O adamlar Çeviri İspanyolca
5,152 parallel translation
Tanrım, o adamlar kendi parmaklarını keser.
- Dios mío, se cortan sus propios dedos.
O adamlar Pam. Tam olarak tarif ettiğin o adamlar.
Esos mismos tipos que describiste, Pam.
O adamları öldürüp cesetlerini de kamyonunla buraya getirdin.
Asesinaste a esos hombres y usaste tu camión para traer los cuerpos.
O adamları bulmamda bana nasıl yardımı dokunur bunun?
Entonces, ¿ cómo se supone que eso me ayude a encontrar a estos muchachos?
Eğer o adamlar bizi bulursa, Kraliçe Mary ve ben burda tek ölenler olmayacağız.
Si esos hombres nos encuentran, la reina María y yo no seremos los únicos en morir aquí.
Artık bizden haberin olduğuna göre umarım artık birlikte çalışıp o adamları bulabiliriz.
Mira, ahora que sabes sobre nosotros, esperaba que pudiéramos trabajar juntos para intentar encontrarles.
Ölü askerlerin ceplerini boşaltıp ağızlarındaki altın dolguları söktüğünü izlediğim o adamlar gibi siz de akbabanın tekisiniz.
Es un buitre como esos hombres que vi hurgando en los bolsillos de los soldados muertos y rezando.
Bak, o adamları yakalayacağız.
Mira, al final daremos con esos tipos.
- O adamları çölde öldüren ben değildim.
Yo no ejecuté a esos hombres en el desierto.
O adamlar buradalar.
Esos tipos, volvieron.
- O adamları çölde öldüren ben değildim. - Söz veren sendin.
- Es a Darryl Crowe a quien quieres.
Senin o adamları yenip, kırıp fıçılara koymanın ihtimali yok.
Y es muy poco probable que tengas la fuerza necesaria para apalear y fracturar a esos hombres y meterlos en barriles.
Kimdi o adamlar?
¿ Quiénes eran esos hombres?
O adamlar, tüm sırlarını söyler.
Todos esos hombres contándonos sus secretos.
Octavia, dağ adamlarının sinirlendiğini söyledi, artık o ne demekse.
Octavia dice que los hombres de la montaña están enojados, sea lo que sea.
O programlarda dövüşeceklerini bildikleri adamları var.
En esos programas tienen gente que saben que van a pelear.
Diğer tüm bilim adamları başarısız olurken o ne yapılması gerektiğini biliyordu.
Cuando todos los científicos estaban fallando, ella sabía lo que había que hacer.
Adamlarımdan bir tanesi bu yaşam ve ölüm problemini çözemediği için öldü.
Uno de mis hombres murió porque no pudo resolver este problema de vida o muerte.
Bunlar bizi zengin adamlar yapıyor diyebilirim, değil mi?
¿ Yo diría que nos clasifica... como hombre ricos, o no?
Bunu doğru yere götür, Londra'ya veya Paris'e ve adamlar bunu ele geçirmek için her şeyi riske atsınlar.
Llévalo al sitio correcto, a Londres o a París, y los hombres arriesgan la vida por él.
Bu adamlar o kadar zeki değil.
Farrow lo es.
Diğer adam güvenliği devre dışı bırakırken o da adamları oyalar.
Prepara una distracción mientras el otro tipo desconecta las alarmas.
Adamlar İsrailli, o konuda da pazarlık yapmak isteyeceklerdir.
Son israelíes, también querrán que eso les salga barato.
Hükümete, o şebekenin tamamını verebilir. Nereden para bulduklarını, adamlarının kim olduğunu.
Él puede brindarle al gobierno toda aquella red cómo se financian, quiénes son los agentes.
Uzak yerleri ziyaret edip etmeyeceğinizi, dinsizlere imanı getirip getirmeyeceğinizi, hayatınız boyunca öğretmen, müzisyen veya bilim adamları olarak başınızdan neler geçeceğini,
Ya sea el que conduce a lejanos países para llevar la fe a los no creyentes. ... o el que hará de nosotros maestros, músicos o científicos de por vida.
O zaman kötü adamlar beni mi kaçıracak? Hayır.
¿ Entonces el hombre malo me llevara?
Eğer bunlar, kraliçenin adamlarıysa seni zaten öldürmeye çalışmışlardı seni yada Isabel'i canlı geri götürmeye uğraşmazlar ileride yol ayrılıyor kestirme olanı seçeceğimizi düşünürler biri ormanın etrafını dolaşıyor.Ama diğeri...
Ellos no se preocuparán de devolverte con vida, o a Isabel. Hay una bifurcación en el camino justo delante. El que esperan que cojamos es más corto, bordea todo el bosque.
Hangisi daha iyi : boğulmak mı oksijensiz kalmak mı? yoksa yüzeye çıkıp Alfonso'nun adamları tarafından delik deşik edilmek mi?
