Günah Çeviri İspanyolca
7,293 parallel translation
Burayı günah yuvasına çeviriyorsun.
Estás convirtiendo este sitio en un antro de pecado.
Size satarsam, ardından günah çıkarmaya gitmem gerekir.
Si se lo vendiera, tendría que confesarme.
Öğrendiğimiz şu ki, dışarıda bizi bekleyen bir çok günah var. Kısmi ücretli oyun işine bulaştığınızda ise şeytanla iş birliği yapmış oluyorsunuz.
Todos hemos aprendido una trágica lección juntos : aunque existen muchos pecados ahí afuera, cuando te involucras con un juego freemium, estás haciendo un pacto con el diablo canadiense.
Bu günahı 20 senedir taşıyorum ve Conrad'a her baktığımda yapmak zorunda kaldığım tercihi hatırlıyordum.
He cargado con esta culpa durante 20 años y cada vez que miraba a Conrad, estaba obligada a recordar la decisión que tuve que tomar.
- Günahı benim boynuma.
- Es un criminal.
Sanırım günah listem biraz fazla uzun.
Supongo que mi lista de pecados es demasiado larga.
Bu modern çağda iyilik ve kötülük düşüncesini reddetmek moda ama kötülük var ve iyi insanları günah işlemenin tatlı coşkusuyla elde ediyor.
Está de moda en esta era moderna descartar la idea del bien y el mal pero el mal existe y encuentra lugar en hombres buenos dándole al pecado el dulce sabor del éxtasis.
* Kötü kadınlarla yapılanın günah olduğunu *
* Ése fue el pecado que condenó a Jezabel *
* Kızların ruhlarını satmaları saçma çünkü günah *
* Es estúpido cuando las chicas venden sus almas porque está de moda *
Kötü ruhlu bir insanı öldürmek günah mıdır?
¿ Es un pecado matar a un hombre malvado?
Yöntemi sadistçe olmasına karşın günah keçicilere söylediğimiz temel bir patoloji olduğunu sanıyoruz.
Mientras que su modus operandi es de un sádico, creemos que hay una patología subyacente de lo que nosotros llamamos coleccionista de heridas.
- Günah keçicisi de ne?
¿ Qué es eso?
Günah keçicisi hayat boyu ustalık, sorun ve hatalarını şiddet için gerekçe edinen kişidir.
Un coleccionista de heridas es alguien que utiliza todo tipo de excusas, quejas y errores como justificación para la violencia.
Örnekler Hitler'in Yahudileri Musevi katliamıyla günah keçisi ilan etmesine kadar genişletilebilir.
Los ejemplos pueden ser tan excesivos como Hitler pagándola con los judíos mediante el Holocausto.
Eyalet savcısı, Jeffrey Grant kovuşturmasında bir günah keçisi arıyor.
El Fiscal del Estado está buscando una cabeza de turco para la acusación de Jeffrey Grant.
Ayrıca, şunu iyi bilin ki ne günahın, ne de günahkârın Salem'da hiç yeri yoktur.
Y que se sepa ningún pecado o pecador tiene lugar en Salem.
Yolundan günahı kaldırdığım bu günün izini.
El día que quité la tentación de tu camino.
Yalan söylemek çok günah.
Dijo el hombre que arruinó el nepotismo.
Yalan söylemek günah dostum.
Creo que ya lo hiciste.
Günah çıkarabilir ve azaptan kurtarılabilir diye Abraham Goffe'la dua etmeye gelmiş Hristiyan bir kadın sadece.
Sino una mujer cristiana que viene a rezar con Abraham Goffe para que confiese y le sea perdonado el patíbulo.
Günah çıkartma yapmıyor.
No confiesa.
Neredeyse her gün günah işliyorum.
Peco casi todos los días.
- Burada bir günah keçisi arıyorsunuz.
- Está buscando un chivo expiatorio y...
Bu konuda Finn Polmar'ı suçlamak günah keçiliğinin en üst seviyesidir.
Así que es la búsqueda de un chivo expiatorio culpar por esto a Finn Polmar.
Charlotte... bizim günahımızı cezasını çekmesin.
Charlotte... no debería morir por nuestros pecados.
Günahımızı mı?
¿ Nuestros pecados?
Son günah çıkarmamdan beri, Tanrının adını boş yere kullandım.
Desde mi última confesión, he tomado el nombre de Dios en vano muchas veces.
Arıt beni günahımdan.
Y límpiame de mis pecados.
Ve şimdi de Julia, seni günah keçisi yaptı.
Y ahora Julia te ha hecho su chivo expiatorio.
" Arzu ilkah olduğunda günah doğurur.
" Cuando se ha concebido el deseo, nace el pecado.
"Ve günah tamamıyla büyüdüğünde... ölümü dünyaya getirir."
Y el pecado, cuando crece totalmente, da lugar a la muerte ".
Günah, Billy.
Tentaciones, Billy.
Günah.
Tentaciones.
Günahımın kanıtını yok etmeye çalıştım.
Necesitaba ocultar la prueba de mi pecado.
Bu kasabada terör estiren katil yakalanmazsa insanlar günah keçisi arayacak.
Si no atrapan pronto al asesino que acecha a esta ciudad, la gente va a buscar chivos expiatorios.
- Günah işlediniz.
Ha caído.
Günah işledim.
He caído.
- Ben büyük bir günah sonucu doğmuşum.
Nací del pecado mortal.
Kimseyi incitmediler, hiç günah işlemediler.
Nunca le hicieron daño a nadie, nunca pecaron.
Günah çıkarma düşündüğümden de yakın mı yoksa? Oh... Oh, şükürler olsun, Yüce Tanrım.
¿ Está la redención más cerca de lo que creía? Gracias, querido Señor, por tu lección de humildad.
Ancak bir günaha yardım ediyor, günahı kışkırtıyor gibi hissediyorum.
Pero siento como que estoy siendo cómplice en un pecado.
Günah çıkarmaları için onlara zaman ver.
Dales tiempo para confesar sus pecados y cumplir la penitencia.
Herkes günah çıkarmış olmak ister.
Todo el mundo quiere confesar.
Sizlerden... hanginiz dün günah çıkardı?
¿ Quién de aquí... se confesó ayer?
Günahını dert etme.
No te preocupes por el pecado.
Üstelik ne günah işledim ben?
No sé lo que hice mal.
Ama bu iyiliği kendine saklarsan ve bunu dünyayla paylaşmazsan geçmişte yaptığını düşündüğün her şeyden daha büyük bir günah olur.
Pero si te guardas esa bondad para ti y no la compartes con el mundo, sería un pecado mayor que cualquier cosa que creas que hayas hecho.
Artık o senin günah keçin.
Es tu cabeza de turco.
- Bu günah!
¡ Es un pecado!
Bu şirket tarafından günah keçisi ilan edildim.
Fui usada como chivo expiatorio por esta firma.
Günahını çıkaracak mısın?
¿ Le vas a dar tu confesión?