Genç Çeviri İspanyolca
45,433 parallel translation
Genç bir kadın varmış, Sally adında. Arada oynaşırmış orada burada.
Había una dama de aspecto juvenil que adoraba el coqueteo sutil,
Evet geldim, teşekkürler. Yeniden genç bir adam gibiyim.
Sí, gracias, vuelvo a sentirme joven.
Senden daha genç, senden biraz daha hızlı ve senden çok daha ucuz.
Es más joven que tú, un poco más rápido y mucho más barato.
Bana ders vermeye kalkma, genç bayan.
No me des lecciones, señorita.
Andy, ünlü ve genç porno yıldızımızı küçük bir sohbete çağırabilir misin lütfen?
Andy, ¿ podrías invitar a nuestra joven estrella del porno a una charla?
Fakat yakın zamanda aynı ölüm sebebiyle gelen bir genç kadın daha varmış.
Aunque tiene otra joven que ha entrado recientemente... misma causa de la muerte.
Aynı ilaç karışımıyla aşırı doz. O sayede bu genç kızdaki uyuşturucuları bu kadar çabuk tespit edebildim. Gerçi madde istismarının çok da nadir görülen bir şekli değil.
Sobredosis por la misma combinación de drogas, por eso pude identificar los estupefacientes que tomó esta joven tan rápido, no es que sea una forma rara de consumo de drogas.
Depresyon tedavisi gören birçok genç kalplerine verdiği zararı bilmeden metamfetamin kullanıyor.
Muchos adolescentes que son tratados por depresión toman metanfetamina sin darse cuenta de que pueden deteriorarse el corazón.
Madeline, Dedektif Hudson'la sıkı fıkı olmuştu. Genç kızlara uyuşturucu verdiğini ona anlatıyordu.
Madeline estaba colaborando con el detective Hudson, explicándole cómo usted drogaba a las adolescentes.
Tabii, sen üç genç kız ölürken kafanı çevirip başka yere bakarsın.
No, usted solo lo sabía y miró hacia otro lado mientras tres chicas morían.
- Üç genç kız mı?
¿ Tres chicas?
Ona annen karar verir, genç adam.
Eso es decisión de tu madre, jovencito.
Bakın, bu genç kadınlar uyuşturucuyu kendileri aldı.
Mire, estas jóvenes tomaron las drogas por su cuenta.
Savunmasız genç kızların sahne korkusunu nasıl giderdiğin mahkemede jüriye tüm detaylarıyla anlatılacak.
Y en el juicio, el modo en que ayudabas a adolescentes vulnerables a superar el pánico escénico será cuidadosamente explicado al jurado.
Yaşlandıkça daha genç görünüyor.
Nunca satisfecha con sí misma.
Bu kapüşonlu ve gözlüklü genç adam kim o zaman?
¿ Entonces quién es este joven con capucha y gafas?
Genç çalışanlarımızın çoğunu işten çıkarıyorduk. Çalışmaları sonuç vermeyenleri.
Estamos despidiendo a muchos de nuestros trabajadores más jóvenes, gente que no ha estado dando resultado.
Bu genç adamın ölmesini isteyen biri var mıydı?
¿ Quién quería a este joven muerto?
O da çok genç göründüğü için gittiği her işi alırdı.
Y fue contratado para cada trabajo que buscó Porque él se veía tan joven.
Midem kalktı. Yani, kadın, genç erkekleri baştan çıkarmasıyla ünlüdür.
Que desagradable ella tiene una reputación por seducir a hombres más jóvenes,
Yerel çiftliklerde yetiştirilmiş ürünlerin kullanıldığı organik mutfak arayan genç profesyoneller ve üniversiteli Y nesliyle dolu.
Generación del milenio de la USC buscando "cocina orgánica cultivada localmente,"
Zannedersem siz de orada, bu genç hanımın fotoğrafını çekiyordunuz Bay Cushing'e şantaj yapmak için.
¿ Supongo que estaba allí fotografiando a esta señorita para chantajear al Sr. Cushing?
- Bu genç hanımın bir adı var mı?
¿ Esta señorita tiene un nombre?
- Bu kadar genç bir kız Mercedes alacak parayı nereden bulur?
¿ Cómo puede una chica tan joven costear un Mercedes?
- Kızınız, Brie Miller adında genç bir kadın tanıyor mu?
¿ Su hija conoce a una joven llamada Brie Miller?
Çok genç yaşta anne oldum, şimdi de bu hata...
Me convertí en una madre muy joven, y ahora ese error es...
Ne genç bir ziyaretçi.
Qué visitante tan joven.
