English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ G ] / Gökyüzü

Gökyüzü Çeviri İspanyolca

2,560 parallel translation
İşte Gökyüzü Kartalları!
¡ Aquí vienen las Águilas del Cielo!
Aynı zamanda, üç yüz kişilik silahlı bir tabur Gökyüzü Kurtları şehrini hedef almışlar. Niyetleri bilinmiyor.
Al mismo tiempo, cerca de 300 arqueros... apuntaban a la Ciudad de los Lobos del Cielo... con intenciones desconocidas.
Tuo Tuo sınırı geçmek için önce Gökyüzü Kurtları şehrinden geçmeli.
Para llegar a destino, Tuo Tuo... debe atravesar la Ciudad de los Lobos del Cielo.
Gökyüzü Kurtları Şehri, labirent gibi yollarıyla ünlüdür.
La ciudad es famosa por sus laberintos.
Gökyüzü Kurtları Şehri
[Ciudad de los Lobos del Cielo]
Gökyüzü Kartalları geliyor!
¡ Aquí vienen las Águilas del Cielo!
Burayı 1975'te yaptık. Birkaç yıl burada yaşadıktan sonra gökyüzü yine parladı. Şimdi hangi yılda olduğumuzu Tanrı bilir.
Construimos este lugar en el'75 y... vivimos aquí un par de años y luego, el cielo volvió a iluminarse así que sólo Dios sabe en qué época estamos.
Spartacus, Theokoles'i öldürdü ve bunun şerefine gökyüzü ağladı!
- Espartaco derrotó a Theokoles. Y el cielo lloró en honor a su victoria.
Gökyüzü saldırısı!
Bombardeen el cielo.
Uçsuz bucaksız mavi gökyüzü gibi.
"cómo el vasto cielo azul."
Gökyüzü.
Es el cielo.
Ay, gökyüzü ve yıldızlar hakkında düşünüyor.
Está pensando en la luna, y las estrellas y el cielo.
Gri gökyüzü aydınlanacak.
Y los nubarrones van a desaparecer.
Sen doğmadan önce bile çöpe plastik köpük atıyordum gökyüzü hala mavi, çimenler de hala yeşil.
He estado tirando espuma de poliestireno en la basura desde que naciste, Y el cielo sigue azul, y el césped verde
Seninle son görmek istediğim o gökyüzü.
Lo último que me gustaría ver es ese cielo, contigo.
Peki, gökyüzü baba? Belçika'nın mı yoksa Fransa'nın mı?
¿ Y el cielo, papá, es belga o francés?
Gökyüzü Belçika'nındır.
El cielo es belga.
Belçika'nın altındaki arazi de gökyüzü de ülkemize aittir.
Todo lo que hay encima de Bélgica le pertenece.
"... ve mavi bluzun tıpkı ışıl ışıl bir gökyüzü gibi. "
"Y tu blusa azul como un cielo radiante..."
Gökyüzü canavarı bizim oldu!
Mira. ¡ Ahí está el Valle de los Saltagomas!
İşte Gökyüzü Canavarı İki! Canavarın Devamı! Evet!
Tal vez hable el idioma universal del baile supergenial.
Yerde Gökyüzü senin için çok sessiz
# el suave rincón # # de calma que hay en ti #
* Hayatım boyunca * * Benimleyken bebeğim * * gökyüzü hayatım boyunca mavi olacak * * Ben ve sen, sen ve ben "
* para toda mi vida * * cuando estés conmigo, nena * * los cielos serán azules para toda mi vida * * yo y tú y tú y yo * * no importa como tiren los dados, tenía que ser así *
# November # # sanki gökyüzü bize aitmiş gibi # # kanatlarımızı çırpıp uçalım #
* Tu voz es como una flauta * * Noviembre simulemos que el cielo es para nosotros * * Abramos nuestras alas y volemos en una cita *
Bazilari küçücük bazilari gökyüzü kadar büyüktü.
Algunas eran pequeñas. Otras tan grandes como el cielo.
Neler oluyor? Gökyüzü kayniyor gibi.
El cielo, parece que está hirviendo.
Mavi : gökyüzü, sadakat, saflık, Maria.
"Blue" "El cielo, la lealtad, pureza, María".
Gökyüzü üzerimize çöküyor ve sen şaka yapıyorsun.
El cielo se esta cayendo y tu haciendo chistes.
Tamamdır. Neden gökyüzü?
Hecho. ¿ Por qué es el cielo?
Neden gökyüzü ne, Chicken? Sadece neden gökyüzü? Ne olacak şimdi?
