English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ K ] / Kayalar

Kayalar Çeviri İspanyolca

1,563 parallel translation
Sonra belki de bu kayalar...
Quizá estas rocas fueron...
Kayalar!
- ¡ Piedras!
Kayalar!
¡ Sigan remando!
Büyükannem Cork'da, kayaları büyük bir inatla döven dalgaları anlatırdı hep.
Mi abuela siempre solía hablar de las olas chocando contra las rocas. Primero se volvió nostálgica.
Bir sefer orada bulundum, devasa kayaları bütün yol boyunca aşağıya... okyanusa yuvarlayabiliyordun.
Estuve allá una vez, y puedes tirar rocas gigantescas... hasta el mar.
İnsanların görmek için para ödeyecekleri şey... Werner'in bir tepeden aşağı kayalar yuvarlaması değil.
La gente no pagará dinero... para ver a Werner tirando rocas por una colina.
Deniz tehlikeli bir yerdir. Rüzgar, kayalar...
Y está el peligro de las aguas, los vientos, las rocas.
Bütün kayaların altına, bütün yarıklara baktım dipteki kumları çıplak ellerimle taradım!
De debajo de cada roca, de cada grieta He tamizado la arena del fondo con mis propias manos
Sessizliğin ve kurumuş dudaklarım gözlerimin derinliklerinde adımların... donmuş kayalar gibi
Tu silencio y mis labios secos Profundo en mis ojos Tus pisadas...
Sessizliğin ve kurumuş dudaklarım gözlerimin derinliklerinde adımların... donmuş kayalar gibi
Tu silencio y mis labios secos Profundo en mis ojos tus pisadas congeladas
Kayalar yarı canlıdır.
Las rocas son vida lenta.
Kayalar yarı... Çayıma şeker koydun mu?
Las rocas son vida lenta... ¿ Le has puesto azúcar al té?
Sahnenin üzerinde ağaçlar, kayalar, mağaralar, herşey vardı.
Sobre el escenario habría árboles... rocas, cuevas, de todo.
Kayaların üzerindeki martı kadar yalnızım.
Y solitario como una gaviota en un tajamar
Kayaların arasında oturup etrafa baktıkça neleri göremediğimi daha çok merak ediyorum.
Sentado aquí entre las rocas, cuanto más veo más me pregunto sobre lo que no veo
Gel gitlerin olduğu kayalar tarafından çevrelenmiş bütünüyle gizli, bütünüyle yasak.
Es como una laguna. Una laguna con olas. Rodeada entre acantilados.
Kayaları, metalleri, plastiği, bitkileri kullanacaklar.
Usaran rocas, metales, plástico, plantas- - Gente.
Kazmayanlar, çıkan kayaları temizleyecek ve çalışanlara su getirecek.
El que no esté cavando, que saque las piedras y traiga agua a los demás.
Evet, çemberin kayalarını yerleştirmede ona yardım etmiştim.
Si, le ayudé a poner las rocas en un círculo...
Sahra'dan daha sıcak, kavrulmuş kayaların verimsiz uzantılarıdır.
Es una extensión estéril de roca fundida. Más caluroso que el Sahara.
Sahte kayalar bile var.
Con rocas simuladas y todo.
Kayalar!
¡ Rocas!
Sancak tarafında kayalar var, Kaptan!
¡ Rocas a estribor, capitán!
Kayaların oradan tuttuk
Es necesario ir al arrecife y usar gafas.
- Ya kayalar?
Y el arrecife?
Kayalar kaygan, işime yaramaz
Muy agitado hoy. No da para ir solo.
Şu kayaları gönder, onlara bir öpücük yolla!
Dales a probar esas rocas.
Çöl ve sıcak kayalar üstünde yürüyebilirler.
Caminan por todo el desierto y sobre las rocas calientes.
Kayaları falan sever misin?
A ti te gustan las rocas y todo eso. Feliz...
Uçurumlar, kayalar, taş yığınları.
Acantilados, rocas, montones de piedra.
Kayaların arkasındalar!
Detrás de las rocas.
Kayaların arasında, 150 metre mesafe
Entre las rocas, 150 metros de la montaña.
Nasa'daki bilim adamlarıyla konuşur ve onların belirli örnekler için isteklerini alırdım, kayaları işler ve onları dünyaya götürmek için hazırlanırdım.
Hablaba con los científicos de la NASA, que me pedían muestras de ciertas rocas, Yo las analizaba y las preparaba para llevarlas a la Tierra,
Sonra jarosit bulundu. Bu mineral, kayaların asitli yer sularına ya da Yellowstone Parkı'ndaki gibi kaynak sularına maruz kaldığını gösteriyordu.
Luego se detectó jarosita, un mineral que indica que quizás las rocas estuvieran en terrenos húmedos o en un ambiente de fuentes termales, como el Parque Yellowstone,
Diğer ipuçları arasında kayaların içinde bulunan ve tuz kristallerinin eriyip aktıkları boşluklar, tortu desenleri vardı ve bunlar binlerce yıl boyunca akmış suyun varlığını ima ediyordu.
Las rocas también tenían cavidades donde los cristales de sal quizás se disolvieron y patrones de sedimento que indican la presencia de agua en movimiento durante miles de años,
Bunlar okyanusun dibindeki kayalar.
Éstas son rocas del fondo del océano,
Kabus bataklığı eteğindeki keskin kayaları havaya uçuran bendim!
Fui yo quien hizo explotar la costa del Pantano Pesadilla!
- Kayaların üstündekiyle aynı değil.
- No las mismas de la piedra.
Onun kayaları delmeye yetecek kadar gücü vardır.
Es lo suficientemente poderosa como para cortar rocas.
Milyonlarca ton su, kayalar ve gaz.
Millones y millones de toneladas de agua, rocas y gas.
Sert kayalar nehri engeller, iki kola ayırır onu.
La corriente obstruida por una roca, se divide en dos.
Nehir çok hızlı akar, kayalar tarafından engellense, iki kola ayrılsa bile,
El rio fluye muy rapido incluso si se interponen las rocas, las parte en dos.
"kayaların, yabani otların ve papatyaların arasındaki masanın üstünde. " Orada yıllar önce yaşadım.
Viví allí muchos años atrás.
Sahra'dan daha sıcak, kavrulmuş kayaların verimsiz uzantılarıdır.
Es una superficie estéril de roca ardiente más sofocante que el Sahara.
Etraftaki bütün taşlar ve kayalar yok olsa bile, yüreğinizdeki o güç hep oradadır.
Corazones que permanecerán intactos cuando todas las rocas y piedras se hayan desgastado
Tuhaf kayalar.
Curiosa forma de rocas.
Kayaların üstüne en iyi şekilde hazırlanmış içkiler?
- Dean Martin. - ¿ El trago que va mejor con hielo?
Nicolai kayaların arasına sıkıştı.Kötü durumda.
Nicolai está herido en las piedras arriba de la cascada.
- Kayaları kim hareket ettirmiş?
¿ Quién movió las rocas?
Kayalar mı?
¿ Piedras?
Bu kayalar...
Estas rocas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]