English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ G ] / Görevi

Görevi Çeviri İspanyolca

8,535 parallel translation
Sana bu görevi vermeseydim ne olurdun? Boş arazileri birkaç parça kırıntı için dolanan bir leşçi?
¿ Que estarias si yo no te ha dado esta mision... un eliminador... vagando por las tierras baldias de sobras?
Bu görevi bana sen verdin.
Me has dado está misión.
Barry, seni korumak görevimiz, ve bugün bu görevi yerine getiremedik ama bu hepimize gelecekte daha dikkatli olmamız için bir uyarı olacaktır.
Barry, es nuestro trabajo protegerte, y hoy, fallamos, pero eso nos sirve como advertencia para todos, para estar más atentos en el futuro.
Bu normalde Becca'nın görevi.
Normalmente este es el trabajo de Becca.
Kurye Alton ile bu deneyleri yapan kişilerle arasında köprü görevi görmüyorsa.
A menos que el mensajero sea... el intermediario entre quienquiera que esté experimentando con Alton.
Bu adamı öldürmek Ajans'ın bir numaralı görevi.
Matar a este hombre es la prioridad número uno de la Agencia.
Serumun doğrudan beyninize yönetilmesi gerekir ve bu görevi gerçekleştirmek için sadece yaratıklar var.
El suero debe ser administrado directamente en sus cerebros, y tengo a las criaturas que lo harán.
Bu görevi olabildiğinde uygun bir biçimde tamamlamak için bütün kaynaklarımızı bu işe atıyoruz.
Y estamos utilizando todos los recursos... para conseguir eso lo antes posible.
Bir görevi paylaşıyorduk, ama bir yaşamı paylaşmak için de yemin etmiştik.
Compartimos una misión, pero también juramos compartir una vida juntos.
Suçlu ya da masum olduğuna karar vermek Jeri'nin görevi değil.
Jeri no determina la culpa o la inocencia.
Odandaki su, açık bir kabloya iletken görevi görüyor.
El agua del cuarto es un conductor hacia un cable abierto.
Başarılı bir Tom Mason görevi olmuş bence.
Yo diría que fue una exitosa misión de Tom Mason.
Görevi beni tatmin etmek değil.
Su deber no me place.
Kurtarma görevi.
Una misión de rescate.
Görevi her zamanki takımıma veririm.
Pondré a mi equipo habitual en ello.
Moskova'daki yoldaşlarımızın sizin için bir görevi var.
Nuestros camaradas en Moscú tienen una tarea para ti.
İlk görevi SVR'yi bulacak karşı istihbarat üzerineydi.
Su primera tarea fue para la unidad de contrainteligencia... rastreando al SVR.
O resim de, aynı görevi görmüş olabilir.
Esa pintura podría también actuar como portal.
Bir intikam görevi için Roma'ya gitmişti.
Ella había ido a Roma en una misión de venganza.
Herkül, ilk görevi için asla yaralanmayan bir aslanı öldürmeye ve postuyla dönmeye gönderildi.
En su primera tarea, Hércules fue enviado a matar un león invulnerable, y regresar con su piel.
Yaptığınız her şey, bana para, iş, araba vermeniz... Bu bir bilgi toplama görevi değil.
Todo lo que estás haciendo, dándome dinero, el trabajo, el coche, no es reconocimiento.
General Washington bölüğümüzü Ridgefield'a seferinize destek olması için yolladı ama bir kurtarma görevi için Setauket'e saptım.
El General Washington envió nuestra compañía a Ridgefield a Setauket en una misión de rescate.
Kurtarma görevi bir şekilde infaza dönüştü.
Donde una misión de rescate se convirtió en una ejecución.
Haukelid ve iki bölge elemanı görevi yürütecekler. 10 kilogramlık güçlü patlayıcıyı güvertenin altına yerleştirecekler.
Haukelid y dos del lugar, 8,5 kg de explosivos debajo de la cubierta.
