Gidemezsiniz Çeviri İspanyolca
779 parallel translation
" Bu gece daha ileriye gidemezsiniz.
¡ No debéis continuar!
Gidemezsiniz, Nanny o kadar halsizken.
¡ Pero Nanny está tan mal!
Üç gün daha bir yere gidemezsiniz diyorlar.
Dicen que no podremos salir hasta dentro de tres días.
- Yalnız gidemezsiniz, Majesteleri.
- Su Majestad, no debe ir sola.
Bu halinizle gidemezsiniz.
No puede irse de aquí.
Ne yaparsanız yapın bu kanamayla gidemezsiniz.
No puede irse con esa hemorragia, sin importar lo que haya hecho.
Bu şekilde gidemezsiniz!
¡ No puede dejarla sonar así!
- Böyle yürüyüp gidemezsiniz. - Dogru.
- Doctor, no puede irse así sin más.
Gidemezsiniz doktor.
No puede irse, doctor.
- Oraya gidemezsiniz.
Usted no puede ir allí.
- Hayır gidemezsiniz, Baron.
- No, no lo hará, Barón.
Özür dilerim efendim, ama, Bu elbiselerle onlara gidemezsiniz.
Perdón, señor. No puede ir con esa ropa.
- O tarafa gidemezsiniz.
- No pueden ir por ahí.
Gerçekten, gidemezsiniz.
De verdad, no puede irse.
Gidemezsiniz.
No lo haga.
Bensiz gidemezsiniz.
No os libraréis de mí.
Lütfen beni affedin, ama bu şekilde hayatımdan çıkıp gidemezsiniz.
Por favor perdóneme, pero no puede salir de mi vida de esa manera.
O döküntüyle bir yere gidemezsiniz.
No llegarán lejos con ese viejo trasto.
- Polise gidemezsiniz.
- No pueden ir a la policía.
- Kim gidemezsiniz diyor?
- ¿ Quién dice que no podemos?
Bir şeyler içmeden gidemezsiniz.
No os iréis sin beber algo antes.
- Gidemezsiniz, efendimiz!
- No iréis, señor.
Böyle bir soru sorup, çekip gidemezsiniz.
- Mi coche. No se vaya después de hacerme esa pregunta. Se lo suplico.
Hayır gidemezsiniz.
Oh, no, no! .
Bu baygın kadını elime bırakıp gidemezsiniz.
No váis a dejarme sólo con una mujer inconsciente.
Bu halde gidemezsiniz. Ama gitmem gerekiyor.
No nos irás a dejar así...
- Şuanda gidemezsiniz bay Flusky sizi görecek bir durumda değil.
No puede subir, Sr. Flusky. No está en condiciones de que la vean.
Bana kalırsa, o yolu yük arabasıyla gidemezsiniz.
Y supongo que no pueden llegar en carretas.
Hadi, bayım, şimdi çekip gidemezsiniz.
Ven, señor, no puede dejarlo ahora.
Dışarı böyle çıkarsanız çok uzağa gidemezsiniz.
Si van a salir cargados como mulas, no llegarán lejos.
Bunu hepimiz yapardık belki ama... Ormanda onca yürüdünüz sonra bir sihir gibi önünüze bir general çıkardılar bunun bir kereliğine olduğunu da biliyorsunuz arkanızı dönüp gidemezsiniz.
Es cierto... que quizás podríamos regresar todos, sanos y salvos en esa balsa,... pero, cuando caminas sin parar por el bosque y de golpe y porrazo delante tuyo aparece el General, como por arte de magia,
Halkına söyle dağlarımıza gelmesinler yoksa bu kadar kolay gidemezsiniz.
Dile a tu gente que no venga a nuestra montaña o no se irán tan facilmente
Ben gidemezsiniz diyorum, Walker.
Le digo que no vaya, Walker.
Aklımızı kullanmazsak asla Texas'a gidemezsiniz.
Como no use la cabeza, tu padre no llegará a Texas.
- Daha fazla adaminiz olmadan gidemezsiniz.
- No puede, sin más hombres.
Hiç bir yere gidemezsiniz!
¡ No los dejen escapar!
Böyle gidemezsiniz.
No se puede ir así.
Şimdi gidemezsiniz.
No se puede ir ahora.
Beni bırakıp gidemezsiniz.
No te irás sin mí. ¿ Quién eres?
Böyle çekip gidemezsiniz.
No os saldréis con la vuestra.
- Altın tarlalarına asla gidemezsiniz.
- Nunca conseguiréis ese oro.
- Yani, odama gidemezsiniz.
Ir al camarote.
- Henüz gidemezsiniz.
- No puede marcharse aún.
Bay Drummond, şimdi gidemezsiniz!
iSr. Drummond, no puede irse ahora! ¿ Por qué no?
Acele et yoksa karanlık çökmeden önce kiliseye gidemezsiniz.
Apúrate, o no llegaras a la Iglesia de día.
Söyleyeceklerimi dinlemeden bir yere gidemezsiniz!
- ¡ Alto!
Size yemek hazırlamadan hiçbir yere gidemezsiniz. Şimdi oturun.
No irá a ninguna parte hasta que coma algo.
- Oraya gidemezsiniz.
No puede entrar.
- Gidemezsiniz.
- No.
Gidemezsiniz Hemşire.
¡ No se vaya!
Profesör, o yoldan gidemezsiniz.
No podemos seguir así.