Pişmanlık Çeviri İspanyolca
2,824 parallel translation
İki kurbanın yarattığı öldürme kaygısı yüzünden pişmanlık duydu, ama ikinci kurbanda artan darbeler bundan hoşlanmaya başladığını gösteriyor.
Tuvo el remordimiento que uno experimenta por la ansiedad de matar a ambas víctimas, pero el incremento de golpes con la segunda víctima indica que él empezó a disfrutarlo.
Sanırım ikimizde pişmanlık duyduğumuz birkaç şey söyledik.
Creo que los dos dijimos cosas que lamentamos.
İnternette Pişmanlık kullanıcı adlı bir kızla tanıştım, daha doğrusu öyle sandım ; erkek çıktı.
La angustia es una chica que he conocido en Internet, pero resultó que en realidad era un hombre.
Yani, karardan dolayı pişmanlık duymadınız mı?
- ¿ No te arrepientes del veredicto?
Dün gece, bir pişmanlık yaşadım.
Esta noche he tenido una revelación.
Sevgili Pip. Ben amcan Pumblechook,'bunu en büyük pişmanlık ve hüzünle söylüyorum ki, yengen öldü.'
"Mi querido Pip, soy tu tío Pumblechook, intentando atreverme a expresar con mi más sentido pésame que tu hermana ha muerto".
Pişmanlık duyacağımız bir şey söylemeden önce...
Antes que digamos algo de lo que podamos arrepentirnos...
Veda etme zamanı geldiğinde bizimle tanıştığın için pişmanlık duyacak mısın?
Al momento de despedirnos... ¿ Crees que hubiera sido mejor si nunca nos hubiéramos conocido?
Bu pişmanlık aklıma bile gelmez.
Ese pequeño arrepentimiento ni siquiera será una gota en la jarra.
Son üç yılı pişmanlık içinde geçirdim.
Como sabes, esos tres años pasados... fue mi tiempo de expiación.
Pişmanlık ve ayıplama, çok geç geliyor.
El arrepentimiento y la reflexión, llegan demasiado tarde.
Ama bu şekilde yaşarsam, Bundan pişmanlık duyacağım.
Pero si vivo de esa manera, creo que me arrepentiré.
Pişmanlık belirtisi olarak.
Es un acto de arrepentimiento.
Bir şeyden pişmanlık duyuyorum sadece.
Lamento una cosa sólo
Uf! Pişmanlık yok.
Sin remordimientos.
Pişmanlık profesyonelce değil.
Arrepentirse no es profesional.
"Pişmanlık profesyonelce değil."
"Arrepentirse no es profesional."
Ancak, lütfen bilin ki, büyük bir pişmanlık duyarak şimdi hepinizi öldürmem gerekiyor.
Sin embargo, por favor sepan, que es con sincero remordimiento que ahora debo matarlos a todos.
O yüzden pişmanlık verici bir gecenin hepsini mahvetmesine inanamıyorum.
No puedo creer que una noche lamentable vaya a echar todo por la borda.
Şu anda hayatımda porno çektiğim için pişmanlık duyuyorum.
Pero en este momento de mi vida, lamento haber hecho porno.
Tüm hayatımdan pişmanlık duyuyorum.
Me arrepentiré toda la vida.
Pişmanlık duymadan benim yaşıma gelemezsin.
No eres tan viejo como yo, sin pesares ni remordimientos.
Hayatında bir sürü pişmanlık yaşamış ve yalnızlığın ne olduğunu bilen biri olarak hayal ediyorum.
Imagino que, es un hombre que sabe cómo es estar solo. Vive la vida con mucho arrepentimiento.
Pişmanlık.
El arrepentimiento.
Pişmanlık eksikliği...
La falta de arrepentimiento.
Lorax gittiğinden beri her gün pişmanlık içinde burada oturup şuradaki "eğer" sözcüğüne bakıyorum ve ne anlama geldiğini bulmaya çalışıyorum.
Y todos los días desde que se fue el Lorax, he estado aquí arrepentido por lo que hice, mirando esa frase "a menos que", y preguntándome qué significa.
