English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ H ] / Her zaman

Her zaman Çeviri İspanyolca

87,252 parallel translation
Her zaman ne derim biliyor musun?
Ya sabes lo que siempre digo :
Grodd her zaman ileriyi düşündüğünü söylemişti.
Grodd dice que siempre está un paso adelante. Justo como Flash Reverso.
Sana bakıyorum, onur ve umutla karanlığa karşı mücadele veriyorsun ve bana her zaman başka bir yolu olduğunu hatırlıyorum. Her zaman.
Te miro, luchando contra la oscuridad allá afuera, con honor y esperanza, y me recuerda que siempre hay otra forma, siempre.
Her zaman başka bir yol vardır Flash.
Siempre hay otra manera, Flash.
Her zaman.
Siempre.
Ve her zaman başka bir yolu olduğunu unuttum.
Y olvidé que siempre hay otra manera.
Barry, farkında olsan da olmasan da artık her zaman kusurlu bir yanımız olacak.
Y Barry, te des cuenta o no, ahora siempre va a haber una parte de nosotros que esté contaminada.
Gelecek her zaman istediğimiz gibi çıkmaz.
El futuro no siempre resulta como queremos.
Ne olursa olsun her zaman yanında olacağımı bilmeni istiyorum.
Solo quiero que sepas que pase lo que pase, siempre estaré ahí para ti.
- Her zaman vakit vardır!
- ¡ Siempre hay tiempo!
- Hayranlarımla tanışmak her zaman güzeldir.
¿ Capitán Cold? Siempre es un gusto conocer a un admirador.
Her zaman şu cansız suratından kaynaklanıyor sanıyordum.
Siempre pensé que esa era tu cara de todos los días.
Her zaman bir bedeli vardır.
Siempre tiene un precio.
Her zaman istediğim hayatı elde etmeme çok az kaldı.
Estoy muy cerca de la vida que siempre he querido.
Neden her zaman yoldan çıktığımda beni kendime getirmek için yanımda oluyorsun?
¿ Por qué siempre estás ahí para encarrilarme cuando me salgo de las vías?
Her zaman sendin, Stefan.
Siempre has sido tú, Stefan.
Çünkü zayıf olan her zaman sendin.
Porque siempre has sido la más débil.
Şey... birbirini seven insanlar her zaman evlenmezler.
Bueno... las personas que se quieren no siempre se casan.
Her zaman başına bela oldum.
Siempre he sido tu cruz en el hombro.
Ve ben de sarhoş gibi etrafda gezinen, her zaman ateş üstünde gibi ilgi bekleyen bir çocuktum.
Y yo era el niño andando como un adicto, ansioso por un chute como si estuviera ardiendo siempre.
Her zaman sahip olduğum şeyi biliyorsun.
Ahora sabes lo que siempre tengo.
Her zaman seninle evlenmek için mükemmel bir yer olduğunu düşündüm.
Siempre pensé que sería el lugar perfecto para casarme contigo.
Bu anı her zaman hatırlayacağım.
Siempre recordaré este momento.
Her zaman kulübün köşesinde beklerdi.
Estaba siempre en una esquina del club.
Her zaman buluruz.
Siempre lo hacemos.
Benjamin her zaman dikkatli biriydi.
Benjamin siempre tiene mucho cuidado.
Doğru ama her zaman melekler senin menfaatine kendilerini feda ediyorlar.
Cierto, solo que parece que siempre son otros ángeles sacrificándose para tus buenas labores.
Cass ile her zaman hem fikir olmadığımızı biliyorum ama en azından gerçek arkadaşları kim biliyor.
Sabes, Cass y yo no estamos de acuerdo siempre, pero al menos sabe quiénes son sus verdaderos amigos.
Her zaman vücut sıvılarını dışarıya fışkırtırlar.
Siempre están arrojando sus fluidos corporales por todas partes.
Her zaman kaçmaya çalışıyorsunuz.
Siempre intentando huir.
Dahilik her zaman kaba kuvveti yener.
Bueno, el ingenio supera a la fuerza bruta.
Buralar her zaman ruhlar ve onları bağları ile doludur.
Siempre están llenos de espíritus con hiperactividad y déficit de atención y sus ataduras, ya sabes.
Her zaman nasılsa öyle.
Donde siempre.
Her zaman ortada kalıyorsun Sam.
Siempre juegas a ser neutral, Sam.
- Her zaman.
- Siempre.
Eğer bize ihtiyacın olursa her zaman buradayız.
Y estamos aquí si nos necesitas, siempre.
Dışarıda işler her zaman siyah ve beyaz değil.
Las cosas no son solo blancas y negras ahí fuera.
Her zaman ortada kalıyorsun.
Siempre juegas a ser neutral.
İnsanlar bu uzun mesafeli ilişkileri her zaman yürütüyor değil mi?
Pero la gente hace que estas relaciones a distancia funcionen todo el tiempo, ¿ verdad?
Onlar her zaman izliyor, dinliyorlar.
Ellos siempre están observando y escuchando.
Her zaman daha ilginç olur.
Siempre puede volverse más raro.
Her zaman iki adım önümde olmakla ilgili ne diyordun?
Bien, ¿ qué era lo que decías sobre lo de estar siempre dos pasos por delante?
Her zaman olduğu gibi burada olacağım.
Estaré aquí, como siempre.
Sen hamileyken her zaman oluyor muydu?
¿ Porque así es cómo te sentiste todas las veces que estuviste embarazada?
Evet her zaman.
Sí. Siempre.
Her zaman ölümcüldür.
Es letal. Siempre.
Avcılar her zaman suçlu değil midir?
¿ No siempre son hallados culpables?
Her zaman öyledir.
Siempre lo está.
Eğer Damon ve Stefan Salvatore birbirlerini affedebiliyorsa... o zaman her şey mümkün olabilir.
Bueno, si Damon y Stefan son capaces de compensar, entonces cualquier cosa es posible.
Uzun zaman önce Madrid'de güçlü ve kendini adamış, inançlı bir beden buldu. Ona her şeyini verdi. Bedenini ve güvenini.
Hace tiempo, encontró un recipiente muy devoto en Madrid, y su fe, se lo... se lo dio todo, su confianza y su cuerpo.
O zaman artık senin hakkında her şeyi biliyorum.
Entonces, bien, supongo que sé todo de ti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]