English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ N ] / Nasıra

Nasıra Çeviri İspanyolca

261 parallel translation
Nasıra'da.
En nazaret.
- Nasıra.
- Nazaret.
Nasıra.
Nazaret.
Nasıra'li İsa'nın doğumundan 1000 yıl öncede tıpkı bugünkü gibiydi
Tal como es hoy era 1.000 años antes del nacimiento de Jesús de Nazaret.
- Büyük İşaya ise, Nasıra'dan bahsetmişti.
El gran isaías habló de nazaret.
Nasıra'ya.
Nazaret.
Nasıra'ya, O'nun halkının yanına gidiyoruz.
Vamos a nazaret con su propia gente.
Celile'deki Nasıra'dan geliyor.
Viene de nazaret en galilea.
Meryem, Nasıra'ya dönüyor. Meryem İsa'yı tapınakta buluyor.
La Virgen vuelve de Nazaret, Jesús en el templo.
Nasıra'lı İsa'nın... halkımızın beklediği Mesih olabileceği olasılığı.
La posibilidad de que Jesús de Nazaret... pueda ser, de hecho, el Mesías esperado por nuestro pueblo.
Nasıra'lı fakir bir marangozun oğlunu seçemez mi?
¿ Incluso al hijo de un pobre carpintero de Nazaret?
Bu Nasıra'lı İsa sıra dışı biri olmalı.
Ese Jesús de Nazaret debe de ser un hombre extraordinario.
Eğer Tanrının oğlu değilse, kimdir bu Nasıra'lı İsa?
Sí él no es el hijo de Dios, ¿ entonces quien es este Jesús de Nazaret?
Onu etraflıca sorgularız, ve Nasıra'lı İsa'ya kendini savunma şansı veririz.
Lo cuestionaremos totalmente y le daremos a Jesús de Nazaret toda oportunidad, para defenderse así mismo.
Zerah, Nasıra'lı İsa'nın kardeşlerimizden biri olduğunu unutma.
Zerah, no olvides que Jesús de Nazaret es uno de nuestros hermanos.
Evlerimizden çıkıp, bu gece buraya geldik. Nasıra'lı İsa'nın amaçlarını anlatacağını umut ettik. Toplumumuzdaki bölünmeyi düzelteceğimizi umuyorduk.
Dejamos nuestros hogares, hemos venido aquí esta noche, esperando que Jesús de Nazaret, nos explique el propósito de su misión, y ayude a sanar las divisiones de nuestra comunidad.
Yanlarında Nasıra'lı İsa da var.
Tienen a este predicador, este Jesús de Nazaret con ellos.
Nasıra'lı İsa denen bu adamı, Tanrı ile ilişkilerimizi bozduğu için suçlu bulduk.
Hemos encontrado que este hombre, Jesús de Nazaret, distorsiona la visión del pueblo de la relación, entre Dios y el Estado.
Nasıra'lı İsa ;
Jesús de Nazaret.
Nasıra'lı İsa.
Jesús de Nazaret?
Nasıra'lıyı öldürün!
¡ Maten al Nazareno!
Nasıra'lı İsa kurtarılmalı!
¡ Jesús de Nazaret debe ser salvado!
Yazın ; Nasıra'lı İsa kendini kral ilan ederek, vatan hainliği suçundan... ölümle cezalandırılmıştır ve... çarmıha gerilecektir.
Qué sea escrito... que Jesús de Nazaret, es culpable de traición, al proclamarse a él mismo rey de los Judíos, y es sentenciado
Burada yatan Nasıra'lı İsa'nın ailesiyiz.
Somos la familia de Jesús de Nazaret, quien yace aquí.
... hamile olan karısı Meryem ile birlikte Celile'den yola çıkıp, Nasıra dolaylarından geçerek, Davut'un Filistin'de yaşamakta olduğu Beytüllahim şehrine gider.
Hacia la ciudad de David, que también se llamaba Belén porque era del linaje y la casa de David, para ser censado con María, su mujer que estaba embarazada.
Nasıra'dan iyi bir şey çıkmaz, Kutsal Kitapta da yazar bu.
