Oynamıyorum Çeviri İspanyolca
929 parallel translation
- Ben artık oynamıyorum!
- Me rehúso a seguir jugando.
Oyun oynamıyorum.Kim hareket ederse ateş edeceğim!
No estoy bromeando. El primero que se mueva, está muerto.
Ben briç oynamıyorum, briç öğretiyorum.
No juego al bridge, enseño bridge.
Ben oynamıyorum.
No voy a jugar
Oynamıyorum.
No fue esa mi idea.
Artık oynamıyorum.
Ya no juego.
Oynamıyorum, Encarnacion - Onlarla savaşıyorum.
No juego con ellos, Encarnación, los enfrento.
Lakin, polis rolünü oynamıyorum, bilakis tam tersine, üst düzey bir gangster bu.
Pero no hablamos de un policía. Se trata de un gángster y de los gordos.
Ben oynamıyorum.
¡ Renuncio!
Bununla oynamıyorum tatlım.
No estoy jugando. Pequeña.
Oyun mu? Oyun falan oynamıyorum!
Yo no juego.
- Oyun oynamıyorum.
- Yo no estoy en el juego.
Bu filmde oynayacak mısınız? Hayır, artık filmlerde oynamıyorum.
No, señora, ya no actúo en el cine.
Ben oynamıyorum.
Me rindo.
- Oynamıyorum ki!
- ¡ No estoy jugando!
Belki, ama her gün polislerle kovalamaca oynamıyorum.
Puede, pero no acostumbro a robar a policías.
Bu oyunu senin kurallarına göre oynamıyorum.
No voy a seguirle el juego.
Seninle oyun falan oynamıyorum Moriarity.
No me toques, Moriarity.
- Oynamıyorum, bayım.
- No se haga el listo. - ¿ Yo? ¡ No, no!
Hayır, oynamıyorum.
No, no juego.
Ben yapmacık oynamıyorum.
No estoy jugando de mentira.
Oynamıyorum, sayıyorum.
No estoy jugando. Estoy contando.
Bana işin doğrusunu anlatsan iyi olur, yoksa ben oynamıyorum.
Será mejor que empiece a hablar claro o ya me puede ir olvidando.
- Hayır oynamıyorum!
- ¡ Que no!
Bak, ben hiç oynamıyorum, değil mi?
¿ Apostaste?
Ben oynamıyorum.
Yo no estoy jugando.
Oyun oynamıyorum, Myra.
No estoy jugando, Myra.
- Oynamıyorum.
- No estoy jugando.
Artık oynamıyorum.
Ya no juego más.
Adamım, ben oynamıyorum.
Tío, no estoy jugando.
Hayır, oynamıyorum, aşkım. O özel zevk bulvarı... benim için kapandı.
No, esa avenida de placer ha sido cortada.
Oynamıyorum, efendim!
¡ Yo no juego, señor, trabajo!
Haydi Slausen... Oyun oynamıyorum.
Vamos Slausen... no estoy jugando.
Ayrıca hatırlatmak isterim ki eğer subaylar hapsedilirse oynamıyorum demektir.
Lo que me recuerda se limita a oficiales yo no voy a jugar.
Bir, ben oyun oynamıyorum. İki, senin ortaya koyacak hiç bir şeyin yok.
No voy a entrar en jueguitos y además no tienes nada qué apostar.
- Asırlardır bilardo oynamıyorum.
- No he jugado al pool en años.
- Hayır George, oynamıyorum.
- ¿ No juegas, entrenador?
Kimseyle oynamıyorum.
Yo no juego con nadie.
- Bu yıl oynamıyorum.
- Este año no jugaré.
Onunla oynamıyorum, düşündüğün buysa eğer.
No estoy jugando con el, si eso es lo que piensas.
Ben oyun oynamıyorum.
Yo no estoy jugando.
Oyun oynamıyorum.
No me gustan los juegos de azar.
Bu sezon oynamıyorum.
No estoy jugando esta temporada.
- Oyun oynamıyorum.
- No lo hago.
Atıyorum. Artık bizimle oynamıyor.
No rechazaría una partida, siendo antes de los primeros.
Oyun oynamıyorum.
No es así.
Hayır, oynamıyorum.
Bueno, no estoy jugando.
- Şehit rolü oynamıyorum ben.
No pretendo ser un mártir. ¡ No!
Ondan uzakta oynamış hissine kapılıyorum.
Siento como si ya me lo hubiera jugado a él también.
Artık oyun oynamıyorum.
¡ Me cansé de jugar!
"Senden hoşlanmıyorum ; çünkü sen benimle kart oynamıyorsun."
"No me agradas porque no juegas conmigo a las cartas".