English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ R ] / Rina

Rina Çeviri İspanyolca

527 parallel translation
Rina'nın dairesinde saklanacağımız kadar eminim.
Tanto como escondernos en lo de Rina.
Peki neden Rina?
¿ Por qué, Rina?
- Rina bizi ülkeden çıkarabilir.
- Rina puede sacarnos del país.
- Rina mı?
- ¿ Rina?
Selam Blane, ben Rina.
" Hola. Sé buen hombre.
Rina'nı aramasını tercih ederim.
Mejor pienso que ella llamará, no tú.
Bana elmasları verin yoksa Rina'ya ulaşamazsınız.
Pásame los diamantes y podrás ir con Rina.
Rina bekliyor olmalı.
Rina debe estar esperando.
Bende Rina var.
Tengo a Rina.
Rina?
¿ Rina?
Bu mahkum, alışılageldik cesaretiyle yerli halktan iki kişiyi ciddi şekilde yaraladığında olay mahalindeymişsiniz.
Usted presenció la riña en la cual el prisionero... con su valentía habitual... hirió gravemente a dos marroquíes indefensos.
Aşıkların hırgürünü seyretmeye gelmedik buraya.
No hemos venido a ver una riña de enamorados.
Bu bir cinayet değildi. Kavga çıktı.
No ha sido un asesinato, sino una riña, una pelea.
- İkiniz münakaşa falan mı ediyordunuz? - Hayır.
- ¿ Acaso han tenido alguna riña?
- Onu azarlamayın.
No la riña.
Fit olmaya ve yeniden başlamaya ne dersiniz?
¿ Dejamos la riña y empezamos de nuevo?
Eğer Bean'in tarafını tuttuysa, belayı engellemek içindir.
Si defendió a Bean, fue para evitar una riña.
Londra'nın en akıllı ev sahibesi tarafından azarlanmaktan hiç gücenmiyorum.
No me importa que me riña la anfitriona más elegante de Londres.
Peki o zaman neden mezun olmana ramak kalmışken bir siville kavga ettiğini söyle.
Como no puede contestarme, dígame cómo en vísperas de graduarse se ve envuelto en una riña con un civil.
Sivil veya değil bir Akademi öğrencisinin sokakta yumruklaşması çok yakışıksız.
Fuera marinero o civil está muy mal que un cadete se enzarce en una riña callejera.
Zaten geç kaldım. Aile meseleniz yüzünden pazar yemeğimi daha çok geciktiremem. Çıkın dışarı.
Es tarde, y no pienso retrasar más mi cena del domingo para mediar en una riña familiar.
- Münakaşa etmeye başlamıştık.
- Todo empezó con nuestra riña.
Tartışmadık, bir konuda ayrı düştük.
No fue una riña.
Bayan Callum olayın yaşandığı o gece Jeb Rand ve kardeşiniz arasında geçen tartışmaya şahit oldunuz mu? Evet, oldum.
Srta. Callum, ¿ la noche de autos presenció una riña entre su hermano y Jeb Rand?
Münasebetsiz biriyle kavga ettiğini görüyorum. Bir yayıncıyla sonra şu kelimeleri : "günde 26 saat, Noeller, 4 Temmuz'lar..."
Y vi una riña reciente con un hombre muy desagradable, un editor... y las palabras "26 horas diarias, Navidad, el Día de la Madre...".
Kavga etmekten sakın, ama ettin mi de öylesine et ki, korksunlar senden.
Guárdate de entrar en una riña, mas si lo haces,... asegúrate que de ti se guarden.
Bu bayağı kavgayı uzatmanın anlamı yoktu bu yüzden daireme döndüm.
No tenía sentido prolongar aquella vulgar riña... así que volví a mi apartamento.
Bu heykel'Kavgayı'betimliyor.
Una estatua representando la Riña.
Kavga çıkması normaldir, ama sonra konuşmak gerekir.
Una riña está bien, pero luego hay que hablarlo.
Ablamın günlüğünü okudum.
No me riña, sé que no debí hacerlo.
Herhangi bir hırgür ya da tartışmaya şahit oldunuz mu?
- Una riña, un altercado.
Tertipli bir horozsun demek?
Usted es frecuentemente un gallo de riña, o no?
Hiçbir şey, sadece kavga.
Nada, una riña.
Düşünme boşa, boşa telaş Tek anlamı "kavga dalaş"
"Os lo diré sin demora." "Riña, pelea o camorra"
Düşünme boşa, boşa telaş Tek anlamı "kavga dalaş"
"Os lo diré sin demora." "Riña, pelea o camorra,"
Bu sefer işimiz zor.
Esta riña es complicada, dura para ustedes.
Silah kullanmada ne kadar hızlı olduğunu da biliyorum, ama bir düşmanın olduğunu değil.
Sé que eres rápido con el arma, pero nunca te vi provocar una riña.
Kasıtsız bir kavga.
Impremeditado. Una riña.
Ufak bir aile atışması.
Era una pequeña riña familiar.
Kavgayı ve sakladığını kadını bildiğin halde nasıl onu kabul edebildin?
¿ Cómo pudo usted admitir en su declaración que sabía lo de la riña y que tuvo a esa mujer escondida en su casa.?
Pencereden yol görünmüyordu, duyduğum sarhoşların kavgası gibiydi.
Podía oír el sonido, pero no pude ver nada desde mi ventana. Sonaba como... una riña de borrachos.
Sevgilim, evliliğimiz kavga ederek başlamasın! Tamam.
Cariño, empiezas el matrimonio con una riña.
Ama bir şeyi unutma...
Y en cuanto a la riña...
Aramızda tartışma çıktı.
Una riña se produjo, y yo maté a los 4 guardias.
Yarın bir dövüş daha var ve bu dövüşü kazanırsam tüm kaybettiklerimi ödeyeceğm.
Hay otra riña mañana y si gano, podré recuperar el dinero que perdí.
Kavga iki efendiyle iki tarafın uşakları arasında.
La riña es entre nuestros amos y nosotros, sus hombres.
Haydutlar arasındaki bir kavga bizi rahatsız eder.
Un riña entre bandidos nos molestó.
Neden Chisum için kendimizi yoruyoruz?
¿ Por qué andar a la riña por Chisum?
İki savaşan akbaba.
2 gallos de riña.
Tır şoförü sarhoş olmuş, karısını dövmüş polislerle dalaşmış ve işten atılmış.
El conductor se emborracha, pega a su mujer tiene un riña con la policía y le despiden.
Gündüz gözüyle mi götüreceğim babam çok kızar, asla görmemeli.
Devolverla en noche cerrada... me encontraría con una buena riña de mi padre

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]