Görebiliyor musunuz Çeviri İspanyolca
378 parallel translation
Gerçekten de geleceği görebiliyor musunuz?
¿ De veras puede ver el futuro?
Şimdi ne olacağını görebiliyor musunuz?
¿ Puede ver lo que ocurrirá ahora?
Onu görebiliyor musunuz?
¿ Se la ve?
Sinyallerimizi görebiliyor musunuz?
¿ Puede ver nuestras señales?
Sinyallerimizi görebiliyor musunuz?
¿ Puede verlas?
Yatak odanızdan Bay Steele'in kapısını görebiliyor musunuz?
- ¿ Ve su puerta desde su cuarto?
Kayıp parçalar içinde, mesela karbüratörü görebiliyor musunuz?
En cuanto a las piezas desaparecidas. ¿ Ve un carburador, por ejemplo?
Alo? Bir şey görebiliyor musunuz?
¿ Qué puede ver?
- Bir şey görebiliyor musunuz?
- ¿ Puedes ver algo?
Madem bunlar doğru değil tanık Christine Helm'in bilerek aksi ifade vermesi için bir sebep görebiliyor musunuz?
¿ Sabe alguna causa por la cual Christine Helm declararía lo que declaró si no fuera verdad? No.
İkinizi birlikte görebiliyor musunuz?
Pero no te das cuenta. ¿ Eh? ¿ Os veis los dos juntos?
Yüzbaşım, oradan bir şey görebiliyor musunuz?
Capitán, ¿ ve algo por ahí?
- Görebiliyor musunuz? - Elbette.
- ¿ Vd puede ver?
- Bunu görebiliyor musunuz bilmiyorum ama - Thunderbird 2 bir çeşit makine indiriyor.
El Thunderbird 2 parece estar descargando algún tipo de maquinaria.
Onu görebiliyor musunuz?
¿ Pueden verle?
Görebiliyor musunuz?
¿ Tienen contacto visual?
17 Ekim gecesi dairenize gelen adamı şu anda mahkeme salonunda görebiliyor musunuz?
¿ Ve en la sala al hombre que fue a su piso en la tarde del 17 de octubre?
Ellin ötesinde, onun suratını görebiliyor musunuz, bedenini?
Además de su mano, ¿ puede ver su cara, su cuerpo?
- En sevdiğiniz hayvanı görebiliyor musunuz?
Kameido Kishjo...
Görebiliyor musunuz?
Adelante, mire, mire. Sólo observe, observe.
O'nu görebiliyor musunuz?
¿ Y Io ves?
Görebiliyor musunuz?
¿ Las veis?
Russell Meydanı Metrosu'nda gördüğünüz adamı bu fotoğrafta da görebiliyor musunuz?
¿ El hombre que usted vio en la estación Russell Square está en ellas?
Görebiliyor musunuz?
¡ Jefe!
Benzerliği görebiliyor musunuz?
¿ Ve usted el paralelismo?
İşte burayı bu yüzden seviyorum. Beni görebiliyor musunuz?
Esto es lo que me gusta de este sitio. ¿ Pueden verme?
Onu hepiniz görebiliyor musunuz?
- ¿ Podemos verla todos?
Beni, görebiliyor musunuz?
¿ Puedes verme?
Çocuklarınızı görebiliyor musunuz?
- ¿ Ves a tus niños?
Siz görebiliyor musunuz?
No lo veo. ¿ Y ustedes?
Şimdi terası görebiliyor musunuz?
Ahora, ¿ ve la terraza?
Görebiliyor musunuz?
¿ Ven eso?
Onu görebiliyor musunuz?
¡ Eh, todos! ¿ Podéis verla?
Bunu görebiliyor musunuz?
¿ Lo ven bien?
- Bir şey görebiliyor musunuz?
- ¿ Ve algo? - No.
Kokpit içindeki ekrandan hedefi vurduğunuzu görebiliyor musunuz yoksa...
¿ Sabe que lo han alcanzado por medio de una de esas pantallas en la cabina?
Peki dudaklarını oynatmadığını görebiliyor musunuz bari?
¿ Cómo sabes que no mueve los labios?
- Görebiliyor musunuz Bay Anglesmith?
- ¿ Puede ver algo, Sr. Anglesmith?
Bu satış ajansını satan... kişiyi görebiliyor musunuz?
¿ Vio a la persona que le vendió esa concesión?
Yüzbaşı Blackadder'ı bu mahkeme salonunda görebiliyor musunuz?
¿ Ve al capitán Víbora Negra en esta sala?
O olmadan, görebiliyor musunuz?
¿ Puede ver algo sin él?
Oğullarım, siz de görebiliyor musunuz benim gördüğüm gibi?
Hijos, ¿ pueden ver lo mismo que yo?
Görebiliyor musunuz?
¿ Puedes ver?
Görebiliyor musunuz?
- Así es. ¿ No lo ves?
- Görebiliyor musunuz?
- ¿ Puede verlo? - Afirmativo.
Onu görebiliyor musunuz?
- ¿ Lo ve?
Siz görebiliyor musunuz?
¿ Y usted?
Bir şey görebiliyor musunuz?
¿ Tú ves algo ahí?
Görebiliyor musunuz?
¿ Lo ven?
Şuradaki beyaz şamandırayı görebiliyor musunuz?
No, no... ¿ Ve esa boya blanca?
- Görebiliyor musunuz? - Hayır.
- Puede verla?