Kısa boylu Çeviri İspanyolca
445 parallel translation
Kısa boylu, pek yakışıklı değil ve kocaman bir burnu var.
Es bajo, nada apuesto, y tiene una nariz grande.
Sebebini bilmiyordum ama kısa boylu, zayıf ve güler yüzlü bir adam görmeyi bekliyordum karşımda.
No sé por qué lo imaginaba pequeño y sonriente...
kısa boylu esmer adam.
El hombre misterioso.
- Soluk yüzlü, kısa boylu olan mı?
- ¿ El tipo bajo y pálido? - Sí, ese mismo.
- Kısa boylu, soluk yüzlü.
- Bajo y pálido.
" Uzun boylu musun? Kısa boylu musun?
" ¿ Eres alto o bajo?
Kısa boylu, çok zengin biri.
Un tipo bajo con mucho dinero.
Kısa boylu esmer İrlandalı. Fazla konuşmazdı.
Un irlandés bajito y moreno.
Uzun boylu, kıvırcık saçlı ve esmer biriyle dans ettiğimi sonra çilli ve kısa boylu biriyle ve kulağıma şarkı söyleyen iri yarı ve sarışın biriyle dans ettiğimi hatırlıyorum.
Recuerdo que bailé con un chico alto, oscuro... con el pelo rizado... y con uno bajito con pecas... y con un rubio muy gordo que me cantaba al oído.
Onunla birlikte bir de kısa boylu yaşlı bir beyefendi vardı.
Y un caballero muy bien parecido.
Kısa boylu olan Protestan'mış.
- Y el bajito es protestante.
Geçen gece saat onu on geçe siyah takımlı kısa boylu bir adam gördük ya?
El tipo del traje negro de tren.
Şişman, kısa boylu ve bıyıklı esmerler.
Morenitas, gordas, bajitas y con bigote.
Biri uzun, kısa boylu, diğeri zayıf ve şişman.
Sí, uno alto y bajo, el otro delgado y gordo.
Biri orta yaşlı, kısa boylu.
Uno es bajo y de mediana edad.
İçlerinden biri, kısa boylu olanı Lamont diye bir arkadaşına mektup yazmaktan söz edip durdu. Bu Lamont denen adam Loop diye bir yerde motor tedarik işiyle uğraşıyormuş.
Uno de ellos, el bajito, tiene que escribir a un tal Lamont... de una zona comercial llamada el Loop.
Çirkinliğini, sakatlığını bir derece azalmak için kendini kısa boylu, hoş bir genç olarak tanıtabilirsin.
Quitas importancia a tu deformidad, y te crees un joven normal, con una pequeña cojera.
Kısa boylu bir hemşire komşusu var.
Al lado, vive una enfermera.
Hiç uzun boylu, zayıf bir sarışın yoktu, ama kısa boylu bir kızıl vardı.
Nunca hubo una rubia alta y delgada... pero hubo una pelirroja pequeña.
Ben kısa boylu, tıknaz olanım.
Yo soy el robusto, el más grandote.
Birincisi, kaşları her yandan fışkıran kısa boylu bir adamdı.
Uno de ellos era bajo y tenía las cejas pobladas y despeinadas.
Kısa boylu, bıyıklı, faşist, değil mi?
¡ Pequeño con bigotes y fascista.
Ortalamadan kısa boylu. Ben yanında kule gibi kalıyordum.
Era bajo, yo era mucho más alta.
Soldaki kısa boylu, Pirman Lab'da ilaç bölümünde çalışıyor.
La pequeña de la izquierda está trabajando. Trabaja en los Laboratorios Pirman. Especialidades farmacéuticas.
Nasıl tarif etsem vücudu biraz kıllı kısa boylu.
¿ Cómo lo describo? Es... Tiene mucho vello corporal, algo bajito.
Toulouse Lautrec, en sevdiğim kısa boylu adamlardandır.
Toulouse-Lautrec. Uno de mis hombres pequeños favoritos.
- Kısa boylu ama neşeli biri.
- Déjame hacerlo sola.
Kısa boylu bir erkeğe aşık olabilir misin?
¿ Crees que podrías amar a un hombre bajo?
Çok çekici, kısa boylu bir erkeği sever misin?
¿ Te gustaría amar a un hombre bajito muy atractivo?
Kısa boylu bir İskoç'tu.
Era escocés.
Şık ayakkabısı ve şemsiyesi olan kısa boylu bir İskoç tarafından ha?
¿ Un escocés con buen calzado y un paraguas elegante?
Kısa boylu, kaba ve sinirli biri. Alt dudağı berbat durumda.
Bajito, nervioso, con una cicatriz en el labio inferior.
- Kısa boylu, kaba biri. Hep o konuşur.
- Bajito, nervioso y es el que habla.
Sorunlu bir hastam sandım ve halletmeye çalışıyordum ki bu kısa boylu, toplu olan bana vurdu.
Pensé que era un paciente alterado. Trataba de controlarlo cuando el bajo y gordo me pegó.
Ve her perşembe akşamı barda berbat bir kabare şov vardır. Kısa boylu, kara kuru, 25 cm'lik kıçı olan bir Latin'le iri, şişko, saçı briyantinli, koca götlü bir karı yabancılar için Flamenco sunar.
Y cada jueves, el cabaret... donde actúa una vaca tonta con el pelo engominado... y un culo enorme, que presenta flamenco para los extranjeros.
Şu kısa boylu adamla uzun boylu karısı.
El bajito con la mujer alta.
Kısa boylu bir erkekle uzun boylu bir kadının evlenmesi gerçekten çok kötü.
Es terrible cuando un bajito se casa con una alta.
Peki ya Bay Sivrisinek? - Kısa boylu.
¿ Vio al hombre bajo?
Tüvit takımlı kısa boylu adamlar kurbağaları doğrar, bağış toplar.
Un montón de tipos con trajes de lana cortando ranas, viviendo de becas y...
Asker tıraşlı, kısa boylu olan.
Es bajo, con el pelo al rape.
Evet, ama hepsi kısa boylu.
Si, pero son de este tamaño.
Bu maç bile sayılmaz, çünkü Tokyo takımında kısa boylu adamlar var!
No es un partido equilibrado, los jugadores de Tokio son todos pequeños!
Bombacının kimliği belli oldu mu? Kısa boylu, asabi ve dağınık saçlı.
- Es pequeño, nervioso, pelo alborotado.
Kısa boylu, eksantrik, mutsuz bir gençlik yaşayan, orta Avrupalı bir ekek.
un hombre centroeuropeo, pequeño y excéntrico, que tuvo una juventud desgraciada.
Bilirsin, şu koyu tenli, yakışıklı, kısa boylu çocuk.
Ya sabes, ese hombre bajito, moreno y atractivo.
- Kısa boylu, 1.60 falan.
- ¿ Bajito, de 1,60 m.?
Kısa boylu!
¡ Grandullón!
Kısa boylu olabilirim ama elim açıktır.
Seré bajito pero no tacaño.
Casusunuz kısa boylu, esmer, güzel gri gözlü ve kalçadan ateş eden biri mi?
¿ Es su agente bajita, morena y guapa con bonitos ojos grises y dispara desde la cadera?
- Kısa boylu bir adam.
- Un tío bajito, rechoncho.
Kısa boylu.
Es pequeño, casi un enano.