English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ K ] / Kokusu

Kokusu Çeviri İspanyolca

6,699 parallel translation
Hormonlarının kokusu hâlâ taze.
Sus feromonas aún están en el aire.
Havanın... kokusu... çok güzel.
El aire... huele... dulce.
Suda kan kokusu aldığım diye şaşırmış numarası yapma.
No te hagas el sorprendido cuando huelo la sangre en el agua.
- Bir komplo kokusu alıyorum.
Me huele a conspiración.
Neyse, dergide bunlari yakmami söylüyor ama yanik kitap kokusu bana Texas'taki kilise pikniklerini hatirlatiyor.
De todos modos, sugiere que establecerlos en el fuego, pero el olor de la quema de libros me recuerda a las comidas campestres de la iglesia en el este de Texas.
Yiyecek kokusu gibi gelmiyor. Sanırım küf kokusu.
No parece un aroma de comida, creo que tal vez es moho.
Skandal kokusu alıyorum.
Huelo a escándalo.
Kokusu ağır geldi.
Es el olor...
Weberman'ın berbat bir ağız kokusu var.
Weberman tiene el peor aliento.
Şanslısınız ki, üzerlerine çiftliğin keskin kokusu sinmiş dişi yaratıkları tercih eder.
Por suerte para usted, prefiere hembras que huelan a corral.
Duman kokusu mu var sanki?
¿ No hueles humo?
Elektirk motorlar, ozonun soluk kokusu.
Motores eléctricos, hay olor a ozono.
Ah, kokusu benim sinüslerde erime yapıyor.
Ugh, el olor está haciendo que se me derrita la sinusitis.
Ama dedi ki, saldırıya uğradığında kükürt kokusu almış.
azufre mientras le atacaban.
Şirket birkaç sene önce kapanmış olabilir. Ama kükürt kokusu hala duruyor olabilir.
Bueno, puede que la fábrica quebrara hace un par de años, pero el olor a azufre puede que haya perdurado.
Çünkü o çok çeşitli baharat kokusu veriyor.
Porque el carro de la compra tiene años de condimiento que lo cubren.
Bir zamanlar sadece kokusu bile seni dağıtıp, nasıl da çeneni çözerdi. - Odamdan defol git.
Hubo un tiempo en que solo el olor conseguía que te volvieras descuidada y charlatana.
Bira kokusu...
Huele a cerveza...
Ve çamur kokusu.
Y barro...
Pastırma kokusu alıyorum.
¡ Huele a tocino!
Ben neden pastırma kokusu alamıyorum?
¿ Cómo es que no huelo tocino?
Kokusu ta nerelere kadar geliyor.
Podría olerlo a un kilómetro.
- Bana bir masal anlat. - Yumurta kokusu şu an...
Ahora mismo el olor de los huevos no me...
Kokusu post-it gibi gelmedi.
No me huelen cómo papeles adhesivos.
Yanık kokusu geliyor anne!
¡ Huelo humo! ¡ Mamá!
- Nerenin işe giderken burnuna gelen güzel tereyağı kokusu yoktur?
¿ Sabes qué no tiene el olor mantecoso saliendo de él camino al trabajo?
- Güzel otel kokusu olmuş.
Lindo tufo a motel hay aquí...
İnanılmaz güzel bir antika kokusu var üzerinde. Küflü, ağır, köhne.
Sacarlo de la caja y ver ese buqué húmedo maravilloso de antigüedades.
Annem ve babam, öldüğünü gördüğüm adamlar Lamb amcamın sigarasının kokusu Errol Flynn'in bir ipin ucunda sallanması ve hançerimin ucunun böbreği delerken verdiği his.
Mis padres, los hombres que vi morir el olor de los cigarrillos del tío Lamb. Errol Flynn balanceándose en una soga la sensación de mi puñalada atravesándole el riñón.
Sadece kokusu bile midemi bulandırmaya yetti.
Sólo el olor de ella me hace recordar a Lady Diana.
Bu yemeğin kokusu direk benim mideme vuruyor.
Ya sabéis, ese olor a wantán está yendo directo a mi barriga.
Strigoi'nin kokusu.
"Eau de Strigoi."
Alkol kokusu alıyorum da.
Puedo oler el alcohol.
Kurbanda sarımsak kokusu vardı.
Olía a ajo sobre la víctima.
Nefesindeki sarımsak kokusu ve dokusu arsenik zehirlenmesini gösterir.
El olor a ajo en la respiración y la traspiración del cuerpo es un indicador común de envenenamiento por arsénico.
- Çünkü onun hiç kokusu yok.
- Porque no tiene olor.
Ayrıca birkaç kez üzerinde parfüm kokusu vardı.
Y olía a perfume un par de veces.
Onaylanmış, arındırılmış, organik kedi idrarı ve vücut kokusu.
Certificada, purificada orina de gato orgánica y su olor corporal.
İnanılmaz derecede acı veren ve bitkin düşüren bir gazdır. Kokusu da olmadığından, içinize çektiğinizi hissettiğiniz anda ve derinize temas ettiği anda artık vakit çok geçtir.
Es increíblemente doloroso y debilitante, y ya que no tenía olor, en el momento en que se dio cuenta que había inhalado, y fue en su piel, ya era demasiado tarde.
- Kokusu normal geldi.
Huele bien para mí.
- Üzerinde de kek kokusu vardı!
¡ Y olió un pedazo de torta!
Zaferin tatlı kokusu.
¡ Ah! El dulce olor de la victoria.
Kokusu, lastik çöplüğünde yanan lastiklerin kokusu gibi geliyor.
¡ Es como un quemadero de llantas justo en mi nariz!
Hoş bir kokusu var.
Huele bien.
Nefesinden alkol kokusu almasa bile bunu sorması gerekiyor.
Te lo hubiera pedido incluso si tu aliento no oliera a alcohol.
Hoş bir kokusu var.
Huele bien aquí.
Büyükannem, onun delilik kokusu taşıdığını söylerdi.
Mi abuela diría que porta el hedor de la demencia.
Bu şey bebek bezi temizleyemecek kadar aptal olduğundan, Frankenstein'ın pisliğinin sonu gelmeyen kokusu,
Es un olor constante a mierda de ese hijo de Frankestein, porque esa cosa es muy tonta como para cambiar pañales.
Senden sürekli güçlü bir makine yağı kokusu geliyor.
Tu siempre hueles a aceite de motor.
Kokusu burnuma geliyor.
Puedo olerlo.
Onun kokusu her tarafına sinmiş.
Lo puedo oler en ti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]