündüğünde ; 1,2,3 diye - sayı sayar gibi - düşünüyorsun.
Cuando piensas en nosotros piensas uno dos tres...
Sırf orada oturup düşünüyorsun diye her şeyi bildiğini sanma!
Se marcha así, sin decir nada... sólo porque se sienta a meditar sobre las cosas ¡ no piense que lo sabe todo!
Hoş bir karşılaşma diye mi düşünüyorsun, Harry? - Hayır, efendim.
- ¿ Te ha parecido gracioso?
Birinin sırf parası var diye diğerleriyle ilişkiyi kopardığını mı düşünüyorsun?
No creerás que por tener dinero se pierde el contacto con la realidad, ¿ verdad?
Sana ne düşünüyorsun diye sordum, "Ne mi düşünüyorum?" dedin.
Pregunto en qué piensas, dices : "¿ En qué pienso?"
Seni eğlence olsun diye mi Müslüman gibi yetiştirdiğimi düşünüyorsun?
Ya lo sé. ¿ Qué, crees que me trajo hasta al igual que un musulmán divertido?
Sırf sana ihtiyacı var diye onunla kalmak zorunda olduğunu mu düşünüyorsun?
¿ Sientes que debes quedarte junto a él porque te necesita?
Yani sen yaşlanıyorsun diye her şeyin durduğunu mu... düşünüyorsun?
¿ Crees que todo se para porque te haces viejo?
"Koyu saçlı bir beyle yapacağınız konuşma sizin için önemli olacak" işte içgüdüsel olarak düşünüyorsun, "Koyu saçlı kimi tanıyorum." diye. "... Konuştuk mu?
"Conversación muy importante con un hombre moreno", instintivamente pensaré en la gente morena que conozco... y pensaré de qué hablé con ellos últimamente.
Sen onun hakkında ne düşünüyorsun? " diye sordum.
"¿ Qué piensas de ella, tía Belle?"
Nerden geliyorsun, ne yapmayı düşünüyorsun diye soruyor, Peg.
Lo que Peg quiere decir es : ¿ De dónde eres, qué planes tienes?