Eskisi Çeviri İspanyolca
5,505 parallel translation
Artık hafızam eskisi kadar iyi değil fakat üzerinde bir şeyler vardı.
¿ Sí? Mi memoria no es la de antes... Pero algo me acuerdo.
En eskisi hangisi, Trinity College Cambridge mi yoksa Trinity College Oxford mu?
¿ Qué es más antiguo, el Trinity College de Cambridge o Trinity College de Oxford?
Muhtemelen Jean-Marc sizi arayıp depresyonumdan sonra eskisi gibi çalışamayacağım söylemiştir.
No sé si Jean-Marc los llamó para decirles que... por culpa de mi depresión, yo no iba a ser igual que antes.
Eskisi gibi görünmek istiyorum.
Quiero verme como solía hacerlo.
Bir başka değişle asla eskisi gibi olamayacak demek istediğim yeni yüzün faydası var.
Por un lado, nunca es siempre lo mismo, y por el otro, una cara nueva es una ventaja.
Eskisi gibi görünmek istiyorum.
Quiero verme exactamente como solía hacerlo.
Bir anlığına sanki eskisi gibiydi.
Y por un instante era como solía ser.
Bu, iş çevirmektir kardeşim. - Ben seni eskisi gibi tanımıyorum.
Vaya, vaya, qué jugarreta, hermano, y ya no te conozco como antes.
- Ben de seni eskisi gibi tanımıyorum.
Sí, yo tampoco te conozco como antes.
Eskisi kadar vaizlik yapmıyorum ama kalıt programımıza odaklanıyorum şu sıralar daha çok. Eyalet Polisleri Vakfı gibi şeyler -
Ya no predico tanto como solía, pero el programa de legado es lo que más me interesa ahora, cosas como la caridad de la Policía Estatal, pero...
En eskisi.
La más antigua de todas.
Düşündüm ki, sana yemek falan yapayım işte eskisi gibi.
Sólo pensé, que podría hacerte la cena... como solía hacerlo.
Eskisi kadar iyi olamayacaksın.
Nunca serás tan bueno.
Eskisi gibi olmamızı istiyorum.
- Quiero que seamos nosotros de nuevo.
- Eskisi gibi?
¿ En la forma en que solíamos?
Ancak artık, anlayış kavramını eskisi gibi kafama takmıyorum.
Pero hoy, estoy menos preocupado de lo normal acerca de la percepción.
Sailor, bu boks daha genç erkeklerin sporu hep öyle oldu ve sen eskisi kadar genç değilsin.
Sailor, este boxeo es un deporte para hombres más jóvenes siempre lo ha sido, y francamente, ya no eres tan joven como antes.
Fakat günümüz çalışma kültüründe iş ahlakına eskisi kadar değer verilmediğinin farkındayım.
Pero sé que la cultura mundial de hoy, ya no cumple con la lealtad de trabajo que solía ser prometida a las generaciones previas.
Her gece gözümü kapatıp her şeyin eskisi gibi olacağı umuduyla güne uyanmak isterdim.
Todas las noches me acuesto y me despierto con la... esperanza de que las cosas fueran como eran antes... como... Que seremos jóvenes otra vez.
Ben sadece her şeyin eskisi gibi olmasını istiyorum.
Yo solamente... quiero volver a como era antes, ¿ sabes?
İkinizden biri bu taşa dokunursa eskisi gibi olmazsınız.
Si alguno de ustedes tocan esta joya, nunca será igual otra vez.
Artık hayatın eskisi gibi olmayacak.
Tu vida nunca será la misma.
Tatlım... Her şey eskisi gibi olacak, tamam mı?
Cariño, todo estará bien, ¿ de acuerdo?
Yine eskisi gibi olabiliriz bebeğim.
Cariño, podemos solucionarlo.
Piyasalar eskisi gibi değil, biliyorsunuz, değil mi?
No es el mismo mercado que hace algunos años.
Ama şimdilik eskisi gibi değil.
Pero ahora no se venden como antes.
Her şey eskisi gibi olacak.
Todo será como antes.
Eskisi gibi olduğun harika cadısın yine.
Una vez más, eres la gran bruja que eras.
- Anne. İnsanlar, onlara yeniden eskisi gibi olma fırsatını verene kadar değişir.
Los hombres siempre cambian hasta que les das la oportunidad de volver a cambiar.
Konu gerçekliğe gelince eskisi kadar hızlı düşünemiyorum.
No tengo tantos reflejos como antes... -... cuando se trata de la realidad.
Zamanı istediğin zamana geri çevirip her şeyi aynen eskisi gibi yapabilsen yapar mıydın?
Si pudieras echar el tiempo atrás a la época que quisieras y hacer que todo fuera exactamente como antes ¿ lo harías?
Eskisi dışarı, yenisi içeri.
Sacamos la vieja para que entre la nueva.
Eskisi gibi eğlendirici gelmiyor.
- No es tan divertido como antes.
"Artık eskisi gibi değil ama. " Nereye dönersem döneyim yüzümü... "... ister gece ister gündüz eskiden gördüklerimi göremem artık. "
Ahora ya no es lo mismo que antaño dondequiera que me vuelva, así en la noche como en el día, ya no me es dado ver lo que antes vi. "
Bir gün bana cevap yazacağın ve her şeyin eskisi gibi olacağı umuduyla yazıyorum.
Escribo con la esperanza de que un día me respondas y de que todo pueda de nuevo ser como era...
- Eskisi kadar huysuz değil diyordun.
¿ No dijiste que se había vuelto menos gruñón? Así es.
Eskisi gibi Bay Church olacak artık.
Tan solo Sr. Church
Artık eskisi gibi eleştiriye duyarlı olmamam iyi.
Es bueno que ya no sea tan susceptible a las críticas como solía ser.
Hizmet anlayışı eskisi gibi değil diyorum.
El servicio ya no es como solía ser. Usted sabe...
Hayatın asla eskisi gibi olmayacak.
Tu vida nunca será la misma.
Bak, eskisi kadar yakın olmadığımızın farkındayım.
Mira, sé que no hemos estado tan cerca, como solíamos estar.
Sence çocuklarımlayken, ailem etrafımdayken eskisi gibi huzurlu olamaz mıyım?
¿ No crees que preferiría envejecer en paz? ¿ Con mis hijos? ¿ Con mi familia?
Eskisi gibi olacak mısınız?
¿ Se van a arreglar?
Harika bir ortaklığımız ve arkadaşlığımız vardı. Onsuz asla eskisi olamayacağız.
Teníamos una buena relación y una gran amistad, y aparte, nunca volvió a ser lo mismo.
Eskisi gibi, sadece şaraphanesi olan daha büyük ve daha iyi bir yerdeyiz.
Como antes, solo que más grande y mejor. con mas viñedos.
Her şeyi eskisi gibi yapacağız.
Haremos cosas, como antes.
Eskisi gibi değil.
No es igual a como solía ser.
Eskisi gibi beraber çalışırız.
Podemos trabajar juntos como solíamos hacerlo.
Sonra tekrar eskisi gibi, sik yalarken şarkı söyleyeceksin.
Estarás de vuelta sobre la ola. Con la cara abajo y el culo arriba.
Artık hayatın eskisi gibi olmayacak.
Ahora tu vida ya no será la misma.
Bu eskisi.
Ese es el viejo.