Vaktiyle genç bir bayana aşkın, inanç değişikliği olduğunu söylemiştin.
Tú fuiste quien dijo una vez a una joven que el amor es un salto de fe.
Benim oğlanı çeken ellerin yumuşak, genç ve ojeli olmasını tercih ederim.
Yo prefiero que las manos que me toquen el nabo sean suaves, pequeñas y lleven esmalte de uñas.
Daha genç gösteriyorsun.
Pareces más joven.
O kadar da genç değilim.
No tan joven.
! Genç adamın avukatları dava üzerinde çalışıyor.
Los abogados del joven avanzan...
Daha çok genç müşteri çekecek.
Firmará un buen contrato. Atraerá más clientes jóvenes.
Kendimi yaşlı hissetmeme neden oluyor. Daha çok genç.
Así es que cuando el tipo intentó huir, lo iba a perseguir hasta el fin del mundo.
Korkma... genç çırağım, seni koruyacağım.
- No temas mi padawan, te protegeré
Kaçak yardım hattını başlatıp genç kurbanları evine çekiyordu.
Armó una línea de ayuda a chicos fugados para atraer a sus víctimas... los adolescentes, hacia su casa.
Ana karakter Amy Fisher adında Amerikalı genç bir kadın... Kendisinden yaşça büyük bir erkekle ilişkiye giriyor ve adamın evine gidip karısını başından vuruyor. Adamın adı Joey Buttafuoco.
El personaje es una joven estadounidense llamada Amy Fisher y tiene una aventura con un hombre mayor, va a su casa y le dispara en la cabeza a su mujer, y él se llama Joey Buttafuoco.
Genç bir kız, ve bir adama aşık oluyor ve sonra adamın karısını yüzünden vuruyor.
Es una muchacha que estaba enamorada de un hombre y... le disparó a su esposa en la cara.
Evet, bu bana göre genç işi.
Sí, esto para mí dice joven.
Nabokov orjinalliğini değil, ama tüm bu yaşlı adamın uygunsuz bir şekilde genç kız fikri daha önemsiz yazarlar tarafından çöpe atıldı.
No el original Nabokov sino la idea inapropiada del hombre mayor con la chica joven que ha sido trillada por escritores menores.
Tüm genç kızlar uyarımı duyun asla erkeklerin sevgisine güvenmeyin.
" Que todas las doncellas escuchen mi advertencia.
O zamanlar Radley'le genç ve iyi bir doktordum, hâlâ sanatoryumken... peynir ve şarap ambarına çevirdikleri yer değil.
Por aquel entonces, yo era un médico de guardia en Radley. En el psiquiátrico, no en ese bar de quesos y vinos en el que lo han convertido.
Hiç kardeşim olmadı ama birçok defa birilerinin genç yaşta birilerini kaybettiklerini gördüm.
No tengo hermanos o hermanas, pero lo he visto una y otra vez, cuando alguien pierde a alguien siendo jóvenes.
Nesin sen 14 yaşında bir genç kız mı?
¿ Qué eres? ¿ Una chica de 14 años?
Bu genç adama telefon ver.
Sí, Jeque. ¿ Al-Fransi?
Bu arada, genç, fakir ve işçi sınıfını boşverin.
Por cierto, olvídese de los jóvenes, de los pobres y de la clase obrera.
Genç kızlığımdan beri ona aşıktım.
Estaba enamorada de él desde que era una niña.
Kendisi Karla isminde çok sevimli genç bir hanım, Ve oradan birlikte çıktık, Onu ofisime götürdüm.
Ella es una joven muy hermosa llamada Karla, y nos llevamos bien, por lo que la llevó de vuelta a mi oficina.
Güzel genç bayana etrafı gezdir.
Mostrémosle a la adorable señorita los alrededores.
Olduğun yakışıklı, yetenekli genç adam olmaya devam etmek hakkın.
Tienes todo el derecho a ser el jovencito hermoso y talentoso que eres.
Bu cesur genç adamları görüyor musunuz?
Wa alaikum as-salaam.
genç kız 23
gençler 170
gençlik 25
gencim 23
genç bir kız 20
gençsin 79
gençken 53
genç bir adam 28
genç bir kadın 21
genç bayan 296
gençler 170
gençlik 25
gencim 23
genç bir kız 20
gençsin 79
gençken 53
genç bir adam 28
genç bir kadın 21
genç bayan 296
genç efendi 21
genç adam 490
genç mi 23
genç biri 17
genç hanım 33
genç dostum 37
gençliğimde 18
gençtim 27
genç adam 490
genç mi 23
genç biri 17
genç hanım 33
genç dostum 37
gençliğimde 18
gençtim 27