Pencereler Çeviri İspanyolca
793 parallel translation
Bunlar bu sene aldığımız ikinci pencereler.
Es el segundo set de ventanas que compramos este año.
"Kapıyı açık bırakmıştım ~ hayır, ben ~" "~ pencereler açıktı ~ hayır, sanırım onlar olmalı ~" "Kocamın geri döndüğünü hiç duymadım."
Dejé la puerta abierta... no, yo las ventanas estaban abiertas...
Ve hiçbir koşulda bu gece bu pencereler açılmayacak.
Y bajo ninguna circunstancia abra las ventanas de noche.
Hem niye pencereler hep kapalı?
¿ Y por qué siempre tienen las ventanas cerradas?
Karşısında kapatıImış kapılar karartıImış pencereler... kapanmış yürekler ve büyük bir nefret bulacak.
Sólo puertas cerradas a cal y canto y ventanas sin luz, corazones herméticos y odio enconado.
Pencereler konusunda söylediklerimi unutma.
Recuerde lo de las ventanas.
Pencereler kilitli.
Todas las ventanas están cerradas.
Buraya bakınız, Bay Peters, bütün pencereler kurşun geçirmez camlardan imal edilmiştir.
Vea, señor Peters, todas estas ventanas son de vidrios blindados.
Çatlamış duvarlar, kırılmış döşemeler, tahta ile kaptı pencereler.
Paredes rajadas. Pisos de madera rotos... Ventanas desencajadas...
Ne pencereler açılıyor, ne kapılar kapanıyor, ve ne de musluklar çalışıyor.
Y las ventanas no abren, la puerta no cierra y la plomería no funciona.
Ama sonra lanet olasıca temizlikçi kadın daima pencereler açık uyuyorum diye ifade verdiği için adli doktor intihar ettiğimi söyledi.
El juez de instrucción declaró que hubo suicidio... porque mi condenada criada declaró... que siempre dormía con las ventanas abiertas.
"Terk edilmiş perili ülkenin köpükten ve tehlikeli denizlerine açılan büyülü pencereler."
"Mágicas ventanas abiertas a la espuma... de peligrosas aguas en las desoladas tierras de las hadas".
Böyle büyük kiliselerde hep küçük pencereler olur.
Esas ventanas son muy pequeñas para una iglesia tan grande.
Tüm kapı ve pencereler kilitli.
Todas las puertas y ventanas están cerradas.
Onun ölümünden beri pencereler pek az açıldı.
Es probable que las ventanas no se hayan abierto desde su muerte.
- Pat, pencereler açılmıyor.
- No se abren.
Bak! Yuvarlak pencereler!
¡ ah, fijaros, ventanas redondas!
Altı ay önce, o gelmeden lavabolar çalışmaz..... pencereler açılmazdı anımsıyor musun?
Antes que viniera hace 6 meses, ¿ no recuerda? Ningún desagüe funcionaba, y las ventanas no abrían.
# Pencereler kapalı bile olsa # Yine de çok soğuk oluyor
Aunque la ventana esté cerrada, hace tanto frío.
Çatıların üzerinden, odaya doğru gidiyorsun... ama pencereler kilitli.
Subes al tejado, bajas al apartamento... La ventana está cerrada.
Aynısı pencereler arasına gerildi.
Tiene el mismo margen entre las ventanas.
Gün batımından gün doğumuna kadar... üstteki ufak pencere hariç, odasındaki bütün pencereler... kapalı tutulacak.
Entre la puesta del sol y el amanecer todas las ventanas de su habitación excepto de un pequeño tragaluz de ventilación deben permanecer cerradas.
Ve pencereler, pencereleri açar mısın?
Y las ventanas, ¿ abrirá las ventanas?
Pencereler kapalıyken daha iyi çalışır.
Funciona mejor con las ventanas cerradas.
... Pencereler açıldığında, kapılar kapandığında ve müzik...
... con las ventanas abiertas, las puertas cerradas, y música...
Pencereler kapalı olmalıydı.
Las ventanas suelen estar cerradas ahora.
Fransız pencereler, şöminenin üzerinde bir kadın resmi, güzel, yumuşak...
Ventanas francesas, el cuadro de una dama sobre la chimenea, un sofá...
Pencereler kapalıydı.
Y las ventanillas estaban cerradas.
Ve okulda oldukça büyük pencereler var.
Y los ventanales de la escuela son muy grandes.
Dan'in yatak odasındaki tüm pencereler kırılmıştı.
Los cristales del dormitorio de Dan estaban rotos. - ¡ Todos los cristales!
Duvarlar ya betondu ya da pencereler çok genişti.
Paredes de cemento, escaparates muy grandes.
Ev hazırdı, pencereler takılmıştı. Ama yerinden kayıverdi.
La casa está lista, los cristales colocados, pero se desliza.
Bay Stolz'un odası, pencereler, kapılar.
La del cuarto del Sr. Stolz, las ventanas, las puertas.
Her yerde pencereler istiyorum.
Sólo quiero ver ventanas por todo. Debe de estar abierto por todos lados.
Galiba bunun nedeni atmosferden kaynaklanıyor. Atmosferin çok yavaş bir şekilde işleyen yıkıcı bir özelliği var. Bu yüzden pencereler yok.
No, creo que probablemente hay algo en la atmósfera que, er tiene una propiedad destructiva muy lento, er de ahí la falta de ventanas, Mmm?
Pencereler.
Las ventanas.
Bu pencereler ne zamandan beri böyle badanalı?
¿ Desde cuándo están pintadas de blanco estas ventanas?
Ya pencereler?
¿ Y las ventanas?
- Evet, pencereler de açık.
- Sí, y las ventanas están abiertas.
Bizim okuldaki pencereler çok daha küçüktü.
En el instituto las ventanas eran mucho más pequeñas.
- Pencereler kapalı mı, bakıyorum.
- Ver si las ventanas están cerradas.
Bütün pencereler de alarm var.
Las ventanas tienen alarma antirrobo.
Pencereler standart metal çerçevelere sahip. Güçlendirilmiş betonuna kadar, binadaki bütün malzemeler standartlara uygun.
Todo es normal, construido en cemento armado.
Buradan kolayca kaçabiliriz, hem pencereler yardımıyla dışarıda olanları görebiliriz.
Podremos salir de aquí si nos hace falta. Y tenemos las ventanas para ver qué pasa fuera.
Dışarıda onlardan onbeş milyon tane olabilir. Bu pencereler bizi ne kadar korur?
Si llegaran a aparecer esos monstruos entrarían como quisieran.
Şehre bakan pencereler ve çatı penceresi bu gece açık kalıyor.
¡ Ventanas y tragaluces abiertos!
Bu küçük pencereler dışarısını görmemizi sağlar.
Estas ventanitas nos permiten ver hacia dentro.
Fazla kar yoktu ama bu hiç mesele değildi çünkü pencereler arasına sanki dışarıda çok kar yağıyor gibi görünsün diye pamuklar koymuştuk. Harikaydı.
No ha nevado, pero no importa porque hemos puesto algodón en las ventanas... para que pareciera que había nevado mucho y ha sido genial.
Pencereler onun istekli bakışları için yeterince geniş değil gibi.
Las ventanillas no bastan para su ávida mirada.
Afedersiniz, gitmem gerek tünele gireceğiz ve bütün pencereler açık.
Perdóneme, necesito cerrar las ventanas, vamos a pasar por un túnel.
- Pencereler.
- Las ventanas.