¿ Qué es mejor, ahogarse, o nadar a la superficie y ser golpeados por los hombres de Alfonso?
Vladimir, ben senden ya da Bay Chen'den asla para çalmam, hele adamlarımızı, asla öldürmem.
Vladimir, jamás le robaría al Sr. Chen o a usted, y mucho menos mataría a uno de los nuestros.
Onu tanıyorum Albay. O Süngerin daha hevesli adamlarından biridir.
Yo lo conozco, Coronel.Es uno de los hombres más entusiastas de Esponja.
Ama o süre zarfında adamlar beni bulmuştu.
Pero en ese tiempo, esos hombres me encontraron.
Cain ve adamlarının o kaçakçılarla alakalı olduğunu bilmiyordum.
No creí que Caín y sus hombres estuvieran asociados a esos traficantes.
O da mutlaka çetenin adamlarından biridir.
Él es sin duda un miembro de alguna pandilla.
Adamları tarafından tutuklandım Gölge Konseyinden vazgeçmemi tavsiye ettiler o zaman özgür kalacaktım.
Me apresaron sus hombres, si les daba los nombres del consejo secreto, sería libre.
Sen ve senin için çalışan o iğrenç bilim adamlarının Hepatit-V'yi yarattığını inkâr mı ediyorsun?
¿ Niegas que tú y esos desagradables científicos que trabajaban para ti crearon la Hep-V?
Ama sakın bunu bir nezaket gösterisi veya çığlık atmaya bir davetiye sanma. Çünkü öyle yaparsan bu adamlar beni kesinlikle öldürür.
Pero, por favor, no tomes eso como un acto de bondad o una invitación a gritar porque si lo haces, es muy posible que estos hombres me maten.
Henüz kime güvenebilirsin bilmiyorsun o yüzden 2. bir istasyon kurman gerek kendi adamlarınla, elçilikten bağımsız olarak.
No sabes en quién puedes confiar aún, así que necesitas instalar un segundo puesto en algún sitio, con tu propia gente, independiente de la embajada.
Yani Saul birkaç generalin kovanına çomağı sokacak biz de adamlarımıza mesajı kimin getirdiğini görene kadar bekleyeceğiz.
Así que Saul sacude la jaula de un general o dos y esperamos a ver quien entrega el mensaje a nuestro soldado raso.
O yüzden kendi adamlarınla, elçilikten bağımsız ikinci bir istasyon kurman gerek.
Así que necesitas instalar un segundo puesto en algún sitio, con tu propia gente, independiente a la embajada.
Cornwallis bütün adamlarıyla beraber o derenin karşısında kamp kurdu.
Cornwallis está acampado cruzando el arroyo con todos sus muchachos.
O biri, bu adamların öldüğünden kesinlikle emin olmak istemiş.
Alguien realmente quería asegurarse de que estuvieran muertos.
- O kadar temiz miydi bu adamlar?
- ¿ Estos tipos eran tan limpios?
Ya da bir seferde ne kadar adamlarını toplayabilirsem, o kadarına.
O todos los que pueda juntar en un lugar al mismo tiempo.
Joe'nun adamları ve Preston Tanner'ın arkasından kuzeye doğru gitmiş ama o 45 millik alan içerisinde 7 kavşak var.
Se dirigía a norte, siguiendo a la gente de Joe y Preston Tanner, pero había siete intercambios en 72 kilómetros.
- Helikopterleri mi, adamları mı?
¿ Al helicóptero o a los hombres?
Sen veya adamlarından biri bize bir adım dahi yaklaşacak olursa boğazını keserim.
Si tu o tus hombres avanzan hacia nosotros, te cortaré la garganta.
Kardeşim alınma ama eve getirdiğin adamların ne işi vardı, ne evi, ne de arabası.
Sin ofender, hermana, pero algunos de los tipos que has traído a casa- - O sea, sin trabajo, sin casa, sin auto- - Verdaderos perdedores.
Dışarıdaki adamlarımızla karşılaşmaksızın o sokaklarda tek bir adım bile atamaz. - Onu size geri getirecekler.
No podrá poner un pie en una de esas calles sin que nuestros hombres la vean y la traigan con usted.
Madam, sizi ensenizden tutup sürükleyerek hücreme götürecek adamlar varken görünen o ki bir kez daha size borçlandım.
Señora, los hay que desean que le arrastre a mis celdas por los tobillos y aun así parece que estoy en deuda con usted una vez más.
Hey! Adamlarına ateş etmeyi kesmelerini söyle ya da o silahları kıçlarına sokarım! Hey!
Repito, la azotea es clara.
Sana oturup tuhaf adamların sana sürtünmesi için son bir şans veriyorum, ya da yükselmeyi unut.
Te voy a dar una oportunidad más para que te sientes y dejes que algún desconocido te restriegue sus genitales, o te puedes olvidar de ese ascenso.