Işler Çeviri İspanyolca
33,401 parallel translation
Sevgilim, halletmem gereken işler var, sonra görüşürüz.
Amor, voy a hacer un par de recados. ¿ Nos vemos luego?
Resmi işler evet. Kollarındaki morlukların ne zaman olduğuyla ilgili. Ve alnı da çok belirgindi.
Por un asunto oficial, sí, y durante ese tiempo los moratones de sus brazos y de su frente eran bastante malditamente inconfundibles.
Ve işler... Ve işler değişecek.
Y las cosas... las cosas van a cambiar por aquí.
Bir saat eve gitme cezanız var ve benim de yapmam gereken işler var.
Estáis todos castigados una hora y yo tengo cosas que hacer.
- Evet, işler yeterince kötü zaten, biliyor musun?
Sí, es sólo las cosas son bastante malo, ¿ sabes?
Baksana, Alangulon ile işler nasıI gitti, bu arada?
Oye, ¿ cómo van las cosas con Alangulon?
Sana hayırlı işler.
Que te vaya bien en el trabajo.
Ancak Bayan French rezil gerçeği öğrendiğinde tüm işler bozuldu ve bu adam kadını öldürdü!
¡ Y cuando todo se vino abajo, cuando la Sra. French descubrió la despreciable verdad, la mató!
Bu işler böyledir.
Así es como funciona.
Harika işler çıkarır.
Hace un trabajo fantástico.
Muhasebe bürosunda işler nasıldı?
¿ Cómo ha ido en la oficina del contable?
Açıkçası, burada işler sensiz epey zor yürüyor.
Fue muy duro llegar aquí sin ti, sinceramente.
Belki işler biraz sakinler ise...
Quizás cuando las cosas se calmen.
Prag'taki işler nasıl gitti?
¿ Cómo van las cosas en Praga?
Ve 1919 yılında, Al Capone ilk cinayetini işler.
En 1919, Al Capone comete su primer asesinato.
Chicago'da işler nasıl?
¿ Cómo van las cosas en Chicago?
Bu yüzden, işler komşularla yükseliyordu.
Así que los negocios surgieron de los barrios.
Burada yapmamız gereken işler var..... ve yardımına ihtiyacım var.
Vamos a hacernos con unos negocios y necesito tu ayuda.
Aynen öyle, bu mağarada işler hep ciddiye bağlar.
Oh, sí. Se vuelve real en la cueva del hombre.
İyi bir hayat, zevkle ve risk almadan geçen bir hayat mı yoksa büyük işler başarma şansı olan bir hayat mı?
¿ Es una buena vida esa que se disfruta con placer y sin riesgos, o una buena vida es esa que tiene la oportunidad de lograr grandes cosas?
Yerleşkeyi bir sonraki safhaya hazır haline getirmek için zor işler yapmak zorunda kalmış olsak da, Mars görevi devam ediyordu.
Y aunque nos quedaba mucho trabajo que hacer para preparar el hábitat para la siguiente fase, la misión Marte seguía viva.
Anlaşılan, bu işler zaman alıyor.
Aparentemente, estas cosas llevan tiempo.
Bazen işler planlandığı gibi gitmez ve kimse araştırmada senden iyi olmayabilir ama kimse de benden iyi iş bitiremez.
Escúchame, a veces las cosas no resultan como lo planeamos. Y nadie es mejor investigando que tú, pero nadie es mejor que yo en ponerle fin a algo.
Kendi zevkine göre al ne de olsa bu işler senden sorulur.
Te lo dejaré a ti ; tú eres el dandi.
Senin şu polisle işler nasıl gidiyor?
¿ Qué sucede con tu amigo el policía...
Dr. Brockett'la işler ne durumda?
¿ Cómo te va con la Dra. Brockett?
Eğer işler yolunda giderse, şirketimi hayatımın sonuna kadar sen temsil edersin.
Y si funciona, contrataré a tu bufete por el resto de mi vida.
Mike sana hayır demek istemiyorum ama burada işler böyle yürümüyor.
Mike, odio tener que seguir diciéndote que no, pero así no funcionan las cosas aquí.
Sence son 5 senedir bu tarz boktan işler için imzamı taklit ettiğini bilmiyor muyum?
¿ Crees que no sé que has estado falsificando mi firma en mierdas como esta los últimos cinco años?
Ama ayrıca şunu biliyordum, eğer işler kötü bir noktaya gelirse, Mike'ı dışarı çıkarmak için ne yapmam gerekirse yapacaktım... ve ben bununla barışıktım.
Pero también sabía que, a la hora de la verdad, haría lo que hiciera falta para sacar a Mike, y lo acepté.
Rachel işler o noktaya gelirse, aileleri birleştirmek bizim işimiz değil.
Rachel. No es nuestro trabajo reunirlo con su familia si se llega a eso.
Sonra işler yolunda gitmedi.
Simplemente no salió tan bien.
Bütün korku filmleri tam da böyle işler.
Así funcionan todas las películas de miedo.
Belki fark etmişsinizdir, işler biraz karışık.
Tal vez lo notara ; hay algo de alboroto por aquí.
-... oradaki işler havada kalmış durumda.
Y el trabajo está en el aire en este momento.
Ama işler...
Pero ahora...
- İşler böyle yürüyor.
Pero es así.
- İşler değişti.
Tú no quieres entender que las cosas han cambiado.
İşler daha da kötüleşecek.
Esto irá a peor.
- Burada işler öyle işliyor Snapper.
Bueno, más o menos así se hacen las cosas por aquí, Snapper.
İşler iyice sarpa sarar, Yönetici'nin başka şansı kalmazsa kendini buraya, 21. yüzyıla gönderebilir.
Si el director no tiene otra opción que escapar de la facción, puede autoenviarse aquí al siglo XXI.
İşler kötüye gidiyor.
Aquí está peor.
İşler ilginçleşmeye başlıyor.
Las cosas empiezan a ponerse interesante, ¿ verdad?
İşler böyle yürür.
Así funciona.
İşler boka sarınca B planına geçmek gerek.
Son cosas que pasan, tienes que tener un plan B.
İşler planlandığı gibi gitmedi.
Las cosas no salieron según lo previsto.
İşler büyüdükçe..... daha fazla risk alıp ateşli ve güçlü İrlandalı rakipleri tarafından kontrol edilen... .. kuzey topraklarına kaymaya başladılar.
Mientras sus negocios crecen, comienzan a asumir más riesgos... adentrándose en el territorio del norte controlado por sus más feroces rivales... los poderosos traficantes de alcohol irlandeses.
İşler rayına girene kadar bir süre beklemeliyiz, sonra Mars'a gidiyoruz.
Tenemos que esperar un poco mientras las cosas se despliegan y luego estaremos de camino a Marte.
SPK, Mike'ın oda arkadaşıyla alakalı bazı kanunsuz işler yapmış.
¿ Qué quieres decir con que no es tan simple?
Bu şekilde yaparak kocasının dikkatini çektiğini kabul etmen gerek. İşler kötüye giderken daha da kötüleşecek gibi duruyor.
El, necesito que aceptes el rol que jugaste en todo esto - cómo llamase la atención de Blackstone y transformaste algo malo en algo peor.
İşler bir bakıma değişti. Artık değişiyorlar.
Ahora las cosas están cambiando de alguna manera.