Nada bueno puede salir de Nazaret.
Ben de müjdeyi duyurmak için doğduğum yere, Nasıra'ya geldim.
Yo vine aquí a Nazaret, donde crecí, a traerles las buenas nuevas.
Nasıra'da kimse seni istemiyor.
En Nazareth eres un paria.
Manastıra nasıl gidebilirim?
¿ Por dónde cae el monasterio?
O günlerden kalma yazılarda Şeytan'ın manastıra nasıl girip de bu mutsuz kadınları acınacak hale soktuğu yazılmıştır.
En los escritos que han llegado hasta nuestros días estas desgraciadas mujeres anotaron con conmovedora sencillez cómo el Diablo penetró en el convento.
Güneşin batıdan battığı gibi, sen de yaşamdan kurtulacaksın. Ama Amon-Ra'nın ilk ışınları karanlığı nasıl dağıtıyorsa, sen de doğudan öyle doğacaksın.
Descansarás de la vida, como el sol que se pone en occidente para surgir de nuevo en oriente, cuando los primeros rayos de Amón-Ra dispersen las sombras.
Eski günlerde nasıl sayıştığımızı hatırlıyor musun'çık çıkalım çayıra yem verelim ördeğe'...
Recuerdas los viejos tiempos... cuando jugábamos eeny, meeny, miny, mo?
- Kutuda, hava durumunu saptayan özel bir şamandıra var, dedim. - Personele nasıl bir hikâye anlattınız?
¿ Qué tapadera tiene para la tripulación?
- Bunu hatıra olarak saklasam nasıl olur!
- ¿ Qué les parece este recuerdo?
Nasıl oldu da sen bir katıra biniyorsun?
¿ Por qué montas una mula?
Şimdi ahıra gideceğim, Atıma bineceğim... Buraya nasıl geldiysem öyle çıkacağım.
Mire, iré al establo, cogeré mi caballo y me marcharé de la misma forma que llegué.
- Sıra nasıl?
- ¿ Qué tenemos?
"Ara sıra" okula giderek nasıl doğru düzgün eğitim alacak?
¿ Cómo va a tener una educación adecuada si va al colegio de vez en cuando?
Hatıra kitabı hazırlıkların nasıl gidiyor, Kaspar?
No pares. ¿ Cómo llevas tu biografía?
Sen nasıl bir adamsın ki kav ve çıra olmadan...
; Qué clase de hombre sois, que podéis encender fuego...
Sıra düzeniniz nasıldı?
¿ Dígame cómo estaban colocados?
Bu sıra dışı tıbbi olayı soğukkanlılık ve tarafsızlık içinde inceleyeceğini nasıl ümit edebiliyorsun?
¿ Cómo puedes examinar un fenómeno médico con objetividad científica?
Nasıl da sıra dışı!
Inaudito.
Manastıra akşamdan kalma gitsen kendini nasıl hissedeceksin?
¿ Vas a ir al monasterio con resaca?
Bud ve Dora'nın adresine ara sıra mektup yazıp... bize nasıl olduğunuzu da bildireceksin.
Escríbenos de vez en cuando a casa de Bud y Dora... y dinos cómo os va.
Önce nasıl biri olduğunu gör. " Sıra bana geldi.
Llego hasta él y el cabrón me mira como si le debiera dinero.
İkinci sıra. Nasıl kaçırabilirim?
Segunda. ¿ Cómo no verle?
O hatıra Başçavuş Maclure. - Madalyayı nasıl kazandı, sor.
Ese hombre enfrente de ti, es el Sargento Mayor Ross Maclure, retirado.
İspanyolca "son sıra" nası söylenir?
Bien, cómo dices "ultima fila" en español?
Sonra, ara sıra uğrar, nasıl olduğuma, bir şeye ihtiyacım olup olmadığına bakardı.
De tanto en tanto, él pasaba, veía como me iba, si necesitaba algo.
Orta tribün, ön sıra, Pat Riley'in hemen yanında, sence nasıl?
Palco central sobre el piso junto a Pat Riley. ¿ Que le parece?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]