Kısaca Çeviri İspanyolca
2,815 parallel translation
Kısaca selam.
Hola, básicamente.
Janardan... kısaca JJ.
Janardan... JJ, para abreviar.
Sadece biraz düzeltme yapacaklar. Kısaca kopyasını.
Sólo hay que hacer un par de ajustes más básicamente en el texto.
Burada mükemmel bir insan vardı kısaca, "Ya bu deveyi güdersiniz ya da bu diyardan gidersiniz." diyordu.
y ahora, aqui habia un gran ser humano, al decir, "o estudias o fracasas."
- Kısaca operasyonun beyni.
Uno de los cerebros de la operación.
- Kısaca öyle, evet.
- En pocas palabras, sí.
Kısaca ya büyüyecek ya da yönetimi devredeceksiniz.
O crecen o serán absorbidos.
Peki, o erkenden beni görmeye geldi, kısaca konuştuk ve ben sonra buradan ayrıldım.
Su manuscrito? Parece que sí.
Kısaca ifadenizi almam gerekiyor.
Sólo necesito tomarle una declaración rápida.
Kısaca bir büyük tabak erişte işte.
- Comida vietnamita. Es básicamente un tazón grande de fideos.
Kısaca Seyfi diyorduk.
"Y cariñosamente Saifee"
Kısaca, hayatım yalnız ve zordu.
En resumen, mi vida era solitaria y difícil.
Kim, ona ne bulduğuna kısaca açıkla.
Kim, resúmele lo que descubriste.
Kısaca altı saat diyelim.
Digamos seis horas.
Atma işine hiç bulaşmayıp ona kısaca burada olmadığımı söyleyemez miydin?
¿ debería haber sido mas facil haberse saltado la parte donde me arrojabas y solo decirle a ella que no estoy aquí?
Kasper kısaca bahsetti.
Kasper me informó.
Sizinle Jane hakkında kısaca konuşabilir miyim?
Adios. ¿ Puedo hablarte un segundo sobre Jane?
Daireye kısaca bir bakacağız olur mu?
Sólo vamos a ver el apartamento un segundo, ¿ vale?
Dünya sana kısaca "evet" diyor.
El mundo literario te está diciendo "sí".
Kısaca sorun da bu.
Ese es el problema, pequeño.
Kısaca, dün bana senin dinleyip dinlemediğini sorduklarında mahcup oldum.
Bueno, pasé vergüenza cuando ayer me preguntaron si lo habías escuchado ya.
Yani kısaca. Aynı Sleepless in Seattle gibi.
Así que básicamente, es como la película "Algo para recordar".
Kısaca ablan ne diyorsa o.
Así que... lo que diga tu hermana esta bien.
Yaptıklarımı ruhun duymayacak, kısaca beni umursa gibi yapmaktan vazgeç.
Ni siquiera sabrás que hice, así que para de pretender que te preocupas por mí,
O hazır ama. Kısaca, artık ikiniz aynı tarafta sayılmazsınız.
Bueno, ella lo está, así que no tienen el mismo ritmo.
Kimsenin kısaca sokak diye- -
- Plaza Sésamo - ¡ Oh! No sabía que alguien...
Sicili temiz, yalnız yaşıyor, kısaca ailesi yok çekimdeyken hep bir telefon taşıyormuş.
Sin antecedentes, vive solo, no hay datos de su familia cuando trabaja siempre lleva un celular.
Kısaca Pitonun çenesi gibi bayanınki de yerinden çıkmış,
Quiere decir que la mandíbula de esta mujer podría girar sobre sí misma, como una pitón.
Kısaca İSK deniyor.
- Se llama interruptor- -
Kısaca böyle.
Básicamente eso es todo.
Kısaca birçok açı yakalamak için birçok fotoğraf makinesi kullanıyorum.
Así que múltiples cámaras sacando fotos desde múltiples ángulos.
İlk geldiğinizde kısaca tanışmıştık.
Nos conocimos cuando llegó.
Kısaca, gidiyorum!
Así que ¡ me voy!
... para sorunu şimdiki insanımızdan önce kısaca özetlenebilir.
"El tema fundamental" "antes que nuestro pueblo..." "... pueda expresarse brevemente ".
Kısaca, Paul'un tek işi bize işkence edip hayatlarımızı cehenneme çevirmek için her şeyi yapmaktı!
Básicamente el trabajo de Paul es hacernos novatadas y lo imposible para convertir nuestra vida en un infierno.
Kısaca, orada bulundum ve onu yaptım diyelim.
Estaba allí, lo hice.
Eğer bu da romantikse olur! O halde kısaca ZamandaSıçrayan diyelim.
¡ Mayushii tiene una idea!
Bu kısım içerikten çıkarılırsa, Her şey daha da kötü görünebilir.
- Todo puede sonar mal si se saca de contexto.
Soğuk Savaş'ı artık kafandan at, Harry.
Oh, saca tu cabeza de la Guerra Fria, Harry.
Oturun, afiyetle kurabiyeleri yiyin. Sivri uçlu sutyenini ve kırbacını çıkar.
Sentaos, disfrutad las galletas, saca de la maleta tu sujetador puntiagudo y tu látigo y fustígale.
O tembel kıçı kaldırıp bizimle burada buluş.
Así que saca tu holgazán trasero de la cama y ven a encontrarnos.
Kısaca olanlar şöyle :
Gonsalves por mi cuenta.
Kırıklarla dolu bir saça, çarpık dişlere, tek kaşa ve dandik bir bronzlaşma spreyine sahip olmaktansa, bir angut olmayı tercih ederim.
Bueno, prefería ser un tonto que tener las puntas abiertas dientes torcidos, ceja única, y un bronceado artificial de mala calidad.
Kıçını oradan kaldır.
Saca tu culo aquí.
Kemikli kıçını kaldır yataktan!
¡ Saca tu huesudo culo de la cama!
Parti kıyafetlerini hazırla.
Saca tu vestido de fiesta.
Evet, süper! Şu kısımdan çıkar ve sonra sonuna kadar sapla!
Sí, perfecto, saca esa parte, y luego afila el final.
artık ondan umudunu kes bunun üstesinden gel biz çok havalıyız, arabada keyif çatıyoruz ve buradan ne kadar küçük göründüğünü de bilmiyordum.
* Hey, saca tus ojos del premio * * Date por vencido * * Estamos volando, estamos vibrando y aprendiendo *
Hepsi çıksın, ufaklık.
Saca todo, pequeño. Oh, ¡ bien!
Ya bilinçaltının karanlık kısımlarını su yüzüne çıkarıyorsa?
¿ Y si también saca las partes más oscuras de tus subconsciente?
Yani Tom ATM'den parayı çekip Jimmy de kırmızılı kadının peşine düştüğünde, Krick'i tuvalete kadar takip etti.
Así que, Tom saca el dinero del cajero y cuando Jimmy está distraído por la del vestido rojo, sigue a Krick al baño de caballeros.