¿ por qué es el cielo qué, Pollo? Sólo... ¿ por qué es el cielo? Entonces, ¿ que significa esto?
Gökyüzü yemyeşil oldu.
El cielo está tan verde.
Yıldızlar galaksiler oluşturacak şekilde guruplaştılar, ve gece gökyüzü nihayet, şimdi gözüktüğü hale geldi.
Las estrellas se agruparon en galaxias y, finalmente, el cielo nocturno apareció como lo vemos hoy.
Demek bu yüzden. Sanırım o zaman harika bir gündeyiz. Çünkü Martın sonu ve masmavi bir gökyüzü var.
Si, este es, supongo, el día perfecto, porque es fin de marzo, y un cielo completamente azul.
Şükür ki şansımız yaver gidiyor, gökyüzü cam gibi temiz ve sonunda güneş rüzgarının getirdiği enerji yukarıdaki gökyüzünü aydınlatmaya başlıyor.
Por suerte, el cielo se mantuvo despejado. hasta que el final, la energía traída por el viento solar ilumina la atmósfera superior.
İşte bu yüzden astronomlar çabalıyor ve bir çoğu Şili'deki Dünyanın en kurak ve verimsiz çölü olan buraya, yani Atakama'ya geliyor. Haliyle gökyüzü en açık ve temiz olan dünyadaki birkaç yerden biri.
Pero eso es lo que los astrónomos están intentando hacer y muchos de ellos vienen a aquí, al desierto más árido y estéril sobre la Tierra, el de Atacama en Chile, y eso es porque el cielo aquí es de los más claros en la Tierra.
Fark edeceğiniz sonraki şey, tabi biraz dikkatli bakarsanız,... gökyüzü karanlığının içinde yıldızların sadece beyaz renkte olmadığıdır.
La siguiente cosa de la que te das cuenta, si miras con un poco más de cuidado, es que las estrellas no son sólo puntos blancos de luz en la oscuridad el cielo,
"Buz mavisi" ile "Gökyüzü Mavisi" arasında kaldım. Buna rağmen söylemek zorundayım. "viridian" *.. korkunç derecede güzel bir oyun.
Me decanto más por el "iceberg" o el "azul real", aunque admito que el "viridiano" es... toda una preciosidad.
Sen, ben ve gökyüzü, bebeğim.
Solo tú, yo, y el cielo, nena.
Şuna bak. Gökyüzü yaralı gibi görünüyor.
Míralo, parece golpeado.
Üzerimde, gökyüzü koyu lacivert.
Por encima de mí, el cielo es de un intenso azul oscuro.
Dünya'da gaz gökyüzü, sıvı okyanuslar ve katı yer arasında belirgin sınırlar var.
En la Tierra, tenemos claros límites entre el cielo gaseoso, los océanos líquidos y la tierra firme.
Kuzey Meksika'da çöldeydik. Hava berbattı. Gökyüzü griydi ve hiç bir şey yoktu.
Estábamos en el norte de México, en el desierto, y el cielo se veía muy mal, todo gris, y allí no había nada, así que sacó una pequeña cosa y empezó a pintar, y lo puso en la cámara,
Birdenbire gri gökyüzü gitti. Sihirbaz gibiydi.
y de repente el cielo gris se volvió mágico, ¿ sabes?
Hatırlıyorum, gökyüzü o gece çok berraktı, ve yıldızlara bakmak için dışarı çıktım.
Recuerdo, el cielo estaba tan claro esa noche y fui afuera a mirar las estrellas
Yani bu küçük gökyüzü parçasında bile, şimdiden iki cisim tespit ettik.
Incluso en esta pequeña parte del cielo hemos encontrado dos objetos.
Ya da büyük bir pervanenin üstünden gökyüzü dalışı * yapabildiğin o yerlerden birine.
O uno de esos lugares donde se hace paracaidismo sobre un ventilador enorme.
Yıldızlar, ay, gökyüzü.
No tiene ninguna conexión.
4 gündü. Mükemmel eşleşme. Tüm 4 gün teleskoba gittik ve gökyüzü temizdi.
¿ Comienza con un hombre y una mujer... o como dicen algunas culturas, un hombre y varias mujeres... o dos mujeres?
Köyümdeki herkes, Zartog ve onun gökyüzü canavarı tarafından esir alındı.
¿ Tienes suficiente oxígeno?
N'aber gökyüzü?
¿ Qué pasa, cielo?
Gökyüzü güzel olmuş.
lindo cielo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]