Gozler Çeviri İspanyolca
3,790 parallel translation
Sanki bütün gözler Rosewood'un üstünde.
Digo, es como si todas las miradas estuviesen sobre Rosewood.
Gözler aşağıya balsın beyler.
Ojos abajo, chicos.
Gözler fişek gibi, at desen burnun soluyor...
Ojos desorbitados, relinchando como un caballo...
Bu resimlerde adama benzer bir yer görürseniz- -... gözler, burun- - Jimmy resmini çizecek.
Si ve algo que le recuerde al tipo... los ojos, la nariz... Jimmy lo pone en el boceto.
Bence ilk işaret sulu gözler olabilir.
Creo que tal vez la primera indicación son los ojos llorosos.
Koyu renk saç, kahverengi gözler... Yaklaşık 1.80 boyunda, 85 kilo falandır. Gri bir tişörtü, koyu renk pantolonu vardı.
Cabello negro, ojos castaños, casi de 1.9 metros, tal vez 87 kilos, camiseta gris, pantalones oscuros.
Bir, iki, üç, gözler bende.
Uno, dos, tres, ojos en mí.
Bu da onaylamayan gözler olmadan... sorularımı sorabilmek için bana zaman kazandırır.
Lo que significa que tengo que hacer varias preguntas sin miradas de desaprobación.
Skandal gözler için rimel.
Es el rimmel ScandalEyes.
Kıllı, üstüne bir de yemyeşil gözler.
Peluda, con estos... ojos amarillos.
Bir keresinde şöyle demiş ; "Gözler kulaklardan daha kesin tanıklardır."
Los ojos son testigos más fiables que los oídos.
Sağlam gözler.
Buen ojo.
Yılan gözler.
Ojos de serpiente.
- İhtiyar kaka gözler.
Viejos ojos de caquita...
O gözler o gülümseme benim ölümümdü...
Probando. Probando. Uno.
" O dudaklar o gözler o gülümseme, ölümümdü ağzın bir söz verdi ama kalbin yalanlarla kaplıydı yalanlar söylediğin her şey yalanlar çağır beni yalanlar bittiğinde her şey, her zaman yalan uyan... Yeni bir gitarist bulmuşsunuz.
Conseguiste un nuevo guitarrista.
Kelimelerden ibaret değil bu. Olayın, gözler önünde olduğu bir dairedesin. Buradan çıkmak ister misin?
No estás solo escuchando la palabra. ¿ Quieres alejarte de esto?
Gözler bu ara senin üzerinde. Jake'in değerlendirmeleri sırasında son derece tutarsız davranışlar sergilemişsin.
Todos los focos te apuntan a ti ahora, lo que se une a ser tan inconsistente asistiendo a las evaluaciones de Jack mientras él ha estado aquí.
Sahte gözler.
Falsificación de globos oculares.
Gözler yolda.
Ojos en el camino.
Kafalar eğik. Gözler kendi ayağınıza bakacak.
Agáchense, miren sus propios pies.
Kırık camlar, patlayan kulak zarları, kanayan gözler...
Todo ese cristal roto, tímpanos sangrando... globos oculares explotando...
Tüm gözler alevlerde.
Todos los ojos están en las llamas.
Yine Amsterdam gibi. Ama her yerde gözler var.
Es como en Ámsterdam pero ahora hay ojos por todos lados.
Gözler ileride asker!
¡ Mirada al frente, soldado!
Gözler vardı.
Vi unos ojos.
Gözler, ağzı ve burun delikleri olan bir deri.
Con ojos. Y una boca. Y orificios de la nariz.
Bütün gözler senin üzerinde, evlat.
Todos los ojos están sobre ti, hijo.
Yumuşak dudaklar güzel gözler.
Labios muy suaves y... bonitos ojos.
Tamam, dinleyin millet, gözler bende.
Vale, escuchad, vosotros miradme.
Bak Mike, Riley'nin arabasına gireceksek tüm gözler o yana bakmalı.
Mira, Mike, vamos a necesitar mucho ojos... mirando hacia otro lado si vamos a conseguir el auto de Riley.
İlk başlarda çok huzursuzdum. Sanki üzerimde gözler vardı.
Al principio, era sólo una sensación muy incómoda, como si me observaran.
* Benimkiler değil ilk yaşlı gözler *
Mis ojos no son los primeros en llorar.
Tıkalı, aşırı çalışan kalbi sağ olsun ama şu andan itibaren kıyafetlerini ben alacağım ve müthiş vücudunu gözler önüne serecek.
Bueno, Dios bendiga su corazón atascado y estresado, pero a partir de ahora, yo te compraré la ropa, y van a hacer resaltar tu increíble cuerpo.
Şimdi hayal et şunu birlikte Stuart'ın partisine giriyoruz ve bir anda tüm gözler, Amerika'nın en sevilen ve göz alıcı çiftine dönüyor...
Ahora, imagínate esto : tú y yo entrando a la fiesta de Stuart y todos los ojos se dan vuelta para ver a la pareja más amada y glamorosa de norteamérica.
Gözler üzerinde olacak, her zamanki gibi!
¡ Vas a ser la reina del espectáculo, como siempre lo eres!
Kızıl Gözler mi?
¿ Ojos escarlata?
Bu gözler...
Esos ojos...
Bütün gözler üzerinde olacak.
Bueno, todas las miradas van a estar puestas en ti.
Onu kim bulursa skandalı da gözler önüne serecek.
Quienquiera que lo encuentre, destapará toda la historia.
Aptal gözler.
Ojos estúpidos. Gracias a Dios que ha terminado.
Ağız açık ve gözler kapalı.
La boca abierta y los ojos cerrados.
Ağız, gözler ve uçmuş.
Boca, ojos y bragueta
Gözler senin üstünde olmalı.
Tú debes ser el centro de atención.
Gözler topta, dirsek yukarıda.
Ojos en la bola, codo arriba.
En azından morarmış gözler yok.
Por lo menos no hay ojos morados.
Garip bir renkti, garip bir şekil, tam burada biz yüzgeçi vardı, arkada iki yüzgeç, kuyrukta bir şey, ve dişler, gözler...
Color extraño, de forma especial, una que Finn, dos en la parte trasera, una cola... Y los dientes y los ojos.
O mavi gözler hiç değişmemiş.
Esos ojos azules no han cambiado.
Hiç kanamıyor ve gözler mükemmel görüyor.
No hay sangre y la vista es perfecta.
En azından seni ve ihanetini gözler önüne serebilirim.
Al menos, podré exponerte a ti y tu traición.
Fentanil? Gözler yalan söylemez.
¿ Fentanilo? Los ojos no mienten.
gözlerin 80
gözler 83
gözlerim 122
gözleri 78
gözlerini 24
gözlerini kapat 165
gözlerime bak 89
gözlerime inanamıyorum 72
gözlerimin içine bak 58
gözlerinde 19
gözler 83
gözlerim 122
gözleri 78
gözlerini 24
gözlerini kapat 165
gözlerime bak 89
gözlerime inanamıyorum 72
gözlerimin içine bak 58
gözlerinde 19