Olacaktı Çeviri İspanyolca
25,223 parallel translation
Elindeki tabancadan daha etkili olacaktır bu.
Creo que encontrarás esto ligeramente más efectivo que tu actual revólver.
- Pekâlâ ama bu sıkıcı olacaktır.
Está bien, pero será aburrido.
Dutton'ın adamları hücrelerinde olacaktır.
Los hombres de Dutton, en sus celdas.
Evet, bu şekilde daha temiz olacaktı, ama istediğini elde ettin!
Sí, habría sido más prolijo así, pero ¡ obtuvo lo que quería!
Kendine Blacksmith diyordu piyasaya girmeyecekti, piyasanın kendisi olacaktı.
Se hace llamar el Blacksmith. No planeaba inundar el mercado, sino acapararlo.
Ya o ya da sen olacaktı ve sen kendini kurtardın.
Eras tú o él, y te salvaste a ti misma.
Güya ev hapsinde olacaktım.
Tenía que estar en arresto domiciliario.
Her ne kadar bundan önceki başarılarımızı kutlamak istesek de asıl hatırlanacağınız savaş bundan sonraki ve nihai savaş olacaktır.
Pero por muy tentador que pueda ser celebrar victorias pasadas, es solo por la próxima y última batalla por la que todos seréis recordados.
En azından ona ait olacaktı.
O al menos así iba a ser.
Yakında bedeninin geri kalanı da öyle olacaktır.
El resto de su cuerpo pronto hará lo mismo.
Aşık olduğun kişi Carter değilse her zaman öyle olacaktır.
Eso es lo que siempre termina si el hombre no Carter,
İyi olacaktın.
Estarás bien.
Ve kamuya açıklandığında senin için çok utanç verici olacaktır.
Y si se vuelve público, bueno, ciertamente sería muy embarazoso para usted.
Ya bu olacaktı ya da batacaktık.
Era eso, o cerrar el negocio.
Ya evinde ya da teknesinde olacaktır.
Él tampoco estará en su casa o en su barco.
Üstelik annen neredeyse 40'ına gelmişken, bu benim için kolay mı olacaktı sence?
¿ Y crees que fue fácil para mí, teniendo ella casi 40?
- Şey, o hep birazcık sorun olacaktı Louie torunumu cinayetten tutuklamıştı da.
Es algo problemático porque Louie arrestó a mi nieta por homicidio.
Durdurulamaz olacaktır.
Será imparable.
Siz olmasaydınız süper model olacaktım.
Bueno. Si no fuera por ustedes niños, Podría ser una supermodelo.
Böylelikle, en güçlü takım biz olacaktık. Ki bu çocuklar... gerçekten iyiydiler yani benden bile iyiydiler.
Y estos chicos... son bastante buenos, son, mucho mejor que yo.
Göçebe avcıysanız ve hareket halinde yaşıyorsanız, bunun elinizden alınması sizin için sonun başlangıcı olacaktır.
Si eres un cazador nómada y te mueves y te quitan la posibilidad de moverte, puedes imaginar que es el principio de tu fin.
Artık Amerika'nın en çok aranan adamı saklanmak zorundaydı. Dünyanın Jesse James'le bir sonraki karşılaşması iki yıl sonra olacaktı.
Ahora el hombre más buscado en América es obligado a esconderse y pasarán dos años antes de que el mundo consiga otra imagen de Jesse James.
Anlaşmaya göre Hayes başkan olacaktı.
El acuerdo convertiría a Hayes en presidente.
Fakat azat edilen Afrika kökenli Amerikalılara pahalıya mal olacaktı.
Pero para los recientes afroamericanos libres supone un coste considerable.
Kısa süre içinde batının en aranan adamı olacaktı.
que pronto se convertirá en el hombre más buscado del oeste.
Bu onun en ses getiren kaçışı olacaktı.
Y esta fue su evasión más sensacional.
Nerede hissettiğimi tam olarak yerleştiremediğim şu şey var ya da vardı. Çünkü hiçbir şeyin amacı olmayacaktı her şey anlamsız olacaktı öyleyse neden devam edeyim ki?
Tengo... o tenía... no lo sé, algo que no podía quitarme que me hacía sentir que nada tenía sentido o todo era vacío y luego... ¿ para qué continuar?
Kocam da gelmeseydi daha iyi olacaktı.
Pero ojalá no hubiera venido mi marido.
Benim burada bile olmamam gerekiyordu, kardeşim olacaktı.
No debería estar aquí, sino mi hermano.
Böylece sevdiği kişi yeniden doğup daha yüksek bir kastta olacaktı.
En su mente, cuando este ser querido se reencarne, lo hará en una casta superior.
Eğer yakalansaydı bize ne olacaktı?
Si lo atrapan, ¿ qué nos pasará a nosotros?
Bebeğimiz şimdi 24 olacaktı.
Nuestra niña tendría ahora 24 años.
Bir sorum olacaktı.
Una pregunta.
Bu bugün olacaktı tabii.
Esto tiene que pasar hoy, sí.
Emin değilim ama... Aslında eminim. Verandanın altındaki çiçeklikte yedek bir anahtar olacaktı.
No puedo jurarlo, pero estoy seguro de que hay una llave en esa maceta del recibidor.
Şu andan itibaren gözler üzerinizde olacaktır.
Usted puede contar con los ojos en usted a partir de ahora.
Daima silah reformu talep eden klasik halk feryadı olacaktır. Ama birkaç ay içinde millet unutur.
Siempre se produce un clamor ciudadano que exige una reforma pero pasan unos meses y la gente lo olvida.
Böylesine bir dosya öncelik olacaktır.
Este tipo de asuntos... Es prioritario.
İyi olacaktır.
Estará bien.
- Teşekkürler efendim ama Tennessee, Henning'te insanlarımız tarafından işletilen dükkânlar olacaktır.
Gracias, señor, pero Henning, Tennessee, tendrá tiendas atendidas por nuestra propia gente.
Özgürlüğünü çalmak isteyen birileri daima olacaktır.
Siempre habrá quien quiera arrebatarnos nuestra libertad.
İyi olacaktır.
Ella estará bien.
Frantz, Şubat'ta 24 olacaktı.
Frantz habría cumplido 24 en febrero.
Eğer bunu yaparsan bazı sonuçları olacaktır.
Si haces eso, habrá consecuencias.
Sıra, Reading, sonra Pennsylvania, sonra BO ve Short Line olacaktı.
Es... primero Reading, luego Pensilvania, después BO y luego Short Line.
Bak, onu bulmak en az Zoom'u bulmak kadar zor olacaktır.
Mira, encontrarla va a ser tan difícil como encontrar a Zoom.
O şekilde olacaktı.
Así es como iba a ser.
- Davet etmesem ayıp olacaktı.
Hubiera sido grosero no decírselo.
İyi olacaktır.
Se pondrá bien.
Komutanınız olmasaydı, Bear ve Viktor hala yaşıyor olacaktı.
Si no fuera por su Comandante, Bear y Viktor seguirían vivos.
Kısa bir toplantı olacaktır.
Debería ser una reunión corta. ¡ Lánzala, pequeño! ¡ Lánzala!