English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ E ] / Emer

Emer Çeviri İspanyolca

251 parallel translation
O Nosferatu ki, gece olunca pençelerini kurbanlarına geçirir ve onların kanlarının cehennemî iksirini emer.
Por la noche, Nosferatu escoge sus víctimas y chupa su sangre como bebida revitalizadora infernal.
Bu yüzden de yalancı meme veya başparmağını emer.
Y succiona un chupete o su dedo.
- kurşun külçe Böyle ısıtılınca, Bu maden altını emer..
El calor es tan alto que absorbe el oro en el metal.
Borsanın bir üyesi olarak konuşacak olursam ben bir kamışla beyinlerini emer dul ve yetimleri satar ve Güney Amerika çinkosuna girerim.
Hablando como miembro de la Bolsa yo les succionaría el cerebro... con una paja, vendería las viudas y huérfanos e invertiría en... zinc sudamericano.
Dokunduğu her şeyi eşit derecede emer. Kendisini öldürecek zehri bile.
Absorbe por igual todo lo que toca, incluso el veneno que puede matarla.
Her ay 1 litre emer benden.
Me quita un litro por mes.
Ben küçük kızken hep bana anlatırdı bebekken göğüslerini emermişim. Bütün bebekler zaten bunu yapar meme emer.
Solía decir que se lo había quitado yo de bebé cuando me daba el pecho, y que todos los bebés hacen eso.
"Baş parmağını mı emer?"
Se chupa el dedo?
Beyin dalgaları ile beslenir. Canlıların konuşma merkezlerinden yaydıkları tüm telepatik bilinçaltı frekanslarını emer ve onlardan bir matris oluşturarak beyninize yollar.
Se alimenta de la energía de las ondas cerebrales absorbiendo todas las frecuencias del inconsciente y luego excretando telepáticamente una matriz formada por frecuencias conscientes y señales nerviosas recogidas de los centros cerebrales del habla
Karım Carmelita emer.
Mi esposa Carmelita me la succionará.
Peki, geceleri tüm hayvanlar dışarıda olmalı. Özellikle kediler. Çünkü bunu yapmazsan göğsüne tırmanıp üstüne oturur ve tüm nefesini emer, işte böyle.
Los animales a dormir fuera de las casas... sobre todo los animales gatos... porque si no, se montan encima del pecho de los niños... y les sacan el aliento así.
O zaman bütün kasabanın kanını emer.
Entonces podrá chupar la sangre de toda la ciudad.
Çekilin yoksa bu kahrolası orospu çocuğu..... ölene kadar bunu emer!
¡ Apártense o este hijo de puta..... va a chupar esto hasta morir!
Yeryüzü'nde ormanlar ve okyanuslar nefes verdiğimiz karbondioksiti emer.
En la Tierra los bosques y los océanos absorben el gas carbónico que exhalamos.
Triktiklorat, magnezyumu emer.
TritocIorato. Se come el magnesio.
Aynı annesinden emer gibi, geminin enerjisinden besleniyor.
Se alimenta de la energía de la nave como lo haría de su madre.
- Tuz emer misin?
- ¿ Un poco de sal?
Zayıf ve inaçsız olanlar. Ona ilgi duyarlar. Ve onları emer.
son atraídos hacia él... y absorbidos.
Seni yakaladığıma sevindim, Başparmak Emer B.
Me alegro de encontrarte, tonto B.
Cep, içine giren her şeyin... elektromanyetik enerjisini emer.
El agujero absorbe la energía electromagnética de cualquier objeto que lo penetre.
Güçlü olan fetüs diğerini emer ve tek çocuk olarak doğar.
El feto mas fuerte absorve al mas débil, y así nace como un solo individuo.
Acil olarak...
Necesito refuerzos de emer- -
Yavrular, mart ayının sonuna kadar dört ay boyunca annelerini emer.
Los cachorros se amamantan durante cuatro meses, hasta Marzo.