Hiçbir şeyden pişmanlık duymanı istemiyorum...
No quiero que te arrepientas de nada si ella...
Hayatımın geri kalanını seninle geçirmeyi düşündüğümde sadece daha uzun olmayacağı için pişmanlık duyuyorum.
Cuando pienso en pasar el resto de mi vida contigo solo lamento que no será suficientemente larga.
- Bundan pişmanlık duydun mu?
- ¿ Lamentas hacer esto?
Ben siz rahiplerin pişmanlık ve duayı daha eğitici bulduğunuzu biliyorum, ama benimki gibi iyi bir çocuk için sıkı çalışmak daha iyidir.
Sé que los sacerdotes consideran que orar es una penitencia, pero para un niño como mi ahijado el trabajo duro es mejor.
Herhangi bir pişmanlık?
¿ Te arrepientes de algo?
Çünkü birkaç dakika içinde pişmanlık olmayacak ya da vicdan azabı
# Porque en unos momentos... # # sin arrepentimientos... #
Görünüşe göre hep düşüncelerinde pişmanlık duyduğunu öne sürdüğü birini bağışlıyormuş.
Parece que siempre perdona a una persona si piensa que está arrepentida.
Bu adam her şeyi inkâr edip ne bir anlayış ne bir pişmanlık gösteriyor mu diyorsun?
¿ Dice que este hombre lo niega todo y no da señales de comprensión o arrepentimiento?
Ne pişmanlık var ne de korku!
Sin miedo, sin remordimiento.
- Koca bir yürek seninle dolu. - Koca bir yürek seninle dolu. - Benim olmadığı hâlde bu pişmanlık niye?
- ¿ Por qué lamentar lo que no podría ser?
- Benim olmadığı hâlde bu pişmanlık niye? - Tek bir bakışla, anladım o olduğunu!
Una simple mirada y lo supe.
Böyle hisler beslediğin birine bunu anlatmazsan yaşayacağın pişmanlık çok daha büyük olur.
No decirle a alguien algo así y vivir lamentándolo es mucho peor.
Kazazede sigortası dümeninden ötürü pişmanlık duyuyorum.
Me arrepiento de la estafa contra la compañía de Seguros.
- Benim pişmanlık duyduğum bir şey yok.
- No me arrepiento de nada.
Ben yaptığım şeyler için pişmanlık duyuyorum.
Me arrepiento de las cosas que hice.
Pişmanlık iyidir. İyidir.
¿ Mejor el remordimiento, no?
- Pişmanlık duymamışsın.
- No conoces el remordimiento.
"Haytının aşkın gitmesine izin veren pişmanlık içinde yaşar ve yalnız ölür. Ne kadar iç çekip ah dese de ruhu huzur bulamaz"
"El hombre que le el amor de su vida pase por él va a terminar solo con sus pesares y todos los suspiros en el mundo no calmarán su alma..."
Bir şekilde öğrenmiş olmalı, şimdide pişmanlık duyuyor demek ki.
Debe haberlo descubierto, y ahora lo está pensando dos veces.
Eğer birisi, yaptıklarından dolayı pişmanlık duyuyorsa bunu telafi etmek için bir yol bulmalıdır.
Si uno lamenta sus acciones, debe encontrar la manera de compensarlo.
Eğer senden önce kabul ederse hayatının geri kalanında bu an için pişmanlık duyacaksın.
Si te gana en esto, te arrepentirás de este momento el resto de tu vida.
Yanlış da değil. Geçmişle ilgili en kötü şey Harvey insanların sadece pişmanlık dolu, ağlayan gözlerle ona bakmasıdır.
Lo peor de la historia, Harvey, es que la gente sólo tiende a mirarla a través de ojos llenos de lágrimas de arrepentimiento.
Pişmanlık nedir bilir misin?
¿ No tienes remordimientos?
Ve pişmanlık duyuyordu.
Y remordimiento.
-... pişmanlık olmadan yaşamak.
Y vivir sin resentimientos.