Kısacası Çeviri İspanyolca
1,705 parallel translation
Kısacası, görünüşe göre mutluydu.
Considerando todas las cosas, ¿ él estaba feliz?
Kısacası aşırı üretmek için para alıyoruz.
La verdad del asunto es que se nos paga por sobreproducir.
Kısacası, bir leydi mi?
¿ Es al menos... una señorita?
Kısacası bir eczaneye ihtiyacım var.
Básicamente, necesito una farmacia.
Kısacası, nişanlandık. Sadece babama söyleriz ve bunun hakkında söyleyecek daha fazla bir şey yok.
Se lo acabamos de decir a papá y no hay nada más que hablar.
Bayan Gowan için su bardağı götürmeler, ona bakmak için yukarı koşmalar - kısacası, olman gereken hanımefendi yerine hizmetçi gibi davrandın.
Ir de de un lado a otro con un vaso de agua para Mrs. Gowan, subir corriendo a cuidarla igual que lo haría una criada en vez de la dama que se supone que eres. ¡ Me avergonzaste, Amy!
- Önemli bir şey değil aslında. Alakay'ın kabul töreninden hiç geçmemesine takmışlar kafayı konuşup duruyorlar işte. Kısacası, o resmi olarak sürünün bir üyesi olamaz.
Es qué imagínate, él no pasó el rito de iniciación y no puede seguir entre nosotros.
Kısacası, kötü bir hayat değil.
Con todo, mi vida no está mal.
Kısacası bir robot.
Básicamente un robot.
Kısacası, senden memnun değil.
Digamos que no está muy contenta.
Kısacası, eşcinseller harika insanlardır.
Al final, los gays son gente realmente estupenda.
Kısacası güç kimliğim ipin ucundaydı, hem de çok fena.
Digamos que mi poder peligraba. Peligraba muchísimo.
Yani kısacası işe yaramazsın.
No nos dan armas. Así que eres inútil.
Yani kısacası ne aradığını biliyorum.
Así que básicamente lo sé lo que está buscando!
Kısacası, nerede ne yaptığınızı adım adım izlememiz gerek.
Así que necesitamos saber dónde estáis y qué es lo que hacéis en cualquier momento.
Kısacası ya bu az benzin yakan, kaliteli aile arabalarından satın al, ya da beni yalnız bırak.
Sabes, o compras uno de estos excepcionales coches, con dosificador de gas, o me dejas en paz.
Kısacası akşamım tam olarak iyi bir şekilde dengeyi sağlamış oldu.
Si sumamos todo, la noche resultó bastante equilibrada.
Yaşımız daha yakın, huylarımız, zevklerimiz kısacası her şey.
Somos afines en edad, temperamento, gustos... Prácticamente en todo.
Kısacası boku yediniz.
Básicamente estáis jodidos.
Kısacası daha az kaynakla daha çok iş yapabilmenin bir yolunu bulmak zorundayız.
Nosotros, simplemente tendremos que buscar la forma de hacer más con menos.
Pek iş çıkmadı benden kısacası.
No. No fui una buena elección para ti.
Kısacası elimizde bir kart var, nerede olduğu belli değil. Ayrıca bir binaya gireceğiz, onun da adresi yok.
Así que, tenemos una tarjeta de datos, que podría estar en cualquier parte, y tenemos que colarnos en un edificio, cuya localización todavía no se ha determinado.
Yani kısacası şu memur bu evraka ulaşırsa Devlet Gelirleri Dairesi yakanızı bırakmaz.
El punto es que si el buen oficial obtiene estos papeles sabe que se llenará de auditores.
Kısacası kitap bir komedi!
En resumen, ¡ se trata de una comedia!
Kısacası, sanırım boşanma işini konuşma zamanı geldi.
En breve, creo que es tiempo de que comencemos a hablar sobre el divorcio.
Kısacası günümüz ilişkileri hakkında pek de uzman sayılmazsınız.
No creo que los dos seáis unas autoridades en las relaciones modernas.
Geç geliyorlar, malzeme çalıyorlar. Kısacası, canları ne halt etmek isterse onu yapıyorlar.
Gente llegando tarde, robando suministros básicamente haciendo lo que se les ocurra.
Kısacası, bu hafta sonu süresince patronunuz onlar olacak.
Serán sus jefes el fin de semana.
Bundan eminim, emin sayılırım, kısacası babam sensin.
Estoy muy seguro que eres, como si fuera... técnicamente hablando... mi papá.
Ve hayatımdan, patronumdan,... sokaktaki herkesten, dairemizden, bu evden ve istediğimizi sanarak aldığımız her şeyden,... kısacası her şeyden nefret etmeye başladım.
Y yo empecé a odiar mi vida a odiar a mi jefe, a la industria publicitaria a nuestro apartamento, a nuestra casa a todo lo que compramos que creímos que queríamos odiaba todo.
Kısacası, garip bir adam aslında.
En resumen, un extraño, de hecho.
Kısacası, yerlilerle yabancılar farklı dünyaların insanlarıdır.
por eso el mundo puede ser dividido en dos partes Los que buscan ostras, y los que chupan mejillones.
Kısacası, eğer ülkenize, annenizin güvenliğine önem veriyorsanız kimse sizin kim olduğunuzu bilmemeli.
O sea, si su país y la seguridad de su madre le interesan, nadie debe saber quién es usted.
Kısacası adamın düşündüğü ama yapamadığı.
En una avellana... Lo que un hombre piensa pero no puede hacer...
Kısacası, efendim.
En breve, señor.
Kısacası beraber anlaştık.
Básicamente, nosotros... lo acordamos mutuamente.
Kısacası- -
En resumen...
Kısacası, bir bombalama olmuş.
Viene de decir que ha habido un bombardeo en la tierra.
Açlıktan ölmek üzereydim ve kısacası, Bayan Elek, bena siz bakmıştınız.
Me estaba muriendo de hambre. Y, usted enseguida me alimentó, Sra. Elek.
Kısacası, o süslü saç modelinin içinden işe yarar bir bilgi çıkmadığı sürece hayatımdan çıkmanı öneriyorum.
Entonces, a menos que tengas algún útil pedazo de información en ese alterado peinado sugiero que desaparezcas de mi vida.
Kısacası, projeni kapak konusu yapmak istiyorlarmış.
Y básicamente, el acuerdo es que la quieren tratar de hacer de éste el tema de portada.
Kısacası her yeri kırılmış.
Básicamente, todo él está roto.
Kısacası zehir.
Resumiendo veneno.
Kısacası, evliliğimiz işte bu yüzden viran oldu Burt.
En pocas palabras, ¿ por qué nuestro matrimonio se está desmoronando, Burt?
Maya ile sohbete her şeyimi verirdim, kısacası bilgisayar alabilirdim.
BIBLIOTECA PÚBLICA DE SPRINGFIELD Hacía de todo para chatear con Maya, menos comprar una computadora.
Kısacası, gitarlarınızı tekrar 14 yıl sonra alabileceksiniz.
Básicamente, deberíais recuperar vuestras guitarras en unos 14 años.
İyi biriyseniz ve çöp konusunda yardım ediyorsanız büyü, yeşil torbaları doğada çözünebilir kıIan nedir?
El maíz. Cuando sacas la basura, ¿ qué vuelve biodegradables a las bolsas?
Biraz karışık ama, kısacası evet.
Es complicado, pero básicamente, sí.
Gördün mü Marc? İnsan hislerini açık edince böyle olur işte.
Mira, Marc, lo que pasa cuando sacas tu interior.
Sanırım 20 yıllık özveri ve hizmetten sonra eline geçen bu.
- Sí. Pues, ya sabes, eso te sacas... por 20 años de dedicación y de servicio.
Kısacası şimdi memnunum.
Pero va bien.