Olması Çeviri İspanyolca
125,984 parallel translation
Neden olmasın?
¿ Por qué no?
Liv ve Major'ın tekrar insan olmasını istiyorum.
Quiero que Liv y Major sean humanos de nuevo.
Sanırım onların zombi olmasına biraz alıştım.
Creo que me he acostumbrado a que sean zombis.
Bunun bir daha olmasına izin vermeyeceğim.
No dejaré que vuelva a pasar.
Sizlerin evde olması bizim için muhteşem oldu Megs.
Ha sido maravilloso tenerte en casa, Meg.
Hiçbir şeyin, caddelerimizde tekrar korkusuzca ve herkesin iyiliği için tek bir müşterek gayemiz olduğunun bilincinde olmanın verdiği güvenle yürüyebileceğimiz daha parlak bir geleceğe engel olmasına asla müsaade etmeyeceğim.
Es mi responsabilidad asegurar que nada se interponga a un futuro más brillante, donde podamos caminar por las calles otra vez, sin temor, seguros, sabiendo que todos compartimos un propósito colectivo para un bien común.
İçinde öyle bir mücadele azmi kalmamış olmasına çok üzüldüm. - Ne?
Qué lástima que no tengas más ganas de seguir peleando.
- Olması gerek.
- Debe haberlos.
Bunun olmasına izin vermem.
No dejaría que pasase.
Suç olmasın yeter.
Si es legal, lo que sea.
Biz sadece düğününüzün mükemmel olmasını istiyoruz.
Intentamos que la boda sea perfecta.
Sadece düğün gününün mükemmel olmasını istemiştim.
Quería que nuestra boda fuera perfecta.
Tıraş olması gerekiyor!
¡ Aféitalo!
Wellspring'de olması gerekiyor.
Tiene que estar en el Manantial.
Gerçekten gitmeliyim Teknik olarak olmasına rağmen, ben zaten gittim.
De verdad que me tengo que ir, aunque técnicamente, me he ido.
Bunu kimsenin yapamamış olmasının bir sebebi var.
Hay una razón por la que nadie hizo esto.
Kariyerimin bitebilecek olmasını bu kadar ciddiye aldığını görmek güzel.
Bueno, es lindo escuchar que tomas la potencial muerte de mi carrera tan seriamente.
- Benim için bile böyle bir şansın olması...
Incluso para mí, ¿ esta clase de oportunidad? Lo sé.
Parayı saklaması mı yoksa bu kadar fazla parası olması mı?
¿ El hecho de que escondió el dinero o el hecho de que tuviera tanto antes que nada?
En sevdiğin işten seni alıkoyabilecek bir kişiyle ilişkinin olmasını istemedin.
No querías que una relación te impidiera hacer lo que más amabas.
İşlerin karışık olmasını seviyorum.
Me gusta involucrarme.
Sandicot ilçe borçlarını üstlenme nedeninizin halkın iyiliği olması gibi.
Así como tú seguramente adquiriste esas obligaciones de Sandicot para el bienestar de esas buenas personas.
Garanti bir anlaşma olması gerekiyordu.
Se suponía que era algo seguro.
Bu teknolojinin bu arabada olması.
Es que esa tecnología está en este auto
Ön camın yüzüme çok yakın olması gerçeği için olmasa,
Si no fuera porque el "parabrisas" está demasiado cerca de mi cara...
İngiltere'nin bir polis devleti olması,
Es que Gran Bretaña es un país con controles opresivos
Kurulmuş olması Tüm en iyi profesyonel futbolcular arabamı severdi,
Quedando en claro que los futbolistas de élite adoraban mi auto...
Ve bu kadar zaman hiç şarj olmasını sağlayabilir.
Y tendré esto cargado en un parpadeo
Sadece meslektaşlarımın yanılıyor olması.
Es solo que mis dos colegas se equivocan
Şimdi bunun uygun bir Alfa Romeo olması için, olmalı...
Ahora, para que este sea un Alfa Romeo de verdad... Debe tener...
Hataların olması lazım
Debe tener fallas
Dünyada Alfa Romeos'un olması harika.
"Es maravilloso que haya Alfa Romeos en el mundo"
Sadece çirkin olması durumunda.
Bueno... solo si es feo
Bunun olması gerekiyordu sandım Amerika'da suçlu kaldı.
¡ Pensé que estaba lleno de crimen en EE.UU.!
Evet. Bir taklit şişe olması gerekiyordu.
Sí, se suponía que fingiría pegarte con una botella
Ama öyle olması gerekmiyordu.
Pero no solía ser de esa forma
Eller serbest olması için kulağımın yanında tutuyor.
Y lo sostiene junto a mi oído, entonces es un manos libres
Merhaba. Neden olmasın?
¿ Y por qué no?
Sorun, Le Havre limanının çok geniş olmasıydı.
El problema es que el puerto de Le Havre es tan inmenso...
Burada olması gerekiyor.
Debe ser por allí abajo
Elbette, neden olmasın?
Claro. ¿ Por qué no?
Düşmanın karşısındayken, o düşmanın ona karşı hiç gücü olmasın adaletsizliğin evladı ona zarar verecek gücü bulamasın.
En la cara del enemigo, deja que el enemigo no tenga poder sobre ella. Y que el hijo de la desigualdad sea impotente para lastimarla.
- Neden olmasın?
¿ Por qué no?
Bulunduğumuz ve gitmek istediğimiz yerler arasındaki tampon bölge gibi tek farkı boyutlararası uzayda olması.
Como una zona intermedia entre donde estábamos y a donde se suponía que íbamos, solo que en el espacio entre dimensiones.
Korkuyorsunuz olması gerektiği gibi ama işinizi yapmanızı engellemesin elimden geldiğince zaman kazanacağım.
Está usted asustada. Como debería estarlo. Pero no deje que eso la aparte de lo que tiene entre manos.
Böyle olması gerekmiyor kilidi kaldır, Altı Marauder'ı merkez hangara çeksin insanlarını kurtaracağız.
No tiene por qué ser así. Quita el bloqueo, deja que Seis lleve a la Merodeadora al muelle de atraque del núcleo central. Sacaremos a tu gente.
Tuhaf olan, bir kaynak olmadığı halde devam ediyor olması.
Lo más peculiar es que sigue existiendo sin ninguna fuente aparente.
Tekrar olmasın.
Otra vez no.
Ne kadar olmasını istesem de... değil.
Por mucho que quiero que lo sea, no lo es.
O zaman umalım da aynı disk olmasın.
Bueno. Entonces confiemos en que no sea el mismo impulsor.
Üçgenlemenin olması için... okumaları şehirdeki belli yerlere götürmemiz gerek.
Para que se produzca la triangulación, necesitamos hacer lecturas en varias ubicaciones de la ciudad.