Onu öper misin yoksa emer misin?
¿ Lo besarías o lo chuparías inmediatamente?
Kuru hava her nefes alışta nemi emer ve aynı zamanda onları öksürtür.
El aire seco aspira la humedad de su respiración, y les hace toser.
Boynuna sarmısaktan bir kolye taksan bile yanına gelir ve kanını emer!
¿ Quieres probar ajo? Párate con ajo alrededor de tu cuello... y dará un paseo mientras te chupa la sangre del cuello
Bu sahip olduğun tüm gücü emer.
Te secará de todo tu poder.
Kötü resimler nesnelerdeki hayatı emer kurutur Çünkü nicelikleri noksandır.
En las malas pinturas los objetos parece que no tengan vida porque les falta esta calidad.
Kindestod, avını hareketsiz bırakmak için üstüne oturur ve sonra yavaş yavaş yaşam gücünü emer.
El Kindestod ataca sentándose sobre la víctima, inmovilizándolas. Entonces lentamente le saca la vida.
"Javna gençlerin hayat enerjisini emer, her hafta beslenir."
"Javna se alimenta una semana de cada año absorbiendo la energía de jóvenes".
Shang Tsung senin ruhunu emer.
Shang Tsung succionará toda tu alma.
İç kısımları öyle ince tüylü bir örtüyle kaplanmıştır ki suyu bir kurutma kağıdı gibi emer.
ellos están cubiertos con una alfombra de filamentos tan finos que absorben el agua, como papel secante.
Açarsın ve radyasyonu sünger gibi emer.
Enciéndela y succiona la radiación como una esponja.
Flax'ın yapısı bize ulaşamadan ışığı emer. İşte böyle serseri bir şey.
El magna del Rastrillo absorbe la luz antes que pueda llegar a nosotros.
Işığı mı emer?
Algo así. ¿ Absorbe la luz?
Nemi emer.
Absorberá la humedad.
Karının şeyini emen, her şey emer diye düşünürler.
Creen que si chupas eso, chupas todo.
Acil durum ne...?
¿ Cuál es la gran emer...?
Mutantların ise bir süre için yeteneklerini emer.
En el caso de los mutantes, absorbe sus poderes por un momento.
İnsanlardan sahip oldukları yaşam gücünü emer.
Chupa la fuerza vital de la gente
Sadece olduğu gibi emer.
El solo quiero chuparnos.
" Gerçek gölgede kalamaz çünkü güneşi bir sünger gibi emer, Dipsiz bir atlayış yapar.
" La verdad no arroja sombra porque absorbe el sol como una esponja y hace saltos bungee al abismo.
Ucuz ve madeni, yağlı bir metal parayı emer gibi?
¿ Deja un sabor barato y metálico como una moneda? - ¿ Quién es Clarice?
Yani, kamışını emer misin?
Quiero decir, le darias la cabeza?
Kan Mağarası gücünü emer!
La cueva me quita la espada!
İki dakika içinde 40 GB'ı emer.
- Puede chupar 40 gigas en menos de dos minutos.
Bir kılın köküne tutunup deriye sindirim sıvısı salgılar. O da etrafındaki hücreleri bozar, pire bunları emer ve ardında kırmızı, kaşındıran bir şişlik bırakır.
Se adhieren a un folículo capilar, te inyectan una enzima digestiva que rompe las células adyacentes permitiendo que las puedan chupar dejando un bulto rojo que produce picor.
Mideyi kaplar ve pislikleri emer.
Genial si eres una mula transportando drogas al país.
Bu kâğıt, bluzdaki bütün yabancı maddeleri emer.
Este papel debe haber absorbido cualquier material extraño en la blusa.
Bu talaş hız trenindeki kusmukları emer.
Este aserrín absorberá el vómito de la montaña rusa.
Evet. Böylece makarna sosu emer, sadece kaplanmaz.
Para que los macarrones absorban la salsa y no sólo los cubra.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]