- Cuma günü dolu olduğundan görevi erteletmemi istedin. - Biliyorum...
Me pediste que cambiara la fecha porque muchos viajan el viernes.
Saha görevi yapıyordu.
Estaba trabajando aquí. Sí.
Profesör Whistler'ın jüri görevi var. Ve gizli kimliğime gereğinden fazla ilgi çekmemek için bunu görmezden gelemem.
El profesor Whistler tiene obligación de ser jurado, y no puedo ignorarlo por temor a atraer atención no deseada sobre mi identidad encubierta.
Savcının görevi kötüye kullanma durumu yoksa yüzde 90 oranında duruşmaya hile karıştırmak isteyen kişi duruşmadaki kişidir.
A menos que haya una mala conducta del fiscal, nueve de diez veces, la persona que quiere arreglar este juicio es la persona juzgada.
Ama uzun süre jüri görevi gelmeyecektir. Bu da bir şey. Sanırım.
Pero no debería recibir otra citación judicial por bastante tiempo, entonces... es algo, eso creo.
Jüri görevi için bile polislere gitti onlar da gitmek zorunda dediler.
Para que viniera al juicio fue a la Policía a ver si era obligatorio.
Özel bir görevi yok o zaman.
¿ No tiene una función en particular?
- Objektif görevi görüyor olmalı.
Supongo que actúa como una lente.
Kanatçık kuyrukta düşey yansıtım görevi görecek. - Zor iş. Dikkatle bağla.
La aleta actúa como una proyección vertical cerca del extremo de la cola, así que... es complicado de manejar.
Gardiyan görevi sana nasıl patladı?
¿ Cómo te pusieron a ti de guardia?
Bu görevi yönetmek ister misin?
¿ Quieres ser el ejemplo?
Sence adam kendisi mi hızlandırıcı görevi görüyor?
¿ Crees que él mismo es el acelerador?
Görevi bıraktıysa, onu sadece geri getir.
Si se ha desviado de su misión, solo tráelo a casa.
Bu geminin görevi artık Baltimore'u özgürleştirmek ve kızıl grip tedavisini insanlarla paylaşmaktır.
- Este barco está ahora comprometido... en la lucha para liberar a Baltimore y repartir la cura... de la gripe roja a todos sus ciudadanos.
Louis öfkeyle dolu bir şekilde daireme geldi ve bana kişisel görevi olarak beni yok edeceğini söyledi.
Louis vino a mi apartamento lleno de ira, y me dijo que iba a volver... su misión de vida acabarme.
Sanırım, görevi yerine getirmek için harika silaha sahibiz.
Creo que tenemos el arma perfecta para llevar a cabo nuestra tarea.
Kendimizi Neil Gros'un görevi suistimal davası açmasına imkan tanımış oluruz.
podríamos abrirnos a una demanda por negligencia de Neil Gross.
- Ne görevi?
¿ Haciendo qué?
Bu yüzden, Efendi, böylesine önemli bir görevi sana veremez.
Por esa precisa razón el Amo no puede confiarte tan importante tarea.
Görevi, komutanı ve personeli bırakayım mı yani?
Entonces, yo debería abandonar la misión, C.O., ¿ y la tripulación?
- Verilen görevi yapıyordum.
- Hice lo que se me había ordenado.
Bu onun gorevi. Gerci pek yapmiyor ama.
Es su trabajo, el cual no ha estado haciendo.
Bu hepimizin ortak görevi.
Es nuestro deber compartido.
" Mars Görevi :
" Misión a Marte :
BUNU BİR BABANIN GÖREVİ OLDUĞU İÇİN DEĞİL SEVGİMDEN ÖTÜRÜ YAPACAĞIM.
No porque sea el deber de un padre, sino por amor.
Kendisi Birleşmiş Milletler'deki görevi yüzünden şehirdeymiş.
Vino por asuntos de la ONU.
- Çünkü görevi başarıyla tamamladım. - Ne?
¿ Qué?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]