Koyu Çeviri İspanyolca
3,530 parallel translation
Buralar çok koyu çıkmış ve bu kopya...
Está oscuro aquí y esta copia...
Güzellik, hakikat, çoban kavalı, aleve benzer kırmızı taş koyu şarap rengi deniz...
La belleza, la verdad, la pipa del Pastor, las llamas brillantes cual gema, los matices rojizos del mar...
Dostum, uzun koyu saçları, muhteşem gülümsemesi,.
Tío, largo pelo negro, una sonrisa maravillosa,
Kesiğin sonunda koyu bir çizgi görülüyor.
Puede ver una línea oscura de demarcación cerca del corte del extremo.
Olivia koyu renklileri dolduracağını söyledi, sonra da Deshawn'la odasına gitti ve gelmedi.
Olivia dijo que iba a hacer una carga negra, luego simplemente desapareció en su habitación con Deshawn.
Koyu renkliler kedi mamasıyla besleniyor, gördüm onları.
Los morenos viven a base de comida de gato, los he visto.
Bu Harvard profesörleri tarafından genellikle yanlış anlaşılan, koyu fanatikler içindi.
Esto también es un bonus para los fans de lo duro quienes no son confundidos con profesores de Harvard.
Yakışıklı, Kafkasyalı, koyu saçlı.
Guapo, blanco, cabello oscuro.
Genelde vücudumu koyu alkolle zehirlemem ama bu viski... mükemmel!
No acostumbro a envenenar mi cuerpo con bebidas fuertes, pero este wisky es... ¡ excelente!
Liman Koyu Kasabı'nda da açmaza girdim.
Estoy en un callejón sin salida con lo del Carnicero de la Bahía.
Liman Koyu Kasabı'nda da açmaza girdim.
Estoy en un callejón sin salida con lo del Carnicero de Bay Harbor.
Liman Koyu Kasabı'nın hâlâ hayatta ve Miami'de olduğunu düşünüyorum.
Creo que El carnicero de la bahía sigue vivo y está en Miami.
Liman Koyu Kasabı, Doakes'tu. Bitmiştir.
Doakes era El carnicero de la bahía, fin de la historia.
Pekâlâ, burada hayaletin ilk yangın çıkardığı Brickell Koyu'ndaki Y'de temizlik görevlisi olduğunuz yazıyor.
De acuerdo, aquí dice que trabaja como conserje en el Y in Brickell Bay donde el Fantasma prendió el primer fuego.
Ama Dexter Morgan hariç. Liman Koyu Kasabı soruşturmasında onun marinasını kuşattığımız vakit teknesini başka bir yere götürmüş.
Menos Dexter Morgan, quién oportunamente trasladó su barco justo cuando nos acercamos a su atracadero durante la investigación oficial del Carnicero de la bahía.
Liman Koyu Kasabı'nın Dexter olduğunu mu düşünüyorsun?
¿ De verdad crees que Dexter es El carnicero de la bahía?
Doakes, Liman Koyu Kasabı değilse demek ki biri ona komplo kurdu.
Si Doakes no era El carnicero de la bahía, entonces significa que es posible que alguien le inculpase.
Muhtemelen de onu öldürdü. Bu kişi asıl Liman Koyu Kasabı olabilir.
Lo que significa que probablemente esa misma persona le asesinó, lo más probable que fuera el verdadero Carnicero de la bahía.
Demek Liman Koyu Kasabı'nın kurbanlarını kestiği gibi Dexter annesinin kesilmesini seyretti.
¿ Eso significa que Dexter vio cómo troceaban a su madre, igual que El carnicero de la bahía trocea a sus víctimas?
- Liman Koyu Kasabı mı öldürdü?
¿ Asesinado por El carnicero de la bahía?
Liman Koyu Kasabı, kurbanlarının kan lamlarını topluyordu.
El carnicero de la bahía toma muestras de sangre de sus víctimas en portas.
Hatta Dexter, asıl Liman Koyu Kasabı olamaz mı?
Jesús. ¿ Y si Dexter es el verdadero Carnicero de la bahía?
Liman Koyu Kasabı'nın hâlâ hayatta ve Miami'de olduğunu düşünüyorum.
Creo que el Carnicero de Bay Harbor está vivo y sigue en Miami.
Liman Koyu Kasabı, Doakes'tu. Bitmiştir.
Doakes era el Carnicero de Bay Harbor, fin de la historia.
Liman Koyu cinayetlerinin tarihiyle karşılaştırabilirsin.
Compara las fechas con los asesinatos del Carnicero de Bay Harbor.
Doakes, Liman Koyu Kasabı değilse yapılacak en iyi şey, son günlerini araştırmak olur.
Si Doakes no fue el Carnicero lo mejor será investigar los últimos días de Doakes.
Liman Koyu Kasabı olduğuna dair kanıtım var.
Tengo evidencias de que es el Carnicero de Bay Harbor.
Liman Koyu Kasabı Doakes'tu.
Doakes es el Carnicero de Bay Harbor.
Ağabeyinin Liman Koyu Kasabı olduğunu düşünüyormuş.
Cree que tu hermano es el Carnicero de Bay Harbor.
Liman Koyu Kasabı değilim ben.
No soy el Carnicero de Bay Harbor.
Liman Koyu Kasabı sensin.
Tú eres el Carnicero de Bay Harbor.
Liman Koyu Kasabı o.
¡ Él es el Carnicero de Bay Harbor! Tiene que serlo.
O kayıkhanede Doakes'un Liman Koyu Kasabı olduğuna dair kesin kanıt bulduğumuzu ve sana vazgeçmeni tavsiye etmeme rağmen kayıtsız tutumuna devam ettiğini.
Que encontramos pruebas definitivas en el cobertizo de que Doakes fue el Carnicero de Bay Harbor y que, a pesar de mi consejo para que desistas... -... continuaste tu imprudente curso.
Liman Koyu Kasabı'nın cinayetlerine hâlâ devam ettiğini canla başla kanıtlamaya çalışırken Travis Marshall'ın ölümündeki yarım kalmış işleri gözden kaçırmışım.
Estuve tanto tiempo intentando probar que el Carnicero seguía activo que descuidé algunos cabos sueltos con la muerte de Travis Marshall.
Doakes, Liman Koyu Kasabı değilse yapılacak en iyi şey, Doakes'un son günlerini araştırmak olur.
- Si Doakes no fue el Carnicero lo mejor será investigar los últimos días de Doakes.
Dexter, asıl Liman Koyu Kasabı olamaz mı?
¿ Y si Dexter es el verdadero Carnicero de Bay Harbor?
Liman Koyu Kasabı.
El Carnicero de Bay Harbor.
Benim Liman Koyu Kasabı olduğumu nereden çıkarmış?
¿ Qué le hace pensar que soy el Carnicero de Bay Harbor?
Liman Koyu Kasabı da kurbanlarını parçalara ayırıyordu.
El Carnicero de Bay Harbor también desmembraba a sus víctimas.
Liman Koyu Kasabı ben miyim sence?
¿ Cree que soy el Carnicero de Bay Harbor?
Ama bu Liman Koyu Kasabı olayı ortaya çıktığında kimseye söylemediğim bir şey olmuştu.
Pero después surgió el caso de Carnicero de Bay Harbor y pasó algo que nunca le comenté a nadie.
LaGuerta hâlâ Liman Koyu Kasabı'nı araştırıyormuş.
LaGuerta sigue investigando al Carnicero de Bay Harbor.
Üzgünüm ama Dexter Morgan'ın Liman Koyu Kasabı'yla hiçbir ilgisi olduğunu düşünmüyorum.
Lo siento, pero no creo que Dexter Morgan tenga algo que ver con el Carnicero de Bay Harbor.
Liman Koyu Kasabı'nın ben olduğuma karar verip tutuklayabilirsin.
Tal vez decidas que yo soy el Carnicero de Bay Harbor y me arrestes a mí.
Maria'nın senin Liman Koyu Kasabı olduğuna dair çılgın fikrine hiç ehemmiyet göstermemeliydim.
Ni siquiera debería haber considerado la loca teoría de María de que tú eres el Carnicero de Bay Harbor.
Burada, Avustralya'daki Köpekbalığı Koyu'nda falezler bana, yeryüzünün tarihini fısıldıyor.
Pero, en realidad, no veía nada. Aquí, en la australiana Bahía del Tiburón, los acantilados me susurran la historia de la Tierra.
Ama Köpekbalığı Koyu'nda, daha fazlası var.
Pero la Bahía del Tiburón no se limita a eso.
Avustralya, Köpek Balığı Koyu'nda olduğu gibi, gezegenin okyanuslar ile kaplı olduğu dönemde, milyarlarca plankton isteletinin yığılması sonucu oluşmuştur.
Como en la Bahía del Tiburón, en Australia, están compuestas de miles de millones de esqueletos de plancton, amontonados en la era geológica en la que el océano cubría el planeta.
Erkek. 30-40 yaş arasında. Zayıf yapılı. Kısa ve koyu saçlı.
Hombre, de 30 a 40, complexión pequeña, bajito, pelo oscuro, sin camisa.
Liman Koyu Kasabı.
El carnicero de la bahía.
MONTEREY KOYU AKAVARYUM ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
"SAQUEO DEL ATÚN" EL EQUIPO DE TARA