English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ L ] / Limo

Limo Çeviri İspanyolca

277 parallel translation
Atayım, tayım, sayım, ayım...
Limo, timo, primo, rimo...
Muhallebi muhallebidir, dedim, ne yaparsan yap... tadı domuz yemi gibidir ve sümük gibi yutulur.
Es requesón, sin mas. Y no importa lo que digas... si sabe a bazofia o pasa como limo.
Çok basit ve ilkel bir bakteri. Okyanusun dibinde bir tabakandan. ve biz de o bakteriyi bir dakika bile düşünmeden yok edebilirdik.
... del limo del fondo del océano, la bacteria que estábamos preparándonos para eliminar,... sin pensar un momento.
Suyun altında sarı, sümük gibi bir şey katılaşıyordu.
Debajo de ella se concentraba un limo amarillo.
Bu tortu ya da balçık geniş yumrular halinde topaklantı ve yavaşça değişik şekillere dönüştü.
Ese limo se unía en grandes conglomerados y, paulatinamente, formaba diferentes figuras.
Sarı çamur deliklerden dişarıya püskürmeye başladı.
El limo amarillo sudaba por las fisuras.
Çamur kokusu. Yavan.
Ese olor a limo, insípido...
Hava çamur kokuyor.
El aire huele a limo.
Bu mavi-yeşil bakteriler, yani siyano bakteriler halen ıslak kayalarda balçık olarak veya su birikintilerinde gümüşi kabarcıklar olarak bulunur.
Estas nuevas bacterias verdeazules, o cianofíceas, existen aún. Como limo en rocas húmedas o en estanques cubiertos por burbujas plateadas.
Pürüzleri alırım, hepsi bu.
Limo lo que sobrepasa, es todo.
Alçak.
Usted limo.
- Yavşak herif!
- Usted limo!
Limuzin için sağol.
Gracias por dejarnos usar la limo.
Bir limo da olabilir.
Podemos llamar una limosina.
Bir sümük topu.
Es una bola de limo.
Johnny kupan ve giyinme odan için üzgünüm, ayrıca "limo" içinde.
Johnny, siento lo de tu taza y tu vestidor, y la limosina.
Limo'yu demiş miydim?
¿ Dije limosina? ¡ Ja!
- Siz zengin şoförleri hep böylesiniz!
Ustedes los chóferes de limo son todos iguales.
Limo burada, senatör.
La limusina está aquí, senador.
Kir tabakası ve ya salya mı? "
Scum o limo? "
Şu ana kadar limuzinini kaçırıp, bir otobüsü evine doğru sürdünüz mü?
¿ Y le tiraste su limo por un barranco y metiste un autobus por su puerta?
Limo'su gelmedi, burada olmalı.
La limosina no llegó. ¿ Acaso está aquí?
Hayır, hayır sizin limo değil.
¡ No, no fue su limosina!
"Bazen TV seyrederken" "Kendimden siyriliyorum. Bir yildiz oluyorum" "Kendi tolksovum var yada bir limo dan inerken haberlere çikmisim"
A veces cuando miro TV dejo de ser yo mismo, soy una estrella,... tengo mi propio programa de entrevistas, o estoy en las noticias saliendo de una limosina.
Limuzinin üzerine alçal!
¡ Acércate a la "limo"!
Sanırım ektoplazmayla kaplandım.
Oh, me he manchado de limo. Supongo que de ectoplasma.
Benim randevum üstü açılır uzun bir limuzin. - Sıkıcı! Sonics maçına bilet ve taş gibi bir kalça içeriyor.
Mi cita tendrá limo, cena y asientos de primera en el jugo de los "Sonics"
Limuzinde olmanın güzelliği burada zaten, tabii şoför de içmiyorsa.
Es la belleza de estar en una limo a menos que el chofer también beba.
Eminim dönmeye hazır olduğumda bana limuzin yollayacaklar.
- Cuando regrese, mandaran una limo. .
- Limuzin bunun içindi.
Oh. - Oh, bien. - Para eso era la limo.
- Limuzini mi? - Evet.
- Si, la limo.
- Limuzini alacağız. - Evet, limuzini alacağız.
Bueno, usaremos la limo.
3 saat sonra limuzin beni almaya gelecek ve burnumda Krakatoa * gibi bir şey patladı.
Tres horas para que pase la limo para ir al SeaBees... y mi nariz está en erupción como el Krakatoa!
Limuzin bekliyor.
Limo's espera.
502, Skylight isimli bir limuzin belirlendi.
502, Jones y Halsey, vehículo registrado en Skykight Limo.
Uyuşturucu baskınıdır herhâlde.
Los rockeros usan Skylight Limo. Un arresto por drogas.
Bunun yanında bahçenin düzenlenmesinde iki kafesli kule ve farklı renklendirilmiş çakıl taşları kireç taşı, akik ve kiremit kullanılacak.
Y más allá de ellos, el cantero mismo, con altas torres trepadoras y gravas de distintos colores, carbón, limo, ónix, y ladrillo rojo.
Sinemaya, eğlence parkına falan giderim... ya da belki şık bir yerde yemeğe çıkarım... ya da tanıdığım birinin iyi bir yerden bileti varsa ve limuzin falan kiralarsa konsere giderim.
Ir a ver una peli... o, a un parque tematico... o salir por una comida realmente elegante ahora y entonces... o quizas ir a un concierto, si, como, yo conozco alguien que tiene buenos asientos y esta alquilando una limo y comprando cachivaches.
Taxi-limo...
Taxi-cabriolet...
Uzay gemisini limo yerine koyarsan ne demek istediğimi anlarsın.
Cambia una nave espacial por una limusina y sabrás lo que digo.
Nerede olduğuma inanamayacaksın Bir limuzinin arka koltuğundayım ve Wylie Ford'la sevişmek üzereyim!
No vas a creer dónde estoy. En el asiento trasero de una limo a punto de acostarme con Wylie Ford.
Limuzin!
¡ La limo!
Limuzine atlayın!
¡ Entren a la limo!
Neyse ki limuzini Jackie Kennedy'nin mezadından aldım.
- Descuida. Compré la limo en el remate de Jackie.
"Limo" bir sözcüktür Durant.
"Limo" es una palabra, Durant.
"Limo" sık kullanılan bir sözcüktür.
"Limo" es una palabra de uso común.
"Limo" ya dokunacak olursan popona şaplağı yersin Gecegezgini.
Si tocas mi "limo" te doy una zurra, Cazador.
Benim limo?
¿ Mi limosina?
Yapacak çok işim var. Pek sayılmaz, hayatım. Smokinini ayarlayıp limuzinini kiraladım.
No realmente, Tengo tu traje, rente la limo, los boletos a tu puerta.
Limuzini al.
- ¿ La limo?
Sonsuza kadar acı çekeceksin
De rodillas en el limo eléctrico Sufrirás como egocéntrico

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]