English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ O ] / Oturuyorum

Oturuyorum Çeviri İspanyolca

2,564 parallel translation
Oturuyorum.
Me estoy sentando.
- Annemin arkasına ben oturuyorum.
- Me siento detrás de mamá.
O zaman neden hala yaşıyor ve seninle burada oturuyorum?
Así que, entonces, ¿ por qué sigo respirando sentado aquí contigo?
Göğüslerimi görebilmen için bu şekilde oturuyorum.
Me estoy sentando así para que me mires los pechos.
Ne kadar zamandır burada oturuyorum?
¿ Cuanto tiempo he estado sentada aquí? He tomado una ensalada cesar junto con la señora Wick. Horas.
- Bir kaç blok ötede oturuyorum.
Vivo a unas manzanas de aqui.
- Alison'ın yerine oturuyorum değil mi?
Entonces... este sería el asiento de Alison, ¿ no? No.
Ama ben yatağımda sağ salim oturuyorum.
Y yo estoy sano y salvo en mi cama.
Ben şurada bir yerde oturuyorum.
Estoy sentado en algún sitio por aquí.
Çok tuhaf, beş yıldır sokağın karşısında oturuyorum ama isminizi hiç öğrenemedim.
Es raro, hemos vivido cruzando la calle durante cinco años y nunca supe su nombre.
Hayır, bir sonraki kasabada oturuyorum ben. Bornozumla ortalıkta dolaşmayı seviyorum da.
No, vivo en el otro pueblo simplemente me gusta salir a pasear en bata.
Tabby Barnes. 34 yaşındayım 930 kilise caddesi, daire 1-D'de oturuyorum ve, bu arada masumum.
Tabby Barnes. Tengo 34. Vivo en el 930 de Church Street, apartamento 1D, y soy inocente por cierto.
Ben oturuyorum.
- Ya estoy sentada.
Oturuyorum.
Estoy sentado.
Senden daha yakında oturuyorum.
Estoy sentado aquí más cerca de ella que tú.
İşte, on milyon doların üzerinde oturuyorum, ve yatırım yapabileceğim ya da alabileceğim uygun bir şirket arıyorum.
Ya sabes, estoy sentada sobre 10 millones de dólares intentando encontrar la empresa adecuada para comprarla.
Burada oturuyorum ve Izzy'yi düşünüyorum.
Estoy aquí sentada pensando en Izzy.
Caddenin karşısında oturuyorum.
Vivo al otro lado de la calle.
Bu yüzden suya girmiyorum ve burada oturuyorum.
Es por eso que sólo me siento aquí.
Ama senin yanında oturuyorum.
Pero estoy sentado aquí a tu lado.
Eğer Toby Alison'ı öldürdüyse ve aynı şeyi bana da yapmak istiyorsa neden ceset torbasının içinde değilim de, yatağımda oturuyorum.
Si Toby mató a Alison y quería hacerme lo mismo a mi, entonces ¿ por qué estoy sentada en mi cama y no en una bolsa de muertos?
Haftalardır senin evinde oturuyorum ve daha bir kez beraber yemek yemedik.
He vivido en tu casa durante semanas, y nunca compartimos un almuerzo.
Bak, buradan 3 blok uzakta oturuyorum.
Mira, vivo a tres calles de aquí.
Ötekiler için konuşamam ama ben kasemin üzerinde oturuyorum.
No puedo hablar por ellos, pero yo estoy sentado sobre mis nalguitas.
Evde oturuyorum.
Estoy cuidando la casa.
Demek istediğim, Hırvat hapishanesindeki hücre hapsinden kaçmış bir adamın yanında oturuyorum.
Quiero decir, estoy esposado cerca del tío que escapo en solitario del confinamiento de una cárcel de Croacia.
Evet yada,... bana... istersen bana gidebiliriz. çok yakında oturuyorum, istersen tabii...
Sí o... nosotras... siempre podemos ir a mi casa... porque vivo cerca, así que...
Basınçlı şalterin üzerinde oturuyorum.
Estoy sentado en un sensor de presión.
105 Addison, Columbia tepesinde oturuyorum.
Vivo en el 105 de Addison, en Columbia Heights.
Neyse, 24 saat evde oturuyorum.
Asi qué, estuve sentado en la casa 24 horas.
Merhaba, ben alt katınızda oturuyorum.
Hola, eh, vivo en el piso bajo el tuyo.
Bak evlat, evimi, piyasa çok iyiyken aldım ve şimdi illegal bir biçimde oturuyorum.
Sí, mira, niño, compré mi casa cuando el mercado estaba en alza y ahora la ocupo ilegalmente.
Burada 15 senedir oturuyorum.
He vivido aquí por 15 años.
Bokun içinde oturuyorum, dostum.
Estoy sentado en un mundo de mierda, hermano.
Sabahları uyandığımda... Yatakta oturuyorum ve...
Y cuando me levanto en la mañana me siento y hago...
20 senedir aynı evde oturuyorum.
Viví en la misma casa durante más de 20 años.
Uzun hikâye aslında. Şeyde oturuyorum- - Bırak şimdi ayakkabıyı.
Es una historia un poco chistosa, de hecho, estaba sentado... olvida los zapatos.
Ben adam kadar oturuyorum burun kanaması bölümünde, sadece izliyor.
Soy un tío sentado en la sección de narices sangrantes, sólo mirando.
Baksana, ben Oregon'da oturuyorum.
Escucha, vivo en Oregon.
Ben Rick, yolun karşısında oturuyorum.
- Soy Rick, de la calle de enfrente.
Ray, burada oturuyorum çünkü burası hala benim masam.
Ray, estoy sentado acá porque este sigue siendo mi escritorio.
Göğüslerim karpuz gibi büyürken burada öylece oturuyorum.
Estoy aquí sentada con mis tetas creciendo como sandías.
Hayır, ben iki sokak geride oturuyorum.
No, vivo 2 cuadras atrás.
İki blok ötede, sizinle aynı kapı numaralı bir evde oturuyorum.
Vivo en el mismo número de casa, dos bloques más allá.
Neden üstüne oturuyorum yani?
No, me refiero a ¿ por qué estoy sentada en él?
Annenizin evinin karşısında oturuyorum.
Vivo en frente de la casa de su mamá.
" Selam, ben Stuart, LAX'de oturuyorum.
" Hola, soy Stuart, estoy en LAX.
Hâlâ da söylemeye devam ediyorum. Çok büyük bir yalan yığının üzerinde oturuyorum şu an.
Y sigo mintiendo, estoy sentada sobre un enorme montón de mentiras.
Çünkü neymiş kiraya vermek daha kolaymış. Ve ben hâlâ orada oturuyorum.
Aziki insiste en pintarlo con un color neutral para que sea más fácil alquilarlo.
Bak lastik bir botun ön kısmında oturuyorum.
Estoy sentado en la parte delantera. ¿ Te puedo llamar después?
- Masanın başına oturuyorum.
- Sacando mi cabeza de debajo de